Global Source Partners ve Koç Üniversitesi Danışmanı Ekonomist Murat Üçer, Türkiye’de büyümenin geçen yıl devlet harcamaları ve tüketim kaynaklı olduğunu, Merkez Bankası’nın da ayrıca enflasyonu kontrol etmek yerine para politikasıyla büyümeyi desteklediğini söyledi. Bunun çok hayırlı bir gelişme olmadığını vurgulayan Üçer, “Tüm cephanemizi kullanmışız. Yeniden 2015 yaşanmaz. Türkiye bir yılı daha kurtardı gözüküyor ama 2016’da en fazla 2.5-3 büyüme olur. Mali kırılganlıklarımızı azaltmazsak 2017’de bunun faturası çok ağır olur” dedi.   Türk Sanayici ve İş Adamları Derneği (TÜSİAD) ile Dünya Bankası, Dünya Bankasının hazırladığı “Küresel Ekonomik Beklentiler 2016: Zayıf Büyüme Döneminde Yayılma Etkisi” raporu dün düzenlenen toplantıda tanıtıldı. Rapor tanıtımının ardından düzenlenen “Gelişen Piyasalardaki Yavaşlamanın Yayılma Etkileri ve Türkiye” başlıklı panelde konuşan Murat Üçer şu noktalara dikkat çekti:   * Merkez Bankası 2015’te kredi büyümesini destekledi. Enflasyonun tek nedeni gıda ve kur değil. Öyle olsa çekirdek enflasyon yüzde 9’da olmazdı. Enflasyonda katılaşma var. Bunun nedeni de TCMB’nin büyümeyi desteklemesi.   * Cari açıkta da ‘açığı daralttık’ havası var ama bu doğru değil. Çekirdek cari dengede geçen yıl 1.5 puanlık bozulma yaşandı. Açığı sıkıştırıcı politikalar kullandığımız için daraltmadık, petrol ve enerjiden geldi.   * Her yıl bütçe hedefinden fazla harcıyoruz. Geçen yıl 35 milyar lira fazla harcadık. Asgari ücret de maliye politikasını etkileyecek.   * Türkiye geçen yıl sermaye hareketi getirebildi. 10 milyar dolar net hata noksandan geldi. Çekirge bir defa daha sıçrar mı bir kez daha bu kadar sermaye getirebilir mi bana göre getiremez.    * İhracatta aşağı yönlü br trende var. Çünkü Avrupa’yı kazanırken bölgeyi kaybediyoruz. Dış talep ağırlıklı büyümeyi bu şartlarda yapamayız.   * Para politikası daha sıkılaşacak. Dış finansmanda sıkıntı olacak. Merkez Bankası faiz artırımını erteledi. Ocak 2014’teki gibi sert bir hareket gelecek. Özellikle yılın ikinci yarısı yavaş geçecek. Kredi mevduat oranı TL’de 1.5’e çıkmış. Arz ve talep bakımından sıkışma olacak. Türkiye sermaye bakımından ani donma riski karşı karşıya kalacak.   * Tüketim ivme kaybediyor. Yatırım zaten ortada yok. Harcamalar tarafında motor kalmadı.     KURUMLAR BAĞIMSIZ OLMALI   Dünya Bankası ve EBRD Baş Ekonomistleri Türkiye ekonomisinde yapısal sorunların sürdüğüne dikkat çekerek “Reformlar kağıt üstünde kalmamalı” vurgusu yaptı.   Dünya Bankası Baş Ekonomisti Ulrich Bartsch, Türkiye’de yapısal reformlara ve düzenleyici kuruluşların bağımsızlığına ihtiyaç olduğunu belirterek “2012’den itibaren geçtiğimiz kasımda son bulunan seçim dönemleri ve belirsizlikler ekonomik performansıetkiledi. 2015’teki yüzde 4.2 büyüme oranının bu şekilde seyretmesini bekleyemeyiz.Türkiye yılda 1 milyon iş yaratmıyor. Büyümesine rağmen işsizlik yükseliyor, üretkenlik artmıyor. Türkiye’nin 2016’da yüzde 3.5 büyümesini bekliyoruz. Hükümetin ortaya koyduğu reform programını sadece mevzuatta değil eylemlerle ortaya koyması gerektiğini düşünüyoruz” dedi. Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) Bölgesel Baş Ekonomisti Bojan Markoviç ise eğer çok hızlı ve etkin yapısal reformlar olmazsa asgari ücret artışının ekonomi üzerinde olumsuz etkilerinin olabileceğini söyledi. Türkiye’nin yüzde 3-3.5 büyüyeceğini öngördüklerini aktaran Markoviç, “Ortadoğu’da devam eden belirsizlikler, Rusya yaptırımları Türkiye ekonomisini olumsuz etkileyecek. Aslında Türkiye’nin uzun vadeli büyüme ile ilgili potansiyeli var, çok önemli insan kaynağı var ama yenilikçi potansiyelini kullanmıyor. Eğer yapısal reformlar yapılırsa bu her yıl büyümeye 0.7 ile 1 arasında katkı sağlanabilir” diye konuştu.  
Merkez’i anlamakta güçlük çekiyoruz   TÜSİAD Başkanı Başaran Symes, Merkez Bankası enflasyonu kontrol etmeyecekse hedef neden var? Yoksa yapılması gereken politikalar önünde engeller mi var” diye sordu.    TÜSİAD Başkanı Cansen Başaran Symes, Türkiye’de enflasyonun hedeflerden yüksek olduğuna dikkat çekerek, “Bugün geldiğimiz noktada maalesef enflasyon sadece hedeften yüksek olmakla kalmayıp, giderek yükselen bir trend izlemeye başladı” uyarısında bulundu. Başaran Symes, şöyle devam etti: “Merkez Bankası politikaları, enflasyon hedeflemesinden uzak bir görüntü çiziyor. Enflasyon için hedef koymakla, para politikası olarak enflasyon hedeflemesi yapmak arasında fark var. Son zamanlarda sadece bir hedefe sahip olmak yeterliymiş gibi bir izlenim hakim. Asla ulaşamayacağımız bir hedef mi belirliyoruz acaba? Yoksa bu hedefe ulaşmak için yapılması gereken politikaların önünde engeller mi var? Samimi olarak söylemeliyim; anlamakta güçlük çekiyoruz.”   Symes, jeopolitik risklerin geçen yıla kıyasla çok daha arttığına da dikkat çekerek, “Son zamanlarda her sohbetin maalesef en tedirgin edici baş konusu maalesef bu” dedi. Dünya Bankası raporunun küresel finansal koşulların giderek zorlaştığına dikkat çektiğine değinen Başaran Symes, “Tespitler 2016’da Türkiye’yi yine zor bir yılın beklediğini açıkça gösteriyor. Ekonomik yavaşlamanın gelişen ülkelerde mali alanı daralttığı ancak yapısal reformların uzun vadeli büyümeyi artırmak için yardımcı olacağı belirtiliyor. Türkiye’yi bekleyen riskler olabilir çünkü Türkiye hâlâ dış finansmana bağlı” diye konuştu.   RAPORDAN   Dünya Bankası raporundaki verilere göre, küresel büyüme 2015’te de beklentilerin gerisinde kaldı ve 2014 yılındaki yüzde 2.6 düzeyinden yüzde 2.4’e indi. Raporda, “Hayal kırıklığı yaratan bu performansın başlıca sebepleri yükselen ve gelişen ülkelerde ekonomik faaliyetlerdeki yavaşlamanın devam etmesi ve emtia fiyatlarının, küresel ticaretin ve sermaye alışkanlıklarının zayıf seyretmesi oldu” denildi.   Küresel büyümenin daha önce öngörülenlerden daha yavaş bir hızda olsa da biraz daha toparlanarak 2016 yılında yüzde 2.9, 2017-18 yıllarında da yüzde 3.1’e yükselmesi bekleniyor. Raporda, “Aşağı yönlü riskler etkisini sürdürüyor ve giderek yükselen ve gelişmekte olan ülkeler üzerinde yoğunlaşıyor” uyarısı da yapıldı.
Kaynak: Cumhuriyet.com.tr