Hürriyet Gazetesi'nden Mesut Hasan Benli'nin haberine göre, tutuklanan Kutbettin Onur’un ifadesinden, iki saldırganın patlamanın yaşandığı Merasim Sokak’ta iki kez keşif yaptıkları anlaşıldı. Savcılıkta susma hakkını kullanan Onur, emniyetteki 8 sayfalık ifadesinde, askeri servis araçlarına yönelik saldırıya ilişkin anlatımları özetle şöyle:

- Akşam hava karardıktan sonra Ahmet ve Barış Honda bir araçla geldiler. Arabanın bagajında iki tane 20 kg’lik kavurma tenekesi ve 2-3 tane de poşet vardı. Poşetleri ve tenekeleri bıraktılar. ‘Birisi gelecek o bilir’ dediler ve ayrıldılar. O sırada Ali (Abdulbaki Sömer’in kod ismi) şantiyedeydi, birbirlerini gördüler ama hiç konuşmadılar.

- 3-5 gün sonra yine Ahmet ve Barış aynı arabayla geldiler. 4-5 parça poşet ve iki büyük tüp getirdiler. O sırada Ali dışarda odun kırıyordu. Onu yine gördüler yine konuşmadılar. Ertesi sabah Ali bana malzemelerin kendisi için geldiğini, kendisini Porsipi’nin (zanlılardan İshak Özçaptu) gönderdiğini söyledi. Ertesi gün malzemelerle uğraşmaya başladı. Arabaya götürüp bir şeyler yapıyordu. O akşam tabancayı yanında, yattığımız yere getirdi, nedir diye sordum. ‘Yatağımın altında duracak’ dedi. Ertesi gün yine sordum. ‘Bana 15-20 gün kalıp yurtdışına gidecek birisini söylemişlerdi, oysa sen geldin bir sürü malzeme, tabanca göndermişler. Sen ne yapacaksın anlat’ dedim. O da bana ‘Hiçbir şeye karışma, bilme’ dedi. Bir gün sonra ‘Beni hiç gezdirmiyorsun’ dedi, Kızılay’a gittik.

- O sıralar havalar soğuduğu için okul tatiline denk gelen dönemde Ali’yi bırakıp Diyarbakır’a gittim, 15-20 gün kaldım. Bu sırada örgütle bağlantım olmadı. Şubat ayının başlarında Ankara’ya geri döndüm. Ali şantiyede yalnızdı. Biraz sıkıştırdım ‘Ali bir şey olacak ama ne olacak, söyle’ dedim. Bana ‘Malzemelerden bomba yapacağım patlatacağım’ dedi. Ben de ilk defa konuyu öğrendim. Diyarbakır’dan döndükten sonra Ali Türkçe konuşmaya başladı. Çok güzel Türkçe konuşuyordu. Sorunca ‘Ben Türk vatandaşıyım’ dedi. Ayrıntısını anlatmadı.

- Diyarbakır’dan döndükten sonra arabada uğraşmaya devam etti. Kızılay’a gezmeye gittiğimizde levhalara dikkatli şekilde bakıyordu. Onun bomba yaptığını öğrendikten sonra Ali bana Kara Kuvvetleri Komutanlığı, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı ve Kara Harp Okulu’nu sordu, nerede olduklarını göstermemi istedi. Ali’yle birlikte onun sorduğu yerleri ona göstermeye gittim. 5-6 defadan fazla gitmişizdir. Bazı günlerde iki-üç defa ayrı ayrı gittiğimiz bile oldu. Ali benimle bombayı nerede patlacağını hiç paylaşmadı. Genelde aynı güzergâhta gezdik. Turkuaz’dan çıkıp Kızılay istikametine Eskişehir yolundan devam ediyorduk, genelde Eskişehir yolundan Kızılay’a gidip Sıhhıye’den U dönüşü yapıp geri dönüyorduk.

- Ali tabelalara dikkatli bir şekilde bakıyordu. Kolundaki saatine de bakıyordu. Bir iki kere de Eskişehir yolunda devam ederken Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na varmadan sağa bir yere girdik. (Saldırının yapıldığı Merasim Sokak) İleride yanlış hatırlamıyorsam inşaat halinde bir yere kadar gitmiştik. Bu tarif ettiğim yerden iki kere geçtik. Her defasında Ali bana arabayla gidelim diyordu. Birlikte çıkıyorduk.

- 17 Şubat 2016 tarihinde olay günü öğle arası Ali ile vedalaşıp inşaattan ayrıldım. Isparta’ya gidecektim. Gitmedim, Afyon üzerinden Diyarbakır’a gittim. Ben Ali’ye bu işten vazgeçmesi yönünde telkinlerde bulundum. Vazgeçmeyeceğini anlayınca bıraktım, ayrıldım. Patlamayı yolda mola yerinde yemek yerken televizyondan öğrendim. Ali’nin yaptığını tahmin ettim.

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr