İki günlük ziyaret için Almanya'da bulunan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bu sabah kaldığı Sheraton Hotel'de, Almanya Yeşiller Partisi Eş Başkanı Cem Özdemir ile kahvaltıda bir araya geldikten sonra basın mensupları ile bir sohbet toplantısı yaptı.

Cem Özdemir ile yaptığı görüşme ile ilgili soruya Kılıçdaroğlu, “Mülteci konusunu konuştuk, Doğu ve Güneydoğu'da yaşanan, Türkiye, Almanya'da mülteciler nükleer santrallar çevre konusunda konuşup karşılıklı görüş alışverişinde bulunduk” dedi.

"BİZİM ANGAJMAN KURALLARIMIZ BELLİDİR"

Kılıçdaroğlu'nun gündeminde Türkiye ile Rusya arasındaki yeni uçak krizi de vardı. "Türkiye Suriye ile ilgili yeni angajman kurallarını belirlemiştir ve bunu bütün dünyaya ilan etmiştir. Dolayısıyla bizim angajman kurallarımız bellidir" diyen CHP lideri, "Kendi ülkemizin sınırlarının bir başka ülkenin savaş uçağı tarafından ihlal edilmesini asla doğru bulmuyoruz. Eğer angajman kurallarına uyulmuyorsa ve bunun da gereğinin yapılması bizim beklentimizdir" ifadelerini kullandı.

"MÜLTECİ SORUNU AVRUPA LİDERLERİNİN EZBERİNİ BOZDU"

Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından satırbaşları şöyle:

- Mülteci sorunu, Avrupa’nın Avrupa liderlerinin ezberini bozdu, işin özü budur. Mülteci konusunun parasal boyuta indirgenmesini asla doğru bulmuyoruz. Türkiye Cumhuriyeti mülteciler konusunda elinden gelen tüm çabayı göstermiştir.

- Milyonlarca Suriyeli aylarca Türkiye'de kalmıştır. Avrupa Birliği bu konuda tümüyle sessizliğini korumuştur. Ne zamanki mülteciler Avrupa'ya gelmeye başladı ondan sonra Avrupalılar neden mülteciler Avrupa'ya gelmeye başladı, O zaman Avrupalılar neden mülteciler buraya geliyor diye seslerini çıkarmaya başladılar.

- Mülteciler daha iyi koşullarda hayatlarını sürdürmek istiyorlar. Türkiye'yi değil Avrupa'yı tercih ediyorlar. Eğer bir kişi ölümü göze almışsa bir uygar ülkeye gitme konusunda, onun önüne duvarları da örseniz o ölümü göze almışsa o ülkeye gidecektir. Nitekim de gidiyorlar

"YENİ ANAYASA" AÇIKLAMASI

- Bizim düşüncemiz gayet açık ve net ifade edeyim şu Bir ülkenin rejimini o ülkenin tarihi belirler. Bizim yaklaşık 200 yıllık parlamento deneyimimiz var. Parlamenter sistemimiz şu anda çok iyi çalışıyor mu hayır. Neden iyi çalışmıyor çünkü 12 Eylül döneminde çıkan yasalar parlamenter sistemin iyi çalışmamasını ana nedenini oluşturuyor. Parlamentoda kurulacak olan uzlaşma komisyonuna biz Türkiye'yi darbe hukukundan arındırma komisyonu diyoruz. Böyle bir komisyon kurulursa parlamenter sisteminin rahat çalışabileceği sorun yaratmayacağı bir zemini bir hukuki altyapıyı hep birlikte oluşturabiliriz. 12 Eylül döneminde çıkan yasaları tamamen değişmesi gerekiyor. Özgürlükçü 1.sınıf demokrasi açısından.

- 12 Eylül darbe yasası diyorlar. Bu darbe yasasının basınla ilgili bölümünde şöyle yazar. Basın hürdür sansür edilemez. Yeni anayasa yaptığınızda ne yazacaksınız. Aynı şeyi yazacaksınız. Peki Türkiye'de bugün basın hür mü hayır! Gazeteciler haber yaptı diye hapiste. Bazı gazetelere el kondu, gazete yönetimlerine kayyum atandı. o zaman demek ki basın hürdür sansür edilemez. Anayasa maddesi fiilen çalışmıyor. Çalıştırmayan unsurlar nedir. 12 Mart 12 Eylül döneminde çıkan yasalar. Biz diyoruz ki eğer siz Türkiye’ye birinci sınıf demokrasi getirmek istiyorsanız, buyurun gelin Türkiye'yi darbe hukukundan tümüyle arındıralım.

- Almanya'da Japonya'da, Amerika'da, Fransa'da İngiltere'de ne varsa demokrasi insan hakları özgürlükler adına ne varsa gelin kendi ülkemizde aynısını gerçekleştirelim. O zaman parlamenter sistem zaten kendiliğinden çalışacaktır. Siyasi partiler yasası. Türkiye'de seçimler yapılıyor.

- Milletvekillerini halk mI seçiyor. Hayır halk seçmiyor. Milletin önüne bir liste konuyor. Deniyor ki kendi ülkemizde de aynısını getirelim diyorsanız ancak o zaman parlamenter sistem çalışır. Halkın önüne liste konulursa böyle demokrasi mi olur Milletvekilini millet seçer. Gelin bunun hukuki altyapısını oluşturalım, kendi ülkemize demokrasiyi getirelim diyoruz. Dolayısıyla biz parlamenter sistemden şikayetçi değiliz. Parlamenter sistemi çalıştırmayan yasalardan şikayetçiyiz. O yasaların kalkması lazım.

- Cumhurbaşkanı eskiden olduğu gibi parlamento tarafından seçilebilmeli. Arzu edilirse ille parlamento değil halk tarafından da seçilebilir. Yani bir cumhurbaşkanının halk tarafından veya parlamento tarafından seçilmesi o cumhurbaşkanına anayasayı ihlal etme hakkı vermez. Cumhurbaşkanı kim tarafından seçilirse seçilsin anayasa sınırları içinde görev yapmak zorundadır. Halk beni seçti istediğimi yaparım hayır efendim halk seni seçse de istediğini yapamazsın. Bugün başkanı Amerika'da halk seçiyor. Obama istediğini yapıyor mu Hayır. İngiltere'de kraliçe var. İstediğini yapıyor mu Hayır. Yarı başkanlık sistemi Fransa'da var istediğini yapıyor mu Hayır. Almanya'da Alman Cumhurbaşkanı istediğini yapıyor mu , hayır öyle bir şey yok. Herkes hukuk kuralları içinde hareket etmek zorundadır. Halk beni seçti ben istediğimi yaparım. Böyle bir kural dünyanın hiçbir tarafında yok. Sayın Davutoğlu 'bir erken seçimden söz etmek vatana ihanettir' diye bir cümle kullandı. Hangi gerekçeyle kullandı bilmiyorum. Ama Türkiye'nin eğitimden ekonomiye dış politikaya toplumsal uzlaşmaya kadar her alanda dünya kadar sorunu var. Bütün bu sorunlar ortadayken seçim neyi çözecek...


- Tek başına bir iktidar var. Parlamentoda istediği yasayı çıkarabilecek bir hükümet var. Bir kişinin egosunu tatmin etmek için sürekli seçim anlayışı olabilir mi. Biraz da insan vatandaşlara acısın. Benim dediğim olacak. oluncaya kadar ben toplumu sürekli seçime götüreceğim. Bu bir yönetici açısından ciddi bir ahlak sorunudur.

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr