CHP lideri Kılıçdaroğlu, NTV canlı yayınında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Gündeme oturan “Kontrollü darbe” açıklaması hakkında konuşan CHP lideri Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

“15 Temmuz’da darbe girişimi oldu mu oldu? 248 şehidimiz var. Darbeye karşı 4 siyasi parti mücadele etti mi? Etti. Üzerimize düşen nedir? Bu darbeyi bütün ayrıntılarıyla ortaya çıkarmaktır. Darbeyi örtbas etmek değildir. Ne yaptık? TBMM’ye bir önerge verdik, dedik ki darbeleri araştırma komisyonu kuralım. 15 Temmuz Darbe Girişimi’ni Araştırma Komisyonu kuralım. Önce mırın kırın edildi ama dayanamadılar, o günkü atmosfer de buna çok uygundu, hükümet de buna ‘Evet’ dedi. Sonunda komisyon kuruldu. Buraya kadar her şey çok güzel. Yenikapı dendi, Yenikapı’ya gittik. Yenikapı’da bir daha Türkiye Cumhuriyeti darbe girişimiyle karşılaşmasın diye 12 madde halinde nelerin yapılması gerektiğini söyledim

“GENELKURMAY BAŞKANI VE MİT MÜSTEŞARI KOMİSYONA GELMİYORLAR”

Darbe komisyonu toplandı. Darbe komisyonu bizim arzu ettiğimiz şekilde görevini yapmadı. Neden? Ben 248 şehidin kanının hesabının sorulmasını istiyorum. Eğer bir siyasal iktidar, darbe girişimi komisyonunu çalıştırmazsa, bizim arzu ettiğimiz kişileri davet ettirmezse biz ne yapacağız? Hükümetin samimiyetini sorgulayacağız değil mi? Özel Kuvvetler Komutanı Zekai Aksakallı şöyle bir açıklama yapıyor, ifadesi. TSK’da kriz ve olağanüstü durumlarda ilk haber alınır alınmaz, ‘Personel kışlayı terk etmesin’ emri verilir. Devam ediyor Paşa, ‘Her zaman uygulanan bu temel ve basit kural, 15 Temmuz 2016’da ilk haber alındığı zaman uygulanmamıştır’ niçin? Ben bunu sormayacak mıyım? Kime soracağım ben bunu. Darbe Komisyonuna davet ediyoruz, en kilit iki isim var, CHP milletvekilleri ısrar ediyor ‘Gelsinler ifade versinler’ Genelkurmay Başkanı ve MİT Müsteşarı. Soracağız, bu temel kural neden yerine getirilmedi. Engelleniyor ve bunlar komisyona gelmiyorlar. Kim engelliyor? Hükümet. Şimdi bu hükümet bana hesap soruyor. Sen bu insanları neden TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu’na getirmiyorsun? Neden engelliyorsun? Ben bunu sormayacak mıyım? Ben bunu sormazsan 248 şehidin kanı yerde kalacak. Ben bunu sormazsam bu darbenin üstü örtülecek. Bana diyorlar ki, ‘Neden buna kontrollü darbe girişimi diyorsun?’ ne diyeyim ben Allah aşkına? Bir hükümet darbe girişiminin ortaya çıkmasını engellerse ne diyeceğim ben buna? Ne dememi istiyorlar? Söylesinler ben onu söyleyeyim. Bu kadar açık mı? Bu kadar açık.

“ŞİMDİ BİZ HANGİ NOKTADAYIZ?”

Aksakallı Paşa kim? Aksakallı Paşa, Ömer Halisdemir’e, darbe girişimini engelleyen en temel aktörlerden birisi Ömer Halisdemir’e, darbeci Semih Paşayı öldürme emrini veren kişidir. Şimdi biz hangi noktadayız? Bütün vatandaşlara söylüyorum, elinizi vicdanınıza koyun ve konuşun, düşünün. Ben bu konuyu araştırmayıp ne yapacağım?

“HURAFELER İDDİANAMESİNE DÖNÜŞTÜRÜLDÜ”

FETÖ iddianamesini yazan savcı görevden alındı. Neden? Bu iddianame neden Adalet Bakanlığı’na gider, neden bu iddianamenin için boşaltılır? 248 şehidin hakkını arayan savcı görevden alındığı zaman ne diyeceğim? Kim alır bu savcıyı görevden? Siyasi iktidar benim haberim yoktur diyemez. HSYK da diyemez. Kim aldı bu savcıyı görevden ve bu savcı ne yaptı? İçi boşaldı iddianamenin. Bir hurafeler iddianamesine dönüştürüldü. Darbe komisyonu kurulduktan ve bir süre çalıştıktan sonra anladık ki hükümet bu işini kapatmak istiyor. Bir yerlere sıçramasını engellemek istiyor. Bütün bu anlatımlar da zaten bu düşüncemizi destekliyor. Bu iddianamede savcıyı görevden alıyorsunuz, iddianamenin içini boşaltıyorsunuz, suçlu kim? Üst akıl. Kim bu üst akıl, iddianamede yok. Falan devletse devletin, kişi ise kişinin adını yaz. Hurafelerden iddianame mi olur? Hurafelerden yola çıkılarak bir darbe girişimi mi savunulur? Ben bu 248 şehidin hakkını nasıl arayacağım? Ben bu darbe girişimine ne söyleyeceğim? Hükümet neresinde bunun? Biz hesap soruyoruz, onlar bırakmışlar hesap vermeyi bize hesap soruyorlar. Neden bu soruları soruyorsun diye. Ben bu soruları 248 şehit için soruyorum. Bir daha Türkiye’de darbe olmasın diye soruyorum. Darbeden yararlanmak için değil, zarar gören herkes için bu soruları soruyorum.”

“ASKERLERİ LİNÇ EDENLERDEN HESAP SORULMALI DEDİM”

CHP lideri Kılıçdaroğlu, “Ya darbe girişimi başarılı olsaydı” sorusuna şöyle yanıt verdi:

“Başarısızlığa mahkum edilen bir darbe girişimi. Siz en basit kuralı, ‘Kriz anında asker sokağa çıkmasın’ diye talimat vermeniz gerekirken, talimat vermeyip o askerleri sokağa salıyorsanız ne olur? Linç edilen askerler var. Hiçbir günahı olmayan askerler var. Sarayda söyledim hepimiz erkektik masanın etrafında olanlar. Dedim hepimiz askerlik yaptık, komutan emir verir, asker gereğini yapar, sorgulayamaz. Metehan’dan beri Türk askerlik sistemi böyledir. Askerleri linç edenlerden hesap sorulmalı ve dava açılmalı dedim. Açılan dava var mı? Niçin dava açılmıyor? Ben o günahsız askerlerin hesabını sormayacak mıyım?

“FETÖ’NÜN SİLAHLI BİR YAPILANMASININ OLDUĞU DARBEDEN ÖNCE SÖYLENİYOR”

06.06.2016, darbeden önce. Numarasını da vereyim 2016/24769 numaralı iddianame, FETÖ iddianamesi. Bu iddianamede ne söyleniyor? FETÖ PDY’nin Kuvvet Komutanlıkları, Jandarma ve Emniyet teşkilatları içindeki mensuplarından oluşan ve on binleri bulan devletten ayrı hiyerarşiye bağlı silahlı bir yapılanmasının olduğu darbeden önce söyleniyor. Savcı söylüyor, mahkemeye verilen iddianamede var. FETÖ’nün Anayasal düzeni değiştirecek veya ortadan kaldıracak silahlı güce ulaştığı ve bir askeri darbe yapabilecek tek organize güç olduğu darbeden önce söyleniyor. Aynı iddianameden okuyorum, FETÖ/PDY’nin darbe teşebbüsünde bulunma tehlikesinin açık ve yakın olduğu. Bunu hükümet bilmez mi? Bilir. Bu iddianameye dayanarak Anayasa Mahkemesi’nin iki üyesi şu anda hapiste. Ne söylüyor? Darbe yapabilecek güce ulaştığı. Engellendi mi darbe girişimi? Engellenmedi. Bunu biliyorlardı, gizleyemezler. Bunların tamamı darbeden önce savcılık tarafından tespit edilmiş.”

“BİZİM GRUP DANIŞMANLARINI RAPORUN YAZIMINA DAHİL ETMEDİLER”

“Neden hükümet bu darbe girişimini örtmek istiyor?” diyen CHP lideri Kılıçdaroğlu, sözlerine şöyle devam etti:

“Darbe komisyonu kuruldu, raporu CHP’li ve diğer milletvekillerine Darbe Komisyonu üyelerine verilmiyor? Neden? 16 Nisan’dan sonra. Hangi gerekçeyle? Niye şimdi verilmiyor? Darbe raporunun 16 Nisan’la ne ilgisi var? Gerçekler açığa çıkmasın diye. Bizim bir değil birden fazla dosyamız var. dosyalarımızdan birisi de Bu darbe komisyonuna vereceğimiz dosya. Bütün bu ayrıntılar ve daha fazlası o dosyada olacak. Mahkemelerle ilgili ayrı dosyamız var. Bu darbe komisyonuna vereceğimiz dosya. Darbe komisyonuna verirken buradaki bütün görüşmeler, ayrıntılar hepsi var. Darbe Komisyonu Başkanı bize raporu vermiyor. Size bir ayrıntı daha vereyim, Darbe Komisyonu oturdu kendi aralarında anlaştılar. Raporun yazım aşamasında CHP’nin grup danışmanları da, AK Parti’nin, MHP’nin ve HDP’nin de grup danışmanları birlikte yazacaklardı. Çünkü hepimiz darbeye karşıyız. Bundan vazgeçtiler. Bizim grup danışmanlarını raporun yazımına dahil etmediler. Neden? Darbeye karşıyız biz, onlar da darbeye karşı. Niye dahil etmediler? Hangi gerekçeyle? Bana söyler misiniz, bu nasıl bir hükümet. Darbeye karşı olduğunu söylüyor ama darbeyi kapatmak istiyor. Neden? Hangi gerekçeyle?”

“HERKESİN TELEFONLARI ALINIR, ADİL ÖKSÜZ’ÜN TELEFONLARI ALINMAZ”

Açıklamalarında Adil Öksüz’e de değinen Kılıçdaroğlu şunları kaydetti:

“Adil Öksüz’ün ismini ilk ben TV programında söyledim. Dikkat edilmesi gerektiğini söyledim. Önce bana yine bir sürü saldırı geldi. Şimdi onlar da telaffuz etmeye başladılar. Kimdir Adil Öksüz? İki cep telefonu kullanır, GPS cihazı vardır. Herkesin telefonları alınır, Adil Öksüz’ün telefonları alınmaz. Adil Öksüz’ün GPS cihazı ve telefonlarla beraber Adil Öksüz serbest bırakılır. Neden? Ben hükümetin bunların cevabını vermesini istiyorum. Bunu muhatabı hükümet. Ben bütün bu soruları soruyorum, hükümet cevap vereceği yerde beni suçluyor. Ben de diyorum ki hükümete, benim iddialarım yerinde ve doğru değilse, çıkın deyin ki şu sorun yanış, şu sorunun cevabı budur. Sen bunu söylüyorsun ama bu gerçek değildir desinler, diyemiyorlar. Tek yaptıkları var, bu kadar şehidimiz var, bu darbe oldu. Sen şehitlerin kanının hesabını sormuyorsun ben soruyorum. Darbe bir daha bu ülkeden olmasın diyorum, Sen darbeyi kapatıyorsun. Kapatmıyorum desinler, kapatmıyorum, diyorlarsa neden Darbeleri Araştırma Komisyonuna darbenin en önemli isimlerini çağırmadınız? Neden gelmelerine engel oldunuz? Ben bunu sormak zorundayım.”

2014 YILINDA YAPILAN DEĞİŞİKLİĞİ HATIRLATTI

“Adil Öksüz’ün elindeki GPS cihazını devletin hangi kurumu ithal etti?” sorusunu soran CHP lideri Kılıçdaroğlu şöyle konuştu:

“Basit soru. Bilinmesi gereken bir soru. Çok basit, Başbakanlık talimat verecek, ‘GPS cihazlarını devletin hangi kurumu ithal etti’ bakacaklar. Ben soruyorum. Desinler ‘Adil Öksüz’ün elinde böyle bir cihaz yoktu’ var. ‘İki telefonu yoktu’ var. ‘Konuşmadı’ konuştu. Herkes kelepçeliydi, ona kelepçe vurulmadı, neden? Söyleyeyim. MİT yasasında bir değişiklik yapıldı 2014’te. Başbakan’ın emri ve talimatı olmadan hiçbir MİT görevlisi tutuklamaz, gözaltına alınamaz. Adil Öksüz neden gözaltına alınmadı, tutuklanmadı? ‘Haberimiz yoktu’ diyecekler.

“ADİL ÖKSÜZ’Ü TANIMIYORUZ DİYEMEZLER”

Bu soruları ben sormak zorundayım. Benim önümde keşke Sayın Binali Yıldırım olsaydı da ben sorsaydım, Binali Yıldırım cevabını verseydi bana. Benimle televizyona çıkmaya çekiniyorlar ama çıkıp meydanlarda beni suçluyorlar. Meydanlarda aleyhime olmadık laflar ediyorlar. Ya bu darbenin bütün ayrıntıları ortaya çıkacak ya da ben bu soruları her ortamda, her yerde onlara soracağım. Adil Öksüz’ü tanımıyoruz diyemezler. Niye diyemezler söyleyeyim, darbeden önce savcı iddianame hazırlıyor. Adil Öksüz’ün Deniz Kuvvetleri imamı olduğu yazıyor iddianamede. Sonra, bir başka iddianamede Hava Kuvvetleri imamı olduğu yazılı. Yani Adil Öksüz bilinmeyen bir isim değil. Ben ismini söylemezsem onun da üstünü tamamen kapatacaklar. Kim bu Adil Öksüz? Öldü mü, ölmedi mi? Hayatta mı? Kim bu adam? Gücü nereden alıyor? ‘Efendim biz bununla ilgili soruşturma açtık’ siz onu külahıma anlatın bana değil külahıma anlatın. Ne demek soruşturma açtık? Koskoca Türkiye Cumhuriyeti iki telefonuyla, GPS cihazıyla koyuverilen Adil Öksüz’ün nerede olduğu bilmeyecek ama soruşturma açmış olacak. Bizi mi kandırıyorlar? Yok öyle bir şey.”

“SİZ ÇOCUK MU KANDIRIYORSUNUZ”

CHP lideri Kılıçdaroğlu, darbenin siyasi ayağı hakkında şunları kaydetti:

“Sayın Binali Yıldırım açıklama yaptı, ‘Darbenin siyasi ayağı yoktur’ Allah aşkına çocuk mu kandırıyorlar bunlar. Bu darbeciler ülkeyi yönetmek istemiyor muydu? Darbeciler gelseydi Cumhurbaşkanı, Başbakan olmayacaktı. Belki Meclis kapatılacaktı, belki bizler hapishanelerde olacaktık, yeni bir hükümet kurulmuştu, yeni Başbakanlık Müsteşarı, Bakanlar, Cumhurbaşkanı, adaylar, 12 Mart 71 darbesini gördük, 12 Eylül darbesini de gördük. Darbecilerin amacının ne olduğunu da gördük. Hem darbe girişimi olacak, kalın kalın dosyalar, kitaplar, broşürler olacak, darbenin siyasi ayağı olmayacak. Ne için? Buna ben inanmıyorum, siz inanıyor musunuz? Darbenin memur, sendikacı, ihracatçı, işveren, baklavacı, çikolatacı ayağı var, siyasi ayağı var? Siz çocuk mu kandırıyorsunuz Allah aşkına?”

“FETÖ ÜYELERİNİ BU HÜKÜMET NEDEN AÇIKLAMIYOR?”

Bylock kullanan milletvekili iddialarına değinen Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

“Ellerindeki en önemli delil Bylock listeleri. Niye açıklamıyorlar Bylock listelerini? (Bylock kullanan 120-180 arası AK Parti milletvekili iddiası) Belki daha fazla. Eğer Bylock kullananlar FETÖ örgütünün birer üyesi iseler, FETÖ’nün üyelerini bu hükümet neden açıklamıyor? Düşünün, polis bir yere baskın yapıyor, teröristleri yakalıyor. Evde bulduğu gazeteyi, silahları, kitapları ve teröristlerin isimlerini yayınlıyorlar. Ellerinde Bylock listesi var, niye bunu açıklamıyorlar? Hangi gerekçeyle açıklamıyorlar? Niye açıklamıyorlar? Dönüp bize diyorlar ki ‘CHP FETÖ’cüleri destekliyor’ biz de gayet sakin, vakur şunu söylüyoruz, liste bende değil sizde ben devlet değilim devlet sizsiniz, benim istihbarat örgütümn yok sizin istihbarat örgütünüz var. Bylock listeleri sizin elinizde. Niçin açıklamıyorsunuz? Teröristleri niye saklıyorsunuz? Teröristleri saklamak suç değil mi? Niçin açıklamıyorsunuz?”

“KİM BAŞBAKAN OLACAKTI?”

Başbakan Binali Yıldırım’ın Bylock kullanan hiçbir milletvekili olmadığı yönündeki ifadelerini değerlendiren Kılıçdaroğlu şu ifadeleri kullandı:

“Açıklasın o zaman. Hiç milletvekili yoksa niye gizliyorlar? Pastacıdan mı korkuyorlar? Bylock kullanan memurları, hakimleri attılar. Siz düşünebiliyor musunuz, bir darbe yapılıyor her ayağı var, siyasi ayağı yok. Kim Başbakan olacaktı? Kim Başbakanlık Müsteşarı olacaktı? Kim Cumhurbaşkanı postuna oturacaktı? Kim Devlet Başkanı olacaktı? Kim bunların arkasındaki güç? Bakın size Kadri Gürsel’i örnek vereyim. Cumhuriyet’in iddianamesinden okuyorum, 92 Bylock kullanıcısı şüpheli şahıs ile haklarında FETÖ/PDY silahlı terör örgütünden dolayı soruşturma bulunan 21 kişi ile iletişim kaydı bulunduğu. Bir gazeteci, Bylock kullanıcısı 92 kişiyle şu veya bu nedenle telefonda konuştuğu için şu anda hapiste. İddianamede bu var. Kim bu 92 kişi? Niye açıklanmıyor? Hangi gerekçeyle açıklanmıyor? AKP Trabzon Milletvekili, ablası atıldı. Kilis milletvekilinin kardeşi, Hatay milletvekilinin kardeşi, Kırıkkale milletvekilinin kardeşi, Aydın milletvekilinin kardeşi, Sakarya milletvekilinin kardeşi, Kayseri milletvekilinin yakınları, Belediye Başkanının damadı bunlar da Bylock’çu. Kadri Gürsel hapiste bunların tamamı dışarıda. Hangi adaletten söz ediyoruz ve darbeyle nasıl mücadele ediyorlar. Bana çıkıp birisi bunu açıklamak zorundadır.

“215 BİN KİŞİ VARSA AÇIKLAYIN”

Kaç kişi var biliyor musunuz? Bylock kullananların sayısı 215 bin 92 kişi. Sayın Başbakan’a göre bunların içinde bir tek siyasetçi bile yok. Bizim aklımızla alay mı ediyorlar? Böyle bir şey olabilir mi? 215 bin kişi varsa açıklayın. Bunlar darbeci, terörist demiyor musunuz? Açıklayın. Bize diyorlar ki, ‘Siz FETÖ’yü destekliyorsunuz’ açıkla kardeşim kimin destekleyip desteklemediği çıksın ortaya. Niye açıklamıyorsun? Beni suçluyorlar. Niye suçluyorlar beni? Neden bunları ben dile getiriyorum diye suçluyorlar. Ben hiç sesimi çıkarmasam, Sayın Devlet Bahçeli gibi olsam, hayatlarından çok memnun olacaklar, beni el üstünde tutacaklar, ‘Yaşa, bravo Kemal Kılıçdaroğlu, ne güzel şeyler sen bu işlerle hiç uğraşmıyorsun’ diyecekler. İyi de bu şehitlerin kanını kim soracak? Yazık günah değil mi? Ben soracağım. Benim vicdanım, ahlakım, inancım, memleket sevgim, demokrasiye sevgim ve saygım var. Bu darbe girişimini bu hükümet, başta da Sayın Cumhurbaşkanı kapatmak istiyorlar. Örtmek istiyorlar. Derine inilmesini istemiyorlar. Ucu kendilerine dokunacağı için.

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr