CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu TBMM'de partisinin grup toplantısında konuştu. Kılıçdaroğlu, MHP lideri Bahçeli'nin referandum talebine 15 Temmuz darbe girişiminin ardından TBMM'de imzalanan bildiriyle yanıt verdi. Konuşmasında bildiriden bir bölüm okuyan Kılıçdaroğlu, "Darbeye karşı gereken cevabı gerekli şekilde vermiştir. Bakın altını çizdiğimiz bir şey var, demokratik parlamenter sistemi yıllar içinde geliştirmiş diyor. Yani demokratik parlamenter sistemine sahip çıkan bir bildiri var. Şimdi sayın TBMM Başkanı'na ve diğer partilere "İmzaya sahip mi çıkıyorsunuz, ret mi ediyorsunuz?" Demokratik parlamenter sisteme sahip çıkmıyorsanız imzanızı reddediyorsunuz demektir, başkaları sizi teslim almış demektir. Bu imzayı attık şimdi bu imza unutulmuş" diye konuştu.

'Yenikapı ruhu' tartışmalarına değinen Kılıçdaroğlu, hükümeti 'darbe fırsatçılığı yapmakla suçladı. Kılıçdaroğlu mağduriyetlerin yaratıldığını belirterek "Bütün mağdurlara sahip çıkmak insani görevimiz. Ben bunları söyleyince üzülüyorlar. Vay efendim bunları niye söylüyorsunuz. Bir ruh varmış, üç kez vurunca gelecek ruh. Yenikapı’da insanlar mağdur edilecek diye görüş birliği mi sağlandı? Böyle bir şey olamaz" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Bir adam gibi ölmek var bir de madam gibi" sözlerine tepki gösteren      Kılıçdaroğlu, "Asker Saime, Kılavuz Hatice, Gül Hanım, Kara Fatma, Zekiye Hanım, Ulviye Hanım, Melek Reşit Hanım, Halide Edip Hanım, bunlar ulusal kurtuluş savaşında ölüme giden kadınlardır. Omuz omuza düşmana karşı, ülkenin işgaline karşı mücadele eden kadınlardır. Birileri kadınları aşağılıyorsa ona dersini vermek bütün kadınların görevidir" dedi.

Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarında satır başları şöyle:

- Darbe sonrası fırsatçılık yapıp sendikalı öğretmenleri meselekten atmak asla ama asla bir hak değildir. Biz açığa alınan ve görevine son verilen bütün öğretmenlerin yanındayız. Sonuna kadar sizin haklarınızı savunacağız. Öğretmen var öğretmen var. İstikbali için sevgili peygamberi bile istismar ediyor. bu öğretmeni görevden alın! Ben herkesin inancına kimliğine saygı gösteririm ama birisinin sevgili peygamberimizi istismar etmesine asla ama asla müsade etmem.

- Okullar açıldı, kitap yok! Efendim daha önceki kitapları FETÖ'cüler hazırladı. O zaman neden bürokratla dgörevde de öğretmenler görevden alınıyor. Hiç bir anne baba çocuğunun eğitiminden memnun değil. Veliler okullarına sahip çıkmak için çocuklarıyla eylem yapıyor.

"KOCANDAN BOŞANACAKSIN' DİYOR"

- Urfa’dan Demet Fakiroğlu. Kocası istihbarat kıdemli başçavuş. Alarm veriliyor 15 Temmuz’da gidiyor. 16’sında tutukluyorlar, görevinden atıyorlar. Lojmandan da çıkarıyorlar. Koşa koşa gidiyorlar. İktidar partisinin il başkanlığına gidiyorlar. “Biz mağduruz, böyle bir şey yapmadık. Alarm geldi, gitti. FETÖ’cülükle ilgimiz yok” diyor. Verdiği cevap, “Kocandan boşanacaksın” diyor. Kim oluyorsun sen?

- Yetmiyor. Bu annemiz aynı zamanda bir şehit ablası. Abisi jandarma komando üst çavuş Van Çatak’ta şehit oluyor. Şehit yakını diye işe alıyorlar. Kocasını hapse atıyorlar, bunun da işine son veriyorlar. Bu kadının günahı ne? Bunları kabul etmek mümkün değil.

- Mağduriyet var, darbe fırsatçılığı yapılıyor. Bütün mağdurlara sahip çıkmak insani görevimiz. Ben bunları söyleyince üzülüyorlar. Vay efendim bunları niye söylüyorsunuz. Bir ruh varmış, üç kez vurunca gelecek ruh. Yenikapı’da insanlar mağdur edilecek diye görüş birliği mi sağlandı? Böyle bir şey olamaz.

- İşsizliğin konuşulmasını, tartışılmasını istemiyorlar. Anneler çocuklarını askere göndermiş, anneler umutla bekliyor. Evladım evine sağ salim dönecek mi, dönmeyecek mi? Bunların konuşulmasını istemiyorlar. Ama ben istiyorum, her annenin derdine derman olmak benim görevim.

"EKONOMİ İYİ GİTMİYOR"

- Ekonomi iyi gitmiyor. Çünkü kimin devleti yönettiği belli değil. Bir cumhurbaşkanı iki başbakan var. Biri asıl, biri gölge. Kimin ne yaptığı, ne söylediği belli değil. Soruyorlar 34 vilayette 158 iş dünyasının önemli insanlarına soruyorlar. Size göre orta ve uzun vadede yapılması gereken reformlar neler? Yüzde 75,3. Adaletin kalitesinin artırılmasını istiyor.

- Bir kişi suç işledi diye bütün aileyi açlığa mahkum etmek hangi dinde hangi vicdanda var?

- Ben bunları söyleyince üzülüyorlar. Neymiş Yenikapı ruhu varmış. Yenikapı'da insanları mağdur edeceğiz diye bir görüş birliği mi var? Hayır.

- Türkiye yönetilmiyor. Hep söz ediyorlar ya üst akıl, üst akıl diye. Anlaşılan Türkiye'yi başka bir akıl yönetiyor. Yönetimi halkı soymak üzere inşaa ederseniz o, bu ülkeye huzur getirmez.

- Osmangazi Körüsü yaptılar. Eyvallah, hiçvbir şikayetimiz yok. Devlet bu köprüyü yapan firmalara 40 bin araç garantisi verdi. kim ödeyecek, gariban vatandaşlar. Diyecekler şimdi 'Kılıçdaroğlu köpriye karşı.' Ben köprüye değil halkın sömürülmesine karşıyım. İstanbul'da Boğaz Köprüsü var gidiş-geliş 4.75 kuruş. Osmangazi Köprüsü'nden geçerseniz 178 TL. Adam ne yapıyor feribotu kullanacağım. Bakın bir süre sonra göreceksiniz feribotu da kaldıracaklar. Biz halkın çıkarlarına aykırı olan her şeye karşıyız.

"REJİMİ DEĞİŞTİRMEK İSTİYORLAR"

- Rejimi değiştirmek için fırsat kolluyorlar. OHAL'le sistemi değiştirmek istiyorlar. Darbe girişimi oldu, hep beraber karşı çıktık. Parlamento, kendi tarihinde çok önemli bir gelişmeye imza attı. Oturduk, grubu olan 4 siyasi parti bir bildiri hazırladık. Genel başkanlar bu bildiriye imza attılar. TBMM Başkanı da imza attı. Bu bildiride ne vardı değerli arkadaşlar?

"Unutulmamalıdır ki TBMM Kurtuluş Savaşı'nı yöneten, demokrasiye geçişi gerçekleştiren demokratik parlamenter sistemi yıllar içinde geliştirmiş, bir milleti yoksulluktan alıp muhasır medeniyetler seviyesine çıkarmayı amaçlamıştır" demiştir. Darbeye karşı gereken cevabı gerekli şekilde vermiştir. Bakın altını çizdiğimiz bir şey var, demokratik parlamenter sistemi yıllar içinde geliştirmiş diyor. Yani demokratik parlamenter sistemine sahip çıkan bir bildiri var. Şimdi sayın TBMM Başkanı'na ve diğer partilere "İmzaya sahip mi çıkıyorsunuz, ret mi ediyorsunuz?" Demokratik parlamenter sisteme sahip çıkmıyorsanız imzanızı reddediyorsunuz demektir, başkaları sizi teslim almış demektir. Bu imzayı attık şimdi bu imza unutulmuş.

Yenikapı diyorlar, Yenikapı'da imza yok ki, imza burada. Kapı gibi imza. Bu metin hükümet tarafından BM'ye gönderildi. Şimdi rejimi değiştirmek için fırsat kolluyorlar. OHAL'de biz bu düzeni nasıl değiştiririz diyorlar. Hapishanelerde binlerce insan var, eri var, öğrencisi var, doktoru var, savcısı var. Var oğlu var. Yine buradan siyasi partilerimizin genel başkanlarına seslenmek istiyorum; Cumhurbaşkanı seçilen kişi TBMM önünde bir yemin etmiş ve ona sadık kalacağına dair namus ve şerefi üzerine yemin etmiştir. Efendim fiili durum var, yasal hale getirelim diyorlar. Neden yasal hale getiriyoruz? Neden yasalara uymuyorsun diye hatırlatma ihtiyacı duymuyoruz. Bir kişinin arzusunu yerine getireceksek imzaladığımız o metin ne oluyor? O metne sadık kalmak namuslu olmanın, ahlaklı olmanın birinci şartı değil midir?

ERDOĞAN'IN ' MADAM GİBİ ÖLMEK' KONUŞMASI

- (Erdoğan'ın "adam gibi ölmek-madam gibi ölmek" sözü) Kadın kardeşlerimiz duysun diye söylüyorum;

- Asker Saime, Kılavuz Hatice, Gül Hanım, Kara Fatma, Zekiye Hanım, Ulviye Hanım, Melek Reşit Hanım, Halide Edip Hanım, bunlar ulusal kurtuluş savaşında ölüme giden kadınlardır. Omuz omuza düşmana karşı, ülkenin işgaline karşı mücadele eden kadınlardır. Birileri kadınları aşağılıyorsa ona dersini vermek bütün kadınların görevidir.

YAZARLARI-GAZETECİLERİ SERBEST BIRAKIN

- Yazarı çizeri de hapiste, gazetecisi de hapiste, bilim insanı da hapiste. Necmiye Alpay, dilbilimci Necmiye Alpay, dünya çapında bir dilbilimci. Necmiye Alpay 12 Eylül askeri darbe döneminde 3 yıl Mamak Hapishanesi'nde kaldı. Her darbe sonrası yargılanan ama dimdik ayakta kalan biridir. Aslı Erdoğan, Fransız dergisi ondan "21. yüzyılda edebiyat dünyasına damgasını vuracak 50 isim arasında gösterilen bir isimdir" diye bahsediyor. Nerede Aslı Erdoğan? Hapishanede, karşı darbe yüzünden hapishanede. Hem Aslı Erdoğan, hem Necmiye Alpay bana birer mektup gönderdiler. O mektupları çerçeveletip duvarıma astım, onlar mazlumların sesi oldukça o duvarda kalacaklar. Altan kardeşlerden tutun Murat Aksoy'a kadar tüm gazetecilerin, yazarların, çizerlerin kardeş bırakılmasını istiyoruz.

"MUSUL EN BÜYÜK YENİLGİ"

- Dış politika milli olmak zorundadır. Dış politika konusunda Başbakan konuşur. Cumhurbaşkanı en son konuşacak kişidir ama ilk o konuşuyor. Sayın Başbakan'a çağrıda bulunuyorm, lütfen Binali Bey koltuğunuza sahip çıkın.

- Dış politikada esip gürleyemezsiniz. Akılla ve mantıkla hareket etmelisiniz. Musul'da Türkiye'nin masanın dışında bırakılması dış politikadaki en büyük yenilgidir. Irak ve Suriye politikalarına bakın kaybeden tek ülke var Türkiye, Kaybeden tek grup da Türkmenler.

- Darbe oldu, siyasi ayağını arıyoruz. Darbenin siyasi ayağı darbeden sonra başa gelecekler değil, Türkiye'yi darbeye hazırlayanlardır.

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr