CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, TBMM'de yaptığı grup konuşmasında darbe girişimi gecesinde yaşadıklarını anlattı. Darbe girişimiyle parlamenter sistemin önemine vurgu yaparak "Parlamenter demokratik sistemini yaşatmak isterken bu sistemi çökertmek isteyenler hayal kırıklığı yaşamıştır" dedi. Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

Saat 22 civarında uçağımız kalktı, 11'i geçe uçağımız İstanbul'a indi. Cep telefonlarımızı açtığımızda darbe yapıldığı yönünde bilgiler vardı. İlk tepkim şu oldu; biz darbeye karşıyız dedim.

Eski Bakan Hayati Bey de inanamadı. Karşı çıktığımızı ifade ettik. dışarı çıkmamızın güvnelik açısından doğru olmadığı ifade edildi. Ben hemen İstanbul il başkanımıza Ankara'ya dönmemiz gerekiyor dedim. Sabiha Gökçen'den de gitmenin mümkün olmadığı ifade edildi. İstanbul'dan VIP salonundan çıkması çok güvneli değil dediler. Koruma arkadaşlar ön çalışma yapalım dediler. Sonra bilgi geldi Hayati Bey de Ankara'ya dönmek için çaba harcamış. Korumalar güvenlik açısından sorun yok dediler. Çıktık, tankların ilerlediğini gördük! Sizinle ilgili otele girilen rzervasyonu gerçekleştirirsek sorun olur dediler. Biz de Bakırköy Belediye Başkanımızın evine gittik.

Ankara'da genel merkezdeki arkadaşlarla da sürekli haberleştik. Sayın Başbakan'a ulaşmak için çaba harcadık ama başarılı olamadık! Bir metin hazırladık medyaya servis ettik. Bu girişi şunun için anlatıyorum; 21. yüzyıldayız. Hangi gerkeçeyle siz darbe yapıyorsunuz? Eğer bir sorun varsa biz parlamento içinde bu sorun çözülebilmeli! Demokrasi; görüşü ve inancı ne olursa olsun hepimizin ortak görüşü olmak zorundadır.

Parlamenter demokratik sistemini yaşatmak isterken bu sistemi çökertmek isteyenler hayal kırıklığı yaşamıştır.

Ben önce parlamentoya gelip Meclis açılışına katılan milletvekillerime yürekten teşekkür ediyorum.
Cumhuriyet kurulduğu zaman Türkiye bütün mazlum ülkelere örnek oldu. Bugün yine aynı mazlum ülkeler Türkiye'deki cumhuriyet ve demokrasi anlayışını örnek aldılar.

Cumhuriyet kurulduğunda okuma yazma oranı erkeklerde yüzde 7'ydi. Kadınlarda binde 8. Siz seçim sandığını koysanız başına okuma yazma bilen adam koyamayacaksınız. Millet okuma yazma seferberliği başlattı. Demokrasi ancak bilinçli yurttaş olarak geliştirebileceğimiz bir kurum. Demokrat demekle demokrat olunmuyor. Önce evinizde demokrat olacaksınız, sokakta demokrat olacaksınız. Her şeyi ben bilirim değil istişareyi bileceksiniz. Bu da okumayla insanı sevmekle olur. İnsanlar yaşamı boyunca insanlığın ağır bedeller ödediği bir süreci görürsünüz. Diktaya karşı, padişaha karşı, her dönemde baskı yapanlara karşı özgürlük mücadelesi verenler demokrasiyi geliştirmişlerdi.

Türkiye Cumhuriyeti de demokrasi için ağır bedeller ödemiştir. Her darbe sonrası en büyük zararı CHP görmüştür. Partimizin genel başkanları tutuklanıp hapse atılmıştır: Bizim bütün arşivlerimize el konulmuştur. Bu kadar ağır bedeller ödemiş bir partiye teşekkür ediyorlar, ne teşekkürü bu bizim zaten görevimiz.

Bir ülkede demorkasi yoksa bir kişinin sözü geçer. Demokrasi bir kurallar bütünüdür. Bir ahlaki yapıdır. Demokrasi sadece seçimden seçime gitmek demek değildir. Demokrasi hukukun üstünlüğü demektir. Demokrasi aynı zamanda eşit yurttaşlık demektir.

Anayasa'ya ve ettiğin yemine bağlı değilsen demokrat değilsin demektir. Medya istediğini yazacak. Medyanın özgürlüğünün kıstılandığı yerde özgürlükten bahsedemezsiniz. Demokrasi aynı zamanda din ve vicdan özgürlüğü demektir. Demokrasi aynı zamanda direnme hakkını kullangmaktır. Direnme hakkını söylediğimde bazı çevreler itiraz etti.

Farklı görüşlerimiz olabilir, benim görüşlerimi beğenmeyebilirsiniz. Ama bu ülke bizim ülkemiz. Ama biz bu ülkeye yaşanabilir bir ülke bırakmalıyız.

Bütün baskılara direnen medya, halkın direnme hakkını kullanması için imkan yarattı. Düne kadar düşman bilinen medya demokrasinin sesi oldu. Biz medyaya da şükran borçluyuz.
Düne kadar medyaya saldıranlar şimdi bir hesaplaşma yapmalı.

Türkiye tarihinin en derin krizlerinden birini yaşıyor demiştim. Dışpolitikamız, eğitim sistemimiz sorunlu, dış ilişkilerimiz sorunlu demiştim. Bu sorunların çözüm yolu özgürce konuşmaktan geçer. En iyisini ben düşünürüm dediğiniz andan itibaren Türkiye'deki en tehlikeli yönetim anlayışını ortaya koymuş olursunuz. Bir adamın ülkeyi ben yöneteceğim anlayışı demokrasi için en büyük tehlikedir.
Bu sorunları yaşamamızın bir nedeni var. Devlet ve siyaset farklıdır. Bakan olmanız için tek şart var, ilk okul diplomanız lazım. Ama bürokrat olmak için 4 yıllık diploması olması lazım. Liyakat bunun için değerli.

Devlet yönetiminde kin olmaz, öfke olmaz. Sağduyulu olmak lazım. Devleti yönetirken sağduyunuzla devleti yöneteceksiniz. Kar esasına göre devlet yönetilmez.

Devlette liyakat sistemi için rahmetli Ecevi KPSS'yi getirdi. Liyakatın temeli bilgidir. Liyakat sisteminin geçerli olduğu bir demokraside herkes kendi görevini yapacaktır.

Er ve erbaş linç edilemez, öldürülemez. Onun ne günahı var?

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr