CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin Antalya'nın turizm bölgesi Belek'te yaptığı 'TBMM Gurubu 26'ncı dönem 1'inci Çalışma ve Değerlendirme Toplantısı'nın açılışında konuştu.

Kılıçdaroğlu, cumhuriyet tarihinin Türkiye'nin çağdaş uygarlığı yakalaması için verilen mücadelenin yanı sıra darbeler de yaşadığını, acılar da çektiğini söyledi.

Darbecilerin ortak özelliğinin kendi hukuklarını oluşturmak, kendi geleceklerini güvence altına almak için anayasalara ve yasalara özel hükümler koymak olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, 12 Eylül darbesinin bunun en tipik örneği olduğunu söyledi.

Askeri darbenin ardından anayasanın, seçim yasasının, siyasi partiler yasası, ceza hukuku ve terörle mücadele kanununun darbeyi gerçekleştirenlere göre yapıldığını savunan Kılıçdaroğlu, "Darbecilerin tipik bir özeliği vardır. Bunlar bağımsız yargıya, hukukun üstünlüğüne, medya özgürlüğüne, düşünce özgürlüğüne karşıdırlar" dedi.

SARAY DARBESİ

Ancak bunların sadece Türkiye'ye özgü olmadığını dünyadaki diğer darbelerde de aynı sonuçların görülebileceğini belirten Kemal Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

“1 Kasım 2016'da seçimler oldu. Sayın Ahmet Davutoğlu ve mensubu olduğu parti yüzde 49.5 oy aldı. 23 milyon 600 bin kişi gidip sandığa Adalet ve Kalkınma Partisi'ne şu veya bu gerekçeyle oy verdi. Sayın Davutoğlu hükümeti kurmakla görevlendirildi. Parlamentoya geldi, hükümeti yaptı kurdu. Güvenoyu almak için hükümet programını parlamentoya getirdi ve güvenoyu da aldı. Bütün kurallar meşruydu. Hiçbir sorunumuz yoktu. Böyle baktığımız zaman, 23 milyon 600 bin kişinin oyunu alan bir siyasal partinin Genel Başkanı saraya davet edildi ve elinden istifa dilekçesi alındı. Artık Türkiye darbeleri geride bıraktı diye düşünürken bir saray darbesiyle, 4 Mayıs'ta karşı karşıya geldik."

DARBE HÜKÜMETİ

Türkiye Cumhuriyeti'nin yeni bir darbe olgusuyla karşı karşıya olduğunu iddia eden Kılıçdaroğlu, "21'inci yüzyılın Türkiye'si bir darbe hükümeti tarafından yönetilmemelidir" dedi.

AKP'nin yarın olağanüstü kongresini toplayacağını belirterek konuşmasına devam eden Kılıçdaroğlu, "Genel Başkan seçilecek. Belli oldu mu genel başkan? Oldu. Ne diyorlar 'İstişareyle belirledik.' Peki siz istişareyle mi Davutoğlu'nu gönderdiniz? Hayır. Halkı kandırmak için yapıyorlar" diye konuştu.

'VİCDANINIZ SIZLAMIYOR MU?'

AKP'nin artık bir kişinin iki dudağı arasına hapsedildiğini savunan Kılıçdaroğlu, Ak Parti seçmenine “Sayın Davutoğlu'nun elinden istifa dilekçesinin alınması sizin vicdanınızı sızlatıyor mu sızlatmıyor mu?" diye sordu.

Bunun aynı zamanda ahlaki bir boyutu olduğunu ve yaşanan sürecin 23 milyon 600 bin kişinin siyasi tercihinin çöp sepetine atılması olduğunu iddia eden Kılıçdaroğlu, eleştirilerine şöyle devam etti:

“Böyle bir sürece demokrasi denebilir mi? İstişareymiş. Hangi istişareden bahsediyorsunuz. 'Efendim biz temayül yoklaması yapıyoruz.' Nasıl yapıyorlar? Sandığa oy atılıyor, nasıl açılacak. Açmıyorlar hemen. Nerede açıyorlar, saraya gönderiyorlar. Saray açacak. Bu mudur temayül yoklaması, bu mudur gizli oy açık sayım? Demokrasinin özü budur zaten. Gizli oy açık sayım. Gizli oy gizli sayım. Buna 'demokrasi' diyorlar. Hiç kimse bizi aldatmamalı. Bu darbenin diğer darbelerden farkı, darbeyi yapan, yol arkadaşlarına karşı darbeyi yapmıştır. 'Kardeşim' dediği kişiye karşı darbeyi yapmıştır. Elinden istifa dilekçesini alırken Davutoğlu sesini bile çıkaramamıştır. Bu darbeci yeni başbakan adayını gündeme getirecek, yarın yeni başbakan adayı seçilecek. Türkiye yeni bir sürecin içine, bir darbe hükümeti tarafından yönetilen bir ülke konuma gelmiş olacağız."

"HAVUZ MEDYASININ AKTÖRÜ"

Yeni başbakan konusunda 'düşük profil' tartışmasının yaşandığını ve sonuçta bu bakış açısının kabul gördüğünü belirten Kılıçdaroğlu, AKP'nin yarın yapılacak kongresine tek aday olarak girecek Binali Yıldırım için geçmiş siyasi ve ekonomik sicilinin temiz olmadığını iddia etti.

Kılıçdaroğlu, "Kirlilikten beslenen süreci hep beraber yaşayacağız. En tipik özelliği de havuz medyasını oluşturan temel aktörlerden birisidir" dedi.

MİLLETVEKİLLERİNİ ELEŞTİRDİ

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Antalya'daki toplantıda dün parlamentoda kabul edilen milletvekili dokunulmazlıklarının kaldırılmasına ilişkin de değerlendirmelerde bulundu. CHP'nin kürsü dokunulmazlığı hariç tüm dokunulmazlıkların kaldırılması tarafında olduğunu hatırlatan Kılıçdaroğlu, ancak bunun özellikle milletvekilleri tarafından yetirince dillendirilmediğini söyledi. Mecliste kabul edilen Anayasa değişikliği çerçevesinde hiçbir bakanın dokunulmazlığının kalkmadığını, hali hazırda milletvekili dokunulmazlığının soruşturmanın ertelenmesiyle sınırlı bir olay olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, “Bugün diyelim ki herhangi bir milletvekili terör örgütüne yardım ve yataklık yaptı, ihaleye fesat karıştırdı, yolsuzluk yaptı onun bugün için dokunulmazlığı var. Dün dokunuyorlardı ama bugün dokunamıyorlar" diye konuştu.

'ŞİMDİ TERÖR BİTECEK Mİ?'

İktidar partisi tarafından milletvekili dokunulmazlığının kaldırılmasının terörle etkin mücadele için kaldırılması olarak savunulduğunu aktaran CHP lideri, “Dokunulmazlıkların kaldırılması TBMM'nin kaldırılmasıdır. Eğer terör olayı bu kadar ciddiyse niye tarih sınırlaması getiriyorsun? Tam bir aldatmaca, o zaman bu ne perhiz bu ne lahana turşusu?" sözleriyle eleştirilerine devam etti.

Dokunulmazlıklar konusunda anayasa değişikliğinin ardından artık iktidardan terörü ortadan kaldırmalarını beklediklerini kaydeden Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

“Göreceğiz terörü bitirecekler mi bitiremeyecekler mi? Bu yasayla terör bitecek mi bitmeyecek mi? Her gün hep beraber soracağız. Anayasası bile değiştirdiniz 'terörü bitireceğiz' diye. Buyurun bitirin. Önlerinde ne engel var şimdi, terörü bitirmek için? Parlamentoda çoğunluğunuz var, vali sizin valiniz, kaymakam sizin kaymakamınız, emniyet sizin emniyetiniz, jandarma sizin jandarmanız, ordu sizin ordunuz. Buyrun terörü bitirin. Niye bitirmiyorlar, hangi gerekçeye sonlandıramıyorlar? Söyledim yine söylüyorum, gelen her şehit cenazesinin kanı bunların yakalarındadır. Ülkeyi bu hale bunlar getirdiler. 2002'de yönetimi devralırken terör sıfırdı. Ülkeyi kan gölünün bunlar çevirdiler."

KOCATEPE SALDIRISINI ANLATTI

CHP Lideri Kılıçdaroğlu, konuşmasını sonunda ise Kocatepe Camii'nde katıldığı şehit cenazesinde yaşadığı yumurtalı saldırıya ilişkin açıklamalarda bulundu. Kendisinin olabildiğince Ankara ve dışında şehit cenazelerine katıldığını ve fırsat buldukça şehit ailelerine ev ziyaretlerinde bulunduğunu anlatan Kılıçdaroğlu, ancak dün Ankara'da bir kişinin önce 'Bu şehit cenazesinde sizin ne işiniz var' diye bir soru sorduğunu, arkasından protestoların gelmeye başladığını anlattı.

"ŞEHİTLERE SAYGISIZLIK TERÖR EYLEMİDİR"

Şehit ailelerinin zaman zaman kendilerine yönelik 'Niye bu terörü bitirmiyorsunuz?' şeklinde sitemleri olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, ancak dün Kocatepe'de farklı bir tablonun bulunduğunu aktardı. Kılıçdaroğlu, "Ceplerine yumurta koyup şehit cenazesine gelmişler. Niçin, şehidin cenazesini kılmak için değil şehidi istismar etmek için geliyorlar ve yumurta atıyorlar. Şehitlere saygısızlık bizatihi en büyük terör eylemidir. Ankara'daki savcılara açık ve net çağrıda bulunuyorum, bu teröristleri yakalamak, ey savcı, ey emniyet senin görevindir. Bu alçaklara hesabını sormak zorundasın" diye konuştu.

"İNADINA GELECEĞİM"

Saldırının altında, CHP'nin terörle bağlantısı varmış gibi bir algıyı halkın kafasına yerleştirmek olduğunu iddia eden Kemal Kılıçdaroğlu, "CHP'yi terörle bir göstermek isteyenler, böyle bir çaba içinde olanlar açık ve net söylüyorum, namussuz, alçak şerefsiz insanlardır. Böyle bir şerefsizliği yapıyorlar" dedi.

Bunu da şehit cenazelerini istismar ederek yapmak istediklerini savunan Kılıçdaroğlu, konuşmasına şöyle devam etti:

“Hayatımın her döneminde mücadele yaptım. Sanıyorlar ki, iki yumurta atacağız Kılıçdaroğlu bir daha gelmeyecek. İnadına geleceğim, inadına. Şehide saygısızlık yaptılar. İbadete de, ibadet yerine de saygısızlık yaptılar. Böyle bir saygısızlık ilk defa oluyor. Bir de bunlar sözde müslüman geçiniyorlar. Sizin müslümanlıkla yakından uzaktan hiçbir ilginiz yok. Şehidine saygı duymayan insan müslüman olamaz, insan da olamaz. Bunların birer piyon olduğunu biliyorum. Bunlar birer piyon. Arkasındaki alçaklara sesleniyorum, neden fareler gibi karanlıklara gizleniyorsunuz, neden siz erkekçe karşıma çıkmıyorsunuz, adam gibi çıkmıyorsunuz? Birer birer de değil isterseniz topunuz gelin. Böyle bir rezalet olabilir mi? Saklanacaksın piyon kullanacaksın."

Bu saldırganların şehitlere 'kelle' diyenler, 'PKK ile görüşen şerefsizdir' dedikten sonra AKP'nin PKK ile görüştüğünü söyleyenler karşısında diz çöküp el öptüğünü söyleyen Kılıçdaroğlu, “Kalkmış bizi protesto ediyorlar. Siz kim, şehit kim, müslümanlık kim? Bunun için bunlar için alçak sözcüğünü kullanıyorum. Aslında alçak da onlar için hafif bir sözcük onun da bir düzeyi var" dedi.

"ALÇAK EN HAFİF DEYİM"

Oslo'da PKK ile görüşenin AKP olduğunu, PKK'nın mahkemeler, vergi daireleri kurduğunu, trafik kontrolleri yaptığını, valilere 'PKK'lara dokunmayın' diye talimat verildiğini söyleyen Kemal Kılıçdaroğlu, "Bu alçaklar bunlara seslerini çıkardılar mı? Çıkarmadılar. Ne yaptılar? Gidip önlerinde diz çöktüler, el ayak öptüler. Niçin, 5 - 10 kuruş para için. Kimliğini ve kişiliğini satan insanlara ancak ve ancak en hafif deyimle alçak denir" diye konuştu.

"KİMLİKSİZ VE KİŞİLİKSİZ ADAMLAR"

Türkiye'nin 8 şehidinin olduğu bir günde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın İstanbul'da kızına nikah töreni yaptığını belirten Kılıçdaroğlu, eleştirine şu sözlerle devam etti:

"Daha bedenleri soğumamıştı. Bu alçaklar dediler mi 'İnsaf ya, 8 şehidimizin bedeni soğumadı ya. Bu yapılır mı?' diye bir soru sordular mı? Sormadılar soramadılar. Şimdi kalkmışlar bizi protesto ediyorlar. Satılık adamlar, kimliksiz ve kişiliksiz adamlar. Size insan demekten gerçekten utanıyorum. Siz insan değilsiniz, sizi oraya taşıyanlar zaten insan değil."

Toplantı, Kılıçdaroğlu'nun konuşmasının ardından basına kapalı olarak devam etti.


Kaynak: Cumhuriyet.com.tr