15 Temmuz darbe girişiminden sonra, CHP, İstanul Taksim'de Cumhuriyet ve Demokrasi Mitingi düzenlemişti. Yüzbinlerce insanın katılımıyla gerçekleşen bu mitingten sonra, CHP, İzmir'de Gündoğdu Meydanı'nda Cumhuriyet ve Demokrasi Mitingi'ni düzenliyor.

 Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından satır başları:

"Meydanlarda el ele kol kola olmaya geldik.Bu meydanda her birimizin kalbinde cumhuriyet ve demokrasi için bir demek çicek var.İzmir düşmana ilk kurşunun atıldığı kentttir.  İzmirli olmak Türkiye Cumhuriyeti'nde bir ayrıcalıktır. 

İzmir tarihimizin kalkınmasının başladığı kenttir.İzmir cumhuriyettir, demokrattir, laiktir, emektir. İzmir demek Kuva-i Milliye demektir.Bu darbe cumhuriyetimize ve demokrasimize yapıldı. Demokratik laik sosyal hukuk devletine yapıldı. Arkadaşlarımıza Meclis'e gidin diye talimat verdim.Bu Meclis Gazi Mustafa Kemal'in meclisidir. Top da çalışmaz buraya, tüfek de çalışmaz. Hiç kimse unutmasın yedi düvelde duysun, TBMM temeli cephelerde atılmıştı.

Kışlaya, camiye, adliyeye siyaset girmemeli. Devlette yükselmenin yolu bir cemaate, partiye üye olmaktan geçmemelidir.

Medyaya baskı yapıyorlardı, darbe gecesi medya özgürlüğünün önemini anladılar.

Bu FETÖ terör örgütü var ya, efendim bunlar devlete sızmışlar deniyor. Devlete sızmadılar, adım adım planlı bir şekilde devlete yerleştirildiler.

Siyaset kurumunun öz eleştiriye ihtiyacı var. Nasıl oluyor da bunlar devletin üniversitesine, polise, askere kim, nasıl yerleştirdi? Bu sorunun yanıtı hep beraber bekliyoruz. Bütün bu gerçeklerin açıklanmasını bekliyoruz. Halkı bastırmak için yargıyı sopa olarak kullandılar."

Bugün Gündoğdu Meydanı'nda yüzbinlerce Diyap Ağa var. Cumhuriyetin temellerinde kanımız, canımız var.
Her türlü darbeye ve diktaya karşı çıkmaya devam edeceğiz.

Hiç kimse unutmasın. Bugün hükümet olanlar da unutmasın. Onları o makama getiren Mustafa Kemal'in cumhuriyetidir.

Buradan kısaca Osmanlı heveslilerine seslenmek istiyorum. Osmanlı'da vatandaş yoktu herkes padişahın kuluydu. Cumhuriyet böyle bir anlayışla yola çıktı. Elbetteki Osmanlı'yı kötülemiyorum, o da bizim tarihimiz. Mustafa Kemal ve arkadaşları Osmanlı'yı da aşarak bir cumhuriyet kurdu. Egemenlik padişahın değil. Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir diyoruz.

Türkiye Cumhuriyeti kurucu ayarlarına dönmelidir dedik. Bunun mücadalesini verdik. Bu darbe onun için demokratik, laik, hukuk devletine karşı yapılmış bir darbedir. Biz tüm darbelere ve tüm dikta anlayışlarına karşı çıkmayı sürdüreceğiz.

Darbe girişiminden sonra bir gerçek daha ortaya çıktı. Laiklik ne kadar önemli olduğu ortaya çıktı. Laiklik bizi birarada tutan çimentodur. İnançlarımız ayrı olabilir, bir bayrağın altında yaşayabiliyorsak laiklik sayesindedir.

Kışlaya, camiye, adliyeye siyasetin girmesini asla kabul etmiyoruz. Camiye siyaseti sokarsanız, vatandaşı ayırırsınız. Adliyeye sokarsanız adaleti bölersiniz, kışlaya sokarsanız darbeye zemin hazırlarsınız. Camiye kışlaya adliyeye siyaset girmeyecek. Siyasetin girmediği yer buralar olacak. 

Laik bilimsel eğitimin önemi ortaya çıktı, işi ehline teslim edeceksek, aklın kullanılması lazım. Düşünün prof. var, hakimi var, generali var bir kişiye akıllarını kira vermişler.
Bakara Suresi'nin "44. Ayeti Aklınızı kullanmıyor musunuz?" diyor yüce yaradan. Aklımızı kullanacağız.

Elin oğlu uzaya araç gönderiyor, biz darbeyi tartışıyoruz. Bilimsel eğitimden yana tavır koymalıyız. Bir kişiye sadakat olmaz. Sadakatın yolu hukukadır.

Devlette yükselmenin yolu bir cemaate, bir partiye üye olmaktan geçmemelidir. Devlette yükselmenin yolu, bilgiden tecrübeden geçmelidir. Bu darbe girişimi bu gerçeği önümüze koymuştur.

Bu arada ben de 6 yıl sonra benim vergilerimle çalışan TRT'ye konuk oldum.

Devlete sızmadılar, devlete yerleştirildiler. Bu gerçeği bilmemiz lazım. Siyaset kurumumun özeleştiriye ihtiyacı var.

Nasıl oluyor da bunlar Yargıtay’a, Danıştay’a polise, askere nasıl yerleşti? Bu sorunun yanıtını hep beraber bekleyeceğiz. TBMM’de araştırma komisyonu kuruldu, o komisyonun adam gibi çalışmasını bekliyoruz. Sadece devlete yerleşmediler, aynı zamanda halkı bastırmak için devletin kurumlarını sindirmek için yargıyı sopa olarak kullandılar. Türkiye’nin pek çok yerinden örnek vermeyeceğim, sadece İzmir’den örnek vereceğim. Alaçatı, Güzelbahçe ve Büyükşehir Belediyemiz yargılanıyor. O kararı verenler, soruşturmayı başlatanlar şimdi hapisteler. 

"Soruyorlar, terör örgütü bunu yaptı FETÖ terör örgütü neden olağanüstü tepki vermiyorsunuz diye belediye başkanlarımıza soruyorlar. Devlet, kinle yönetilmez diye cevap veriyorlar. Biz böyle kabul ediyoruz ve böyle söylüyoruz. Darbeciler yargılanmalı. Kim parlamenter demokratik sistemimize TBMM’ye, siyasal partilere kastetmeye yelteniyorsa yargılanmalıdır. Bu yeter mi? Hayır. Emir komuta zinciri içinde er ve erbaşları linç edenlerin de yargılanması lazım.

Ne dikta, ne darbe diyoruz. Tam demokrasi istiyoruz, bunun için mücadele ediyoruz. Ama bir hatırlatmayı da vicdan borcu olarak kabul ediyorum. Darbe girişimine karşı parlamentoda OHAL yetkisi alındı, hiç kimse anayasayı çiğneyip OHAL’i kendi kişisel emelleri için kullanmasın. Hukukun üstünlüğüne hepimizin inanması lazım.

Ta Metehan’dan bu yana gelen bir rejimi, bir geleneği, bir örfü bir gecede ortadan kaldırıyorsanız bu doğru değildir. Kimse ordumuzla bu kadar uğraşmamalıdır, saygınlığı korunmalıdır. Ordunun güçlü olmasının çok büyük önemi vardır, bu coğrafya tekin bir coğrafya değildir. Ne kadar güçlü olursak o kadar saygın bir ülke konumuna geliriz. KHK’larla devleti inşa etme yanlışlığına kimse düşmemelidir. Devletin inşa yeri TBMM’dir."

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr