Törende konuşan Kılıçdaroğlu, şair Nazım Hikmet'in adını taşıyan Kültür ve Sanat Evi'nin ismine yakışır bir merkez olacağını kaydederek, emeği geçenlere teşekkür etti. "Eğitim, kültür ve sanat alanında çok daha fazla vakıf dernek gibi kuruluşlara ihtiyacımız var" diyen Kılıçdaroğlu şöyle devam etti: "Burada faaliyet gösteren derneklere daha fazla destek olmalı, geleceğe daha fazla yatırım yapmalıyız. İçinde yaşandığımız ülkey eve dünyaya karşı sorumluluğumuzu ancak böyle yerine getirebiliriz. Cumhuriyetin ideallerini, demokrasiyi kuracağımız kurumlar ve yapılarla Türkiye'nin her yanına yaymak bizim temel görevlerimizden biri olmalıdır. Özeleştirimizi de yapalım, çok uzun zaman bu alanları ihmal ettik. Rahmetli Türkan Saylan'ın öncü hareketinden gereken dersi çıkartamadık. Şimdi yeniden başlamanın, bu alandaki irademizi ve gücümüzü göstermenin tam zamanıdır. Karşı karşıya olduğumuz manzara bu görevi çok daha önemli kılıyor."

Anayasa'nın 42. maddesinin, "Herkes eğitim ve öğretim hakkına sahiptir. Devlet maddi imkanı olmayan çocukların bu haktan yararlanması için gereken tedbirleri alır" dediğini aktaran Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

"TÜRKİYE'DE BİNLERCE, ONBİNLERCE YASA DIŞI YURT VE EV KURDULAR"

"İlk ve orta öğretim düzeyinde yurt ve pansiyon açmak Milli Eğitim Bakanı'nın görevleri arasındadır. Özel kuruluşlar, ilk ve orta öğrenim düzeyinde yurt açamıyorlar. AKP ideolojik nedenlerle bilinçli olarak bu alanda bir boşluk yarattı. Eğitim ve öğretim faaliyetlerini, devlet denetimi dışına çıkartarak eğitimi bir anlamda kendi ideolojisine yakın militan yetiştirmeyi amaçlayan dernek ve vakıflara teslim etti. Yoksul ailelerin çocukları, taşımalı sistem ile şehir veya ilçe merkezlerinde eğitim almaya mecbur bırakıldı. Eğitimine devam etmek isteyen çocuklar belli vakıf ve kuruluşlara yönlendirildi. Bu vakıf ve kuruluşların yasa dışı faaliyet göstermesine izin verildi. Denetim yapılmadı, çocuklar bu kuruluşların insafına terk edildi. Türkiye'de binlerce, onbinlerce yasa dışı yurt ve ev kurdular. Bu ev ve yurtlarda yoksul ailelerin çocuklarını ne idiğü belirsiz insanların insafına teslim ettiler. Milli Eğitim Bakanlığı personeli, öğretmenler, okul müdürleri Hükümet baskısıyla bu vakıflara ses edemez hale geldiler. Çocuklar bilerek bu vakıfların kucağına itildi.

"SORUMLUSU DA SADECE BU VAKIF VE DERNEKLER DEĞİL AKP HÜKÜMETİ'NİN TA KENDİSİDİR"

Denetim mekanizmaları devre dışı bırakıldı. Sorumlular hareket edemez hale geldi. Her türlü suçun işlenebileceği bir ortam üzülerek ifade edelim, kuruldu. Bugün Karaman'da yaşadığımız olaylar işte bu tablonun doğal sonucudur. Sorumlusu da sadece bu vakıf ve dernekler değil AKP Hükümeti'nin ta kendisidir. Bunun hesabını sormak bu ülkede yaşayan herkesin görevidir. Kimse bu pisliği bir sapığın üstüne atıp duramaz. O sapığa bu imkanı verenler sorumludur. Yasadışı yollarla ev veya yurt açanlar sorumludur. Görevini yerie getirmeyen Milli Eğtim bakanı sorumludur. denetim yapmayarak suç ileyen birine imkan sağlayan yani suçluyu kayıran o bakan sorumludur. Bütün bunları bilmesine rağmen sessiz kalan Başbakan o da bu işten sorumludur. Bu ülkede yaşayan herkesin görevi de çocuklarımıza yönelen bu vahşetin hesabını sormaktır. Ahlaklı her insan çocukların yanında durur.

"TÜRKİYE'Yİ BU UTANÇTAN KURTARMAK ZORUNDAYIZ"

Ahlaksızlar da hakettkileri yerde bulunmaya devam ederler. hepimiz tek vücut olarak bunun hesabını sormak Türkiye'yi bu utançtan kurtarmak zorundayız. Bu vahşeti üreten zihniyet başka felaketler de üretir. Aydınlar tutuklanıyor. gencecik akademisyenler hapse atılıyor. gazeteciler hayatlarını mahkeme kapılarında geçiriyor. tiyatrolar kapanıyor, sanat hayatına adeta darbe vuruluyor. opera bale yokediliyor. hukuk devletinin altı oyuluyor. Cezasızlık kültürü yayılıyor. En adi suçlular ortalıkta geziyor. Terör belası sokaklarımızda kol geziyor. Türkiye bütün dünyada yapayalnız bir ülke konumuna düşürülüyor. 93 yıl önce kurulan güçlü ve büyük cumhuriyet bugün her alanda geriye giden ve ve her alanda yenilen ve yalnızlaşan bir ülke görüntüsü veriyor. Bu ülke, bunu hak etmiyor. Bu güzel ülke buna layık değil. Dev gibi bir ülke daha fazla cüce gibi duramaz. Bu ülke, AKP'nin mahkum ettiği küçücük kafese asla sığmaz.

KILIÇDAROĞLU'NA NAZİM HİKMET BİBLOSU

Şişli Belediye Başkanı Hayri İnönü de Türkiye'nin en büyük şairlerinden Nazım Hikmet adına bir kültür evi kazandırdıkları için son derece mutlu olduklarını belirtti. Günün anısına, Nazım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı Başkanı Rutkay Aziz,CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'na Nazım Hikmet biblosu hediye etti. Rutkay Aziz, bibloyu hediye ederken Kılıçdaroğlu ve İnönü'ye teşekkür ederek, "Düşmana yürekten teşekkür ediyoruz. Düşmana inat şairin düşünce ve duygularını burayı yaşatacağız yeter ki bizi yalnız bırakmayın" ifadelerini kullandı.Açılışta Nazım Korosu, Fazıl Say'ın Nazım Oratoryosu'ndan bölümler seslendirdi.

300 KİŞİLİK TİYATRO SALONU

Şişli Belediyesi tarafından yaptırılan Nazım Hikmet Kültür ve Sanat Evi'nde 300 kişilik tiyatro salonu, 150 kişilik çok amaçlı salon, dans stüdyosu,sergi salonları, çocuk kütüphanesi, atölyeler, Nazım Hikmet'e ait müzelik eşyaların sergilendiği anı odası yer alıyor.Kaynak: Cumhuriyet.com.tr