Kararda, "Devlet organlarının işleyişine paralel şekilde düzenlenen KCK yapılanmasının ülkesi, milleti ve devleti bulunmadığından yapmış oldukları faaliyetler bağlı bulundukları ülkenin yasalarına göre değerlendirilir. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'na göre devlete şerik koşmak suçtur ve ceza kanunlarında bu faaliyetlerin cezaları belirlenmiştir" denildi.

Van'da 7 Haziran 2012 tarihinde yapılan KCK operasyonlarında dönemin Büyükşehir Belediye Başkanı Bekir Kaya'nın da bulunduğu 13 şüpheli gözaltına alınmış, daha sonra haklarında 'terör örgütü üyeliğinden dava açılmıştı. 4 Ocak 2016'da Van 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde sonuçlanan davada mahkeme heyeti, tutuksuz yargılanan Başkan Bekir Kaya'ya 15 yıl, diğer sanıklara da 7 ile 15 yıl hapis cezası verilmişti. Van 1. Ağır Ceza Mahkemesi davayla ilgili gerekçeli kararı tamamladı.

1100 SAYFALIK KARAR

Mahkeme tarafından hazırlanan 1100 sayfalık gerekçeli kararda, KCK sözleşmesine geniş yer verildi. PKK'nin 30 yıldan fazla bir süre Türkiye'de insanların can ve mal emniyetini ihlal ettiğini ve zorbalıkla belirli bir güce ulaştığı ifade edilen kararda, örgütün bu kazanımlarını devam ettirmek için 'KCK sözleşmesi' adı altında 'Kendi anayasasını' kabul ettiği kaydedildi. Çeşitli operasyon ve aramalarda ele geçirilen 'Kent Meclisi Yasası'nda' sanıkların bulundukları konum itibarıyla kent meclisi ve Demokratik Toplum Kongresi'nin doğal delegesi olduklarının delillerden anlaşıldığı belirlendiği ifade edildi. Kararda ayrıca Yargıtay 9'uncu Ceza Dairesi'nin 28 Aralık 2011 tarihli ilamında, sözde kent meclislerinin ilçe ve mahallelerde örgütlenerek halk üzerindeki baskıyı artırmak, KCK sisteminin örgütlenme düşüncesini tabana doğru genişletmek, demokratik eylem görünümü altında şiddet eylemlerini de gerçekleştirmek için kurulduğunun belirtildiğine işaret edildi. Kararda, şöyle denildi:
"Bir siyasi partinin belediye başkan yardımcıları, encümeni, ilçe yönetimi üyesi ve yöneticileri olan sanıkların kent meclisi toplantılarına katılarak, toplantı başlangıcında öldürülen terör örgütü mensupları anısına saygı duruşunda bulunup, sonrasında örgütçe önem atfedilen günlerde yapılacak eylem ve organizasyonları planlamak, kent meclisi sözleşmesi uyarınca mahalle ve köy meclislerinden gelen raporları değerlendirmek, örgütsel nitelikte eleştiri ve öz eleştiride bulunmak şeklindeki eylemleri, iletişimin tespiti, teknik ve fiziki takip tutanakları ve tüm dosya kapsamına göre değerlendirildiğinde salt siyasi faaliyet kapsamında görülemeyeceği anlaşıldığından eylemlerin bir bütün halinde silahlı terör örgütünün hiyerarşik yapısına dahil üyesi olma suçunu oluşturur."

KAMU GÜCÜNÜ TERÖR ÖRGÜTÜNÜN AMAÇLARINA TAHSİS ETMİŞLERDİR

Kararda ayrıca şu bilgilere yer verildi:

"Sanıklar sözde KCK anayasası, bu anayasaya istinaden çıkartılan kent meclisi yasası ve Demokratik Toplum Kongresi tüzüğü gereği faaliyet yürütmüşlerdir. Halk mahkemelerince verilen kararlara üst merci sıfatıyla bakmışlar ve yargılama faaliyetinde bulunmuşlardır. Bunun dışında terör örgütünün amacına matuf faaliyette bulunmuşlar, bu kapsamda terörist cenazelerine şehit muamelesi yapmışlar, ölen terörist ailelerine özel önem atfetmişler, örgüt için değerli olan ailelerle de ilgilenmişlerdir. Sanıklar ellerindeki kamu gücünü terör örgütünün amaçlarına tahsis etmişlerdir. Toplumsal olaylara katılmaları için kitle bulmuşlar ve diğer sivil itaatsizlik eylemlerini organize etmişler, katılmayanlara örgüt adına hesap sormuşlardır. Bu şekilde terör örgütünün kurumsallaşması ve tabana yayılarak meşruiyet kazanmasını sağlamaya çalışmışlardır."

"DEVLETE ŞERİK KOŞMAK SUÇTUR"

Sanıkların genel olarak sistemin işlemesinden sorumlu olduklarının ifade edildiği kararda, şöyle konuştu:

"Sanıkların illerde vali, ilçelerde kaymakamın durumuna benzemektedir. Bu davalarda KCK kent konseyi sözcüsü, serhad eyalet komutanlığı, sosyal, siyasal, eğitim ve maliye alanında faaliyet yürütenlerle, yargı alanında faaliyet yürütüp yargılama yapanlar cezalandırılmıştır. Sanıkların misyonlarının tehlike derecesinin ne kadar büyük olduğu anlaşılabilecek durumdadır. Devlet organlarının işleyişine paralel şekilde düzenlenen KCK yapılanmasının ülkesi, milleti ve devleti bulunmadığından yapmış oldukları faaliyetler bağlı bulundukları ülkenin yasalarına göre değerlendirilir. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'na göre devlete şerik koşmak suçtur ve ceza kanunlarında bu faaliyetlerin cezaları belirlenmiştir."

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr