Cumhuriyet'i susturma operasyonunda tutuklanan, gazetemizin Yayın Danışmanı Kadri Gürsel'in eşi Nazire Gürsel, Hürriyet gazetesinden Ayşe Arman'a konuştu. Nazire Gürsel, oğulları Erdem Gürsel'in kendisine, "Anne, katillere açık görüş var da babama niye yok?" diye sorduğunu aktarıp, "Ne cevap vereceğimi bilemedim! Ömrümün en çaresiz anıydı" dedi.

"DUYGULARI HEP BİNLERLE ÇARPARAK YAŞIYORSUNUZ"

Silivri Cezaevi'nde tutulan Kadri Gürsel ile görüşmelerinin genelde esprili geçtiğini anlatan Nazire Gürsel, "Ancak içeridekiler dışarıdaki olaylara çok hassas. Birinin hastalık ya da ölüm haberi en zoru. İçeridekiler bunu binle çarparak yaşıyor. Onu bırakın, çocukların sınavlardan aldığı notlar bile koskoca adamların gözlerinin dolmasına yetebiliyor. Başka bir dünya. Duyguları hep binlerle çarparak yaşıyorsunuz. Hem onlar hem bizler" diye konuştu.

Nazire Gürsel'in, Ayşe Arman'a verdiği röportajın bir bölümü şöyle:

Eşiniz Kadri Gürsel sizce neden içeride?

Cumhuriyet gazetesine yönelik bir operasyonun neticesi. Kadri de bir şekilde torbaya girdi...

Sizce makul bir açıklaması var mı?

Yok, makul kavramı bize çok uzak. Masum ve mazlumuz.

Eşiniz nasıl biridir?

İşini iyi yapan, tavizsiz bir gazeteci ve bir düşünce adamıdır. Ama ne yazık ki, bugün ülkemizde bu kavramlar pek makbul değil. Bir de şunu söyleyebilirim: Hiçbir siyasi görüş, etnik ya da gruba bağlı değildir. Öyle olanlar daha bir korunaklı sanki...

Daha iddianame bile yok ortada, bu nasıl iş? Neden içeride?

Bizi en çok üzen ve yaralayan işte bu husus! Elimizden bir şey gelmiyor ne yazık ki. Tüm tutuklu eşleri olarak bir an önce iddianamenin çıkmasını diliyoruz. Hukuki süreç işlesin artık. Tutukluluk ceza olmasın. Tek isteğimiz bu. Sanırım bu kadarına hakkımız var.

O meşhur palto olayının ayrıntılarını anlatır mısınız?

Ah evet! Aslında kaban. Ekim sonuydu Kadri’yi aldıklarında. Polislerle gittiğinde üzerinde hafif bir şey vardı. Silivri’ye nakledildikten sonra havalar soğudu. Evdekilerden birini getirmemi istedi haliyle. Ancak götürdüğüm 3 kaban da geri döndü. Bazısı rengi, bazısı kapüşonlu vesaire diye. Çok fazla şart varmış meğer. En sonunda tam onların istediği gibi bir kaban ve ayakkabı almaya karar verdim sıfırdan. Levent’te bir alışveriş merkezinde girdiğim her iki mağazada da hayatımın şokunu yaşadım. Ne istediğimi söyleyince, gayet nazik bir biçimde “Cezaevi için mi hanımefendi?” demesinler mi! Arkasından ikinci soru: “Eşiniz gazeteci mi, yoksa akademisyen mi? Sizin gibi çok kişi geliyor ve biz artık görür görmez anlıyoruz!” Yani mağazaya kararlı bir şekilde giren ve belli bir ürünü tarif eden eşler varmış. Ne acı değil mi? Neyse, bu aldıklarım sorunsuz geçti...

Kadri Gürsel ve terörist kelimelerini yan yana görebileceğiniz aklınıza gelir miydi?

Asla! Terörün ve teröristin nasıl bir şey olduğunu sanırım herkes yaşayarak öğrendi artık bu memlekette. Kalemşorlar, terörist ise kendini ve araçları patlatanlara ne diyeceğiz o zaman? IPI (International Press Institute/Uluslarlarası Basın Enstitüsü) Viyana açıklama yayınladı. “Bu acınası iddialara gülüp geçebilirdik ama gülemiyoruz maalesef. Çünkü ailelerin hayatını mahvettiniz” şeklinde.

Kendinizi en çaresiz hissettiğiniz an?

Erdem, bir şekilde katillere ve tecavüzcülere yani adi suçlulara açık görüş hakkı (ayda bir) olduğunu öğrenmiş. Bize ise, sadece 2 ayda bir. “Anne, katillere var da babama neden yok!” diye sorduğu an, ömrümün en çaresiz anıydı.

Nazire Gürsel'in açıklamalarının tamamını okumak için tıklayın.

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr