17. yüzyıl, Japonya. Nagasaki hükümeti dört Cizvit keşişi yakalar. Bu papazlar dinden dönmeyi reddedip işkence görmeyi yeğlerler. Tanrı sevgisi ve inancıyla daha da güçleneceklerine inanmaktadırlar. On binlerce Cizvit papaz Japon hükümetince idam edilmiştir. Peder Ferreira’nın (Liam Neeson) dinden döndüğüne inanmayan Portekizli papazlar Sebastiao Rodrigues’le (Andrew Garfield) ile Francisco Garupe (Adam Driver) ustaları Ferreira’yı bulmak için 26 Mayıs 1640’ta Lizbon’dan Macau’ya gelirler. Japonya’ya gizlice girmek zorundadırlar, bu yolculuklarında onlara Hristiyanlığı seçen Kichijiro (Yosuke Kubozuka) rehberlik edecektir. Hristiyan kimliklerini
saklayan Japonlar hükümetçe idam edilmektedirler. Hükümet Hristiyanları ihbar edenlere gümüş para vermektedir, pederlerin başına 300 gümüş para ödül konmuştur. Tomogi ve Goto köylerine gelen pederler buradaki Hristiyan Japonların yaşam koşullarını görünce etkilenirler. Bu insanlar açtırlar, yoksuldurlar, can korkusuyla yaşamaktadırlar.

Martin Scorsese’nin Shusaku Endo’nun kitabından uyarladığı mistik dram, 17. yüzyılda Cizvit misyonerlerin Japonya’daki acı dolu, zorlu yolculuklarını betimliyor. Endo’nun romanını 1989’da keşfeden yönetmen, senaryonun ilk versiyonunu arkadaşı Jay Cocks’la 1990–91’de yazmış: “Yeterli değildi. Romanın özünü, derinliğini tam kavrayamadık. Ardından ebeveynlerimi yitirdim. Yeni bir çocuğum oldu. Yeni bir adam oldum, değer yargılarım değişti. 2006’da The Departed’ı (Köstebek) çektikten sonra kitaba bakış açım değişti. Romanın politik boyutu ve teolojik düşünceler içinde kaybolmuştum. O dönemde radikal kararlar almaya başladım” diyor Martin Scorsese.

Romandaki nesnellikten çok etkilenen sinemacı Robert Bresson’un Le journal d’un curé de campagne (Bir Taşra Papazının Güncesi/ 1951) filmindeki gibi dış ses kullanır, bu dış sesi de büyü, meditasyon olarak tanımlar. Tıpkı The Last Temptation of Christ (Günaha Son Çağrı/ 1988) ve Kundun’daki (1997) gibi Scorsese, Silence’ta da uzun süren estetik, mistik bir yolculuğa çıkar. Dağlara çıkıp, havayı koklayıp rüzgarın esintisini duyumsadıktan, oyuncularının doğanın içinde gelişimlerini gördükten sonra herşey değişiverir: Filmin stilini mekanlar belirlemeye başlar.

Rodrigues’le Garupe Japonya’ya geldikten kısa bir süre sonra kendi yaşamlarından çok Hristiyan Japonların yaşamlarının tehlikede olduğunu görürler. Köyleri tek tek gezen engizisyoncu Inoue Masashige’nin (Issey Ogata) dinden döndürme seremonisi tahta İsa ikonu üstüne köylülere ayak bastırmaktır. Gördükleri karşısında dehşete düşen Peder Rodrigues –Tanrı bizi sınıyor, bu sınav bu denli acımasız olmak zorunda mı ? – sorusunu sorar. Rodrigues bunca acının, vahşetin karşısında Tanrı’nın sessiz kalışını  sorgulamaya başlar. O, Tanrı’nın öğretilerini, Katolik doktrinini yaymak için buraya gelmiştir. İnancından şüphe duymaya başlar, kendini felaket getiren bir yabancı olarak duyumsar. İsa peygambere ya da kendine sadık kalabilecek midir ?

Günaha Son Çağrı’daki gibi Scorsese, Sessizlik’te de kahramanlığın belirsizliğini çözmeyi dener. Her kahramanlık, önderlik eyleminde bir parça şüphe, çılgınlık ve gurur vardır. Cesaret ve kararsızlık, adamak ve narsisizm, dünyaya ve kendine bağlılık arasında ince bir denge bulunur. Rodrigues’in akıl hocası Ferreira’ya ulaşması Joseph Conrad’ın Heart of Darkness (Karanlığın Yüreği) romanındaki Albay Kurtz’a ulaşmayı anımsatır. Sonunda Rodrigues hocası, düşmanı, Tanrı ve kendiyle karşılaşır. İnanç adamı ağır basan vazgeçmek isteğiyle, ruhunun karanlık yanıyla savaşır. Ufukta mucizeler yoktur. Tanrı sessizdir, ona yanıt vermez. Özverinin anlamını algılaması için Rodrigues’in herşeyden soyutlanması gerekmektedir.

“İsa’nın peşinden gidip adımlarını izleyen Rodrigues aniden kendini Yahuda’nın konumunda bulur. Hristiyanlığın en acı ikilemlerinden biri de budur” der Martin Scorsese. Yaratıcı yönetmen Martin Scorsese’nin olgunluk döneminin bu baş yapıtında Andrew Garfield, Adam Driver, Liam Neeson, Issey Ogata, Tadanabu Assano, Ciaran Hinds, Yosuke Kubozuka, Yoshi Oida oynuyorlar. Sessizlik’i Japonya’da öldürülen Cizvit misyonerlere adayan Martin Scorsese, inanç, cesaret, güven, ihanet, sadakat, acı, onur, umut, umutsuzluk, kurtuluş, korku, bağışlama temalarını olağanüstü bir görsellikle,
benzersiz bir anlatımla tartışıyor. Silence (Sessizlik/ 2016) 17 Şubat’ta sinemalarımızda gösterime girecek.

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr