Özgür Düşünce yazarı Nazlı Ilıcak, Zaman'a kayyım iddialarına yönelik yaptığı açıklamada, "En zor zamanında Zaman gazetesi Tayyip Erdoğan'a sahip çıktı. Partisi kapatılmak üzereydi ve gerçekten de kapatılabilirdi. Bu Ergenekon davaları başladı bunula birlikte Tayip Erdoğan'ı destekleyenler de onun partisinin ve antidemokratik uygulamaların karşısında durdu bu sayede bu tehlikeyi aşabildi" dedi.

Zaman gazetesine kayyım atanması, çalışanları ve zaman okurlarını hareketlendirdi. Yazarlar gazete binasında toplandı. Gazeteci Nazlı Ilıcak'ta Zaman binasına gelerek destek verdi.

Olaya tepki gösteren Ilıcak, şunları dile getirdi: "En zor zamanında Zaman gazetesi TayyipErdoğan'a sahip çıktı. Partisi kapatılmak üzereydi ve gerçekten de kapatılabilirdi. Bu Ergenekon davaları başladı bunula birlikte Tayip Erdoğan'ı destekleyenler de onun partisinin ve antidemokratik uygulamaların karşısında durdu bu sayede bu tehlikeyi aşabildi. Yani askeri vesayetin yönlendirdiği vesayet partinin üstüne çökmüştü. Buradan dostlarının sayesinde onu gerçekten seveler sayesinde kurtulabilen bir insan bakın, bugün en büyük bir balyozu kendisini destekleyen bir medya kuruluşuna indiriyor. Daha önce de başka bir medya kurumuna indirmişti zaten.

Artık Türkiye'de insanların sağlıklı düşündüğünü de ben düşünmüyorum. Buda sağlıklı düşünmeyen bir zihniyetin ürünüdür Zaman gibi yılların gazetesine el koymak. 28 Şubat gibi diyorlar. 28 Şubat'ta böyle şeyler yaşanmadı. Kanal 7'ye el konuldu mu? Yeni Şafak'a el konuldu mu? Ben o zaman orada bulunuyordum bir defa baskın yapıldı. Bununla da kıyamet koptu. Bu kadar oldu bununla sınırlı kaldı.

Buradan tekrarlayan haksızlıklar keyfi davranışlar sadece Zaman gazetesine değil ki! Bir sürü okul hastane hepsi kapatılıyor. Hastanelerle SGK'nın ilişkisi kesiliyor. Bu ne düşmanlık ne nefret. Bütün bu yapılanlar bumerang gibi tersine dönecektir. Ben onlar için üzülüyorum. Onların paçalarından dökülüyor yaptıkları kötülükler zulümler."

Today's Zaman yazarı gazeteci Bülent Keneş'te şu ifadeleri kullandı: "Maalesef Türkiye, basın ve ifade özgürlüğü konusunda berbat bir karneye sahip. Belli ki bu karnenin mümessilleri, sorumluları bu berbat tabloya yeni eklemeler yapmak istiyor. Biz bunu sadece Zaman gazetesine yapılmış olan bir çökme, bir gasp, bir saldırganlık, haramilik olarak değerlendirmiyoruz. Bunu Anayasa’ya darbe olarak değerlendiriyoruz. Hukuka yönelik bir darbe olarak değerlendiriliyor. Demokrasiyle ruhunu bulan cumhuriyet rejimine yönelik bir darbe olarak değerlendiriyoruz. Türkiye’nin bir üst hukuk normu olarak benimsediği evrensel hukuk kaideleri, demokratik ilke ve teamüllerle de uyum sağlamıyor. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin ilgili maddesi, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ki bunların hepsine Türkiye taraf. Basın ve ifade özgürlüğünü çok net ifadelerle garanti altına alıyor. Yine Anayasa’nın 30. Maddesi, suç unsuru olsa dahi herhangi bir yayın organına, matbaaya ve yayın kuruluşuna el konulamayacağını çok açık bir şekilde ifade ediyor.

Zaman gazetesi burada sadece bir araç, bu araca yapılan saldırı Türkiye’de bir darbe girişimidir. Bu Anayasa ihlalini yapanlar darbe suçunu gerçekleştiriyorlar ve bunun eninde sonunda hesabını vereceklerdir. Tarihe de bir darbe utancı olarak geçecektir."

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr