Saat 20.00… Gazetenin önü, geleceğin umuduna gelen okurlarımızla dolarken Hikmet Ağabey ile birlikte 11 Cumhuriyet yöneticisi ve yazarın beş günlük avukatsız gözaltı sonrası Çağlayan adliyesine sevk edildiklerinin haberini alıyoruz.

Kafam karmakarışık… Ancak bir gazeteci olarak soğukkanlılığımı yitirmeden yanımdaki okurlara ve meslektaşlarıma destek olmaya çalışıyorum. Elimde 17 yaşında masum bir lise öğrencisinin eli. Hikmet Abi’nin torunu Lara Çetinkaya…Yaşı küçük ama umutları ve bu ülkenin geleceğine biriktirdiği beklentileri oldukça büyük. Lara, Kadri Gürsel’in eşi.. ve bir grup gazete çalışanıyla birlikte soluğu, şimdilerde gazetecilerin ikinci durağı olan Çağlayan’da alıyoruz.

Adliyenin soğuk ve büyük koridorlarında ilerlerken davanın yapılacağı bölüme giriyorum. İşte avukatlar ve gazeteci meslektaşlarımla bir aradayım. Tam üç buçuk saatlik gergin bekleyişin sonunda, 11 çalışma arkadaşım karşımda duruyor. Hepsi gülümsüyor. Dimdik. Hikmet Abi sonradan geliyor. Yaşına aldırmadan genç bir devrimci edasıyla selamlıyor hepimizi. Güçlü olmamız “sessiz sinema hareketleriyle” sıkı sıkı tembih ediliyor.Hepsi karşımda artık. Moralim çok daha iyi.

Derken hâkimlikteki sorgu süreci başlıyor. Önce Aydın Engin ardından Hikmet Abi hâkim karşısına çıkıyor. İki buçuk saat bekleyişin sonunda, önce Aydın Abi çıkıyor. Ardından Hikmet Abi… Duygusal anlar, kucaklaşmalar ve gülüşmeler… Hikmet Abi’nin koluna giriyorum...

Hikmet Abi “Haydi gazeteye… Çocuklar bekler. Hepsini çok özledim” diyor. İndiğimiz otoparkta, Aykut Küçükkaya ve Erdal Ulusoy, o soğuğa rağmen karşımızda. Foto muhabirimiz Can Erok bu anı ölümsüzleştiriyor. Hikmet Abi önde, dört kişi arkada… Hikmet Abi, “Ulan pikniğe mi geldiniz? Çıkabileceğimi hiç mi düşünmediniz? Bir araba daha getiremediniz mi” diye patlatıyor kahkahayı…

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr