HDP Grup Başkanvekili Baluken, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında Ankara'da meydana gelen bombalı saldırı sonrasında saldırıyı kınadıklarını, Meclis'te teröre karşı hazırlanan deklarasyona imza atmadıkları gerekçesiyle bir linç kampanyasıyla karşı karşıya kaldıklarını bildirdi. Hazırlanan metnin içeriği konusunda uzlaşma sağlanamadığı için deklarasyona imza atmadıklarını belirten Baluken "Metnin içeriğinde Suruç, Diyarbakır'ı Sultanahmet ve Reyhanlı'daki katliamların da yer almasını istedik. Bölgedeki sokağa çıkma yasaklarıyla ilgili de bir ibare olması gerektiğini söyledik. Reyhanlı'dan başlayarak Diyarbakır, Suruç, Sultanahmet'teki patlamaları önleyemeyen hükümet bilinçli bir linç operasyonu üzerinden HDP'yi hedef göstererek bu işin içinden sıyrılmaya çalışıyorlar. Üzerlerindeki toplumsal baskıyı başka bir yere kanalize etmek istiyorlar. Söylediğimiz cümleler son derece net saldırıyı kınamakla ilgili bir tereddütümüz yok. Biz MHP ve AKP'nin hazırladığı CHP'nin onay verdiği bir metne imza atmak zorunda değiliz. Bölgede yaşanan sivil can kayıplarını neden metinde görmek istemiyorlar. Ölümleri ayrıştırmak ölümler arasına ayrım koymak terörü tek taraflı tanımlamak hangi siyasi etiğe uyar. Devletin uyguladığı yöntemlerle sivil can kayıpları olmuşsa orada bununla ilgili bir tavır geliştirme noktasında niye çekince koyar siyasi partiler. Cizre'de ortaya çıkan terör saldırısını da buradaki saldırıyı da kınıyoruz. İki yüzlü yaklaşanlar bir olayı kınamak için o olayın nereden geldiğini bekleyenler kimin öldüğüne bakanlar bugün ilkesel duruş gösteren HDP'yi linç kampanyasına maruz bırakmak istiyorlar. Hükümet, Bakanlar AKP'li yetkililer çok iyi biliyorlar ki oradaki bombaların sorumlusu kendileridir" diye konuştu.

'ÇÖKMÜŞ SURİYE VE ROJAVA POLİTİKASINA MEŞRUİYET YARATAN BİR DURUMLA KARŞI KARŞIYAYIZ'

Saldırıyı kınadıklarını yineleyen Baluken, bu konuda HDP'ye yüklenenlerin yalan söylediğini ifade etti. HDP'li Baluken, konuşmasına şöyle devam etti: "Yalan söylüyorlar. Erdoğan, Davutoğlu, kabine yetkilileri 78 milyonun gözünün içine baka baka yalan söylüyorlar. 7 Haziran'dan beri 450 üzerinde sadece sivil insanı katletmiş bir parti ile bir hükümetle aynı metne imza atmak sorunda değiliz. Olayla ilgili ciddi kuşkularımız var. Biz özellikle cenazeler yerdeyken bu tartışmalara girmek istemedik. Israrla bu meseleyi bir politik lince çevirmek isteyenlere karı birkaç cümle söylememiz gerek. AKP hükümeti ilk saatlerden itibaren olayın bütün detaylarını açığa çıkardıkları açıklamasını yaptılar. Bu başlı başına büyük bir çelişki. Patlamayla ilgili bütün detaylar 24 saat geçmeden çözülmüş oluyor ne hikmetse. Son derece manidar bir durumla karşı karşıyayız. İlk defa canlı bombanın kimliği ölenlerin kimliğinden önce açıklanıyor. Reyhanlı, Suruç, Sultanahmet'te niye olmadı bu? Acaba daha önceden hükümetin bildiği bilgiler mi vardı? Bu konudaki kuşkuları hükümet açıklamak zorunda. Çökmüş Suriye ve Rojava politikasına meşruiyet yaratan bir durumla karşı karşıyayız. İçişleri Bakanı, Erdoğan, Davutoğlu çıkıp istifa etmeliler. Suriye, Irak gibi ülkelerde ise son 6-7 ay içinde bu kadar insanın yaşamını yitirdiği canlı bomba saldırıları olmadı"

Kaynak: Haber.sol.org.tr