Aydın Doğan Vakfı’nın yurtlarında kalan en başarılı 39 kız öğrenci, beş günlük gezi için İstanbul’daydı. Öğrenciler, şehrin tarihi, turistik, eğitim ve sanat alanında önde gelen mekânlarına ziyarette bulunurken biz de kendilerine eşlik ettik. 2009’dan beri düzenlenen bu gezi organizasyonuyla İstanbul’a gelen kızlardan çoğu eğitim hayatına köylerinde adım attı ve sonraki yıllarda yatılı okuyarak bugünün başarılı öğrencileri haline geldi.

Birçoğu ilk defa İstanbul’u gören kızlardan dördü hikâyelerini bizimle paylaştı.

‘Hâkim ol beni kurtar’

- Gülizhan Türkmen/Gümüşhane Şiran ilçesinden geliyorum. Köy çocuğuyum. ilk beş yılı köyde okudum. Sonrasını yatılı olarak okudum. halen Şiran’dayım. Ortaokulda biraz serseri bir öğrenciydim. Öte yandan derslerimde başarılı olduğum için müdür benimle ilgileniyordu. Bu sayede beni vakfa yönlendirdi. Gerekli başvuruları da o yaptı. Köydeki öğretmenim hâlâ orada görev yapıyor. Benim başarılarımı duyunca çok mutlu oluyor. Ablalarım bu yıl sınava girecek, daha çok onlarla ilgileniyor.

Annem ilkokul, babam da ortaokul mezunu. Ancak her ikisi de eğitim konusunda son derece hassastır. Bu sayede okuma şansı yakaladım. Dayım hapiste, ondan dolayı hukuk okumak istiyorum. “Hâkim ol da beni kurtar” diyor kendisi. Daha önce İzmir’e gitmiştim, ama İstanbul bambaşka. Her yeri tarih kokuyor ve galiba insanlar bunun pek farkında değil.

En az yedi dil

- Havva Tarhan/Konya Konya Ereğli Anadolu Lisesi’nde okuyorum. Baba Beni okula Gönder kız öğrenci yurdunda kalıyorum. Konya merkezde oturuyorum, ama okumak için Ereğli’ye geldim. “Burda okul yok mu niye burada okumuyorsun” diyenler çok oldu. İstesem orda da okula gidebilirim, ama aileme yük olmak istemiyorum. Çünkü üniversitede okuyan iki abim var. Onlar yurt masraflarını karşılıyorlar. Dil bölümünü seçtim. Artık dil çok önemli. Rehber ya da tercüman olabilirim. En az yedi dil öğrenmek istiyorum. Şu anda İngilizce ve Almanca dersleri alıyorum. Türkçeyle birlikte üç oldu. Üniversitede de ayrıca kurs alacağım. Girişken birisi olduğumu düşünüyorum. Burada da turistlerle konuşmaya çalıştım. Birlikte fotoğraf çektirdik. Sıcak kanlı insanlardı.

Ders mi, tarla mı?

- Şemin Öznur/Muş Bulanık’tan geliyorum. Saidi Nursi Anadolu Lisesi’nde 10. sınıfta okuyorum. Yurtta kalıyorum. 8. sınıfa kadar köydeydim. Hafta sonları bazen köye gidiyorum ama ders çalışmakta zorlandığım için pek tercih etmiyorum. Çünkü ailem tarımla uğraşıyor ve onlara yardım etmem gerekiyor. Mühendis olmak istiyorum. Büyük ihtimalle makine mühendisliği okuyacağım. Aklımda okumak istediğim bir üniversite yok ama İstanbul’da okumak istiyorum. Sonrasında da İstanbul’da kalmak istiyorum.

‘Vapur görmek çok ilginç’

- Nurcan Çakmak/Ağrı Hamur ilçesinden geliyorum. Köyde oturuyorum. Merkeze 45 kilometre uzaktayız. Eğitimimi sürdürmek için yurtta kalıyorum. Cuma köye dönmek istediğimde bazen arabaya yetişemiyorum. Pazartesi okula dönerken ise ilk iki ders bitmiş oluyor. Sözel derslerde başarılıyım, matematiği pek sevmiyorum. 10. sınıftayım, üniversite sınavlarına girmek istiyorum. Hedefim Türk dili ve edebiyatı öğretmenliği okumak. Bu yüzden devamlı konu tekrar edip, test çözüyorum. İlk kez Ağrı dışına çıkıyorum. İstanbul’u çok sevdim. Bursa Uludağ Üniversitesi’nde okumak ya da Ağrı’da kalmak istiyordum. Ancak şu andan itibaren fikrim değişebilir. Burada gördüklerimle önceden hiç karşılaşmamıştım. Vapur görmek çok ilginç oldu.

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr