Karaburun’da Karaburun Belediye Başkanı’na, muhtarlara, orada yaşayan halka danışılmadan, fikirleri alınmadan daha önce yapıldığı gibi “Ben yaptım oldu” sloganıyla yapılmak istenen Balık Çiftliği halkın tepkisine yol açıyor. Neden mi? Nedenini Karaburun Belediye Başkanı Ahmet Çakır’a, Amberseki Muhtarı Ali Kireççi’ye ve orada yaşayan Karaburun sakinlerine sorduk. Cevap net: “Yaşam alanımız elimizden alınmak isteniyor.”

Agromey adlı şirket tarafından Karaburun’un 20 km’yi aşan sahil şeridinde, 3.870.000 m² deniz alanına kurulmak istenen Balık Çiftliği projesinin ÇED halkın katılımı toplantısı Ambarseki köyünde geçen ocak ayında tepkiler nedeniyle yapılamamıştı.

Halkın hemen hemen tüm kesimlerinin karşı durmasına ve açılan davalara rağmen projenin ÇED sürecinin devam ettirilmesi protesto edilmişti ve edilmeye de devam ediyor.

Proje sahası içinde kalan Bodrum koyunda yapılan eylemde Gerence körfezinden Badembükü’ne kadar kıyıları/ denizleri balık çiftlikleri ile işgal edilen Karaburun’da Agromey şirketinin balık çiftliği kurmak için yaptığı çabalara karşı çıkılıyor.

‘İş işten geçince haberimiz oluyor’

Çakır, kendilerine hiç danışılmadığını ve iş işten geçtikten sonra haberdar olduklarını hatta birçok gelişmeyi yerel basından öğrendiklerini söylüyor. Çakır, “Karaburun yıllar önce gerek rüzgâr enerji santralları gerekse balık çiftlikleri olsun belli bölgelerde potansiyel olarak ilan edilmiş. Bu ilan tabii ki bakanlık tarafından veya Ankara’dan alınan bir karar. Burada ki belediyelerin haberleri çok geç olmuş veya hiç olmamış. Faaliyete ya da harekete geçince haberdar olmuşlar. Sıkıntımız oradan başlıyor” diyor.

Karaburun yarımadası Türkiye’de hemen hemen en bakir kalan yerlerden bir tanesi ama son zamanlarda yapılan ve yapılmak istenen balık çiftlikleri, arkasından rüzgâr enerji santrallari ve son olarak da yerel basından öğreniyoruz ki maden aramaya izin verilmesi ve tüm bunların devlet tarafından yapılacak olması Karaburunluların mücadelesini zorlaştırıyor.

‘Yerleşim alanı dışında olmalı’

Çakır, “2004 yılından bu yana Belediye Başkanlığı yapıyorum, ilk mücadelemizi ilk seçildiğimiz yıl balık çiftlikleri için mücadele vermiştik. O zaman da aynı şeyleri söylemiştik Türkiye ekonomisine Türkiye’deki tüketicinin üzerindeki olumlu ettkilerini biliyoruz. Ama olması gereken yerde olması gereken şekilde ısrarlıyız ve hala aynı şeyi savunuyoruz. Tabii ki olacak rüzgâr enerji santralleri, maden-taş arama ocakları, balık çiftlikleri olacak. Sonuçta vatandaş yol istiyor bunun ana maddesi nedir, taş ve petrol bunların yerelde değerlendirilmesi gerekiyor. Tamam yerelde değerlendirilmesi gerekiyor ama yerelde yaşayan insanların hiçbir zaman fikirleri alınmıyor. Devamlı Ankara’dan hükümet tarafından gündeme getiriliyor ve yapılıyor iş işten geçtikten sonra mücadele ediyoruz” diyor.

Doğayı kirletecek, burada yaşayan halkın yaşam alanını elinden alacak bu projeler için bugüne kadar sivil toplum örgütleri, yerel yönetimler karşı çıkmış. Fakat en son yapılacak olan projeye Karaburunluların karşı çıkmasının çok büyük gerekçeleri var. Çakır, “Karaburun’un şu anda iç veya orta körfeze bakan bölümünde ve kuzey rüzgârlarının çok etkili olduğu bir alanda büyük bir balık çiftliği kurulmak isteniyor. Karaburun’un en güzel koylarına sahip olan ve yerleşim alanlarının içerisinde ve bunun altını kalın çizgiyle çizmek istiyorum bizim evet bakir yerlemiz var, orada da büyük sıkıntılarımız var ama burada bir yerleşim alanı var. Turizm amaçlı gelen var, sahilleri kullanan arkadaşlarımız var. Bu bölgenin içerisine en son kurulacak balık çiftliği Karaburun’u ve Karaburun’da yaşayanları çok mağdur edecek. Ekonomik yönden olsun, sosyal yönden olsun, sağlık yönünden olsun burada kesinlikle bu olaya bizim onay vermediğimizi, istemediğimizi yerel yönetimden tutun sivil toplum örgütlerine kadar burada yaşayanlardan, günübirlik gelen yazlıkçılara kadar kesinlikle bunun karşısında olduğumuzu bir kez daha ifade etmek istiyorum” diyor.

Bakanlık projeyi gözden geçirmeli...

Bakanlığın bu projeyi bir kez daha gözden geçirmesini talep eden Çakır, “Bununla ilgili buradaki muhtarlarımızı Ankara’ya götürdük. Oradaki bakanlık yetkilileriyle görüştüler. Bizler de devleti temsilen Kaymakam’a bu konuyu aktardık. Biz de belediye olarak bakanlığa yazı yazdık ama yol katedemedik. Sayın Çevre Bakanı’na bir mektup gönderdim ve randevu talep ettim, ancak programının çok yoğun olduğunu, bize ne talep ediyorsak yazıyla bildirmemizi, bunların gerekçeleriyle beraber orada sorunları çözmek için çalışmalar yapacaklarını danışmanı tarafından ifade edildi. Ancak bugüne kadar da bize bir randevu vermediler, yani ses çıkmadı. Nasıl bir çalışma var onu da bilmiyoruz” diye belirtiyor.

‘YAŞAM ALANIMIZ ELİMİZDEN ALINIYOR’

Ambarseki mahalle muhtarı Ali Kireççi, “Bu projeye karşı çıkıyoruz, bizim yaşam alanımızı elimizden alacaklar” diyor ve ekliyor: “Bizim güzel bir denizimiz var daha turizme yeni yeni başladı burası. Küçük, hiçbir yatırım görmemiş bir ilçe burası. Daha önce kurulan balık çiftliği uzatılsın ama yeni kurulmasın. Koylarımız tamamen biter. 84 tane balık çiftliği olacak, günde 41 ton verileceğini söylüyorlar. Bu yemin pisliği nereye gidecek? Denizin dibine gidecek, sonra dalgayla birlikte kıyılara vuracak. Kıyılar bataklık olacak; ne denize girebileceğiz ne de balık yiyebileceğiz, bu balıkçıya da zarar.”

‘KENDİMİZİ DENİZE ATARIZ’

sakinleri, “Dağa mermer ocağı yapılacakmış diye duyduk, bununla ilgili de eylemler yaptık, şimdilik durdurulduğunu söylediler. Eğer buraya balık çiftliği kurulursa çocuklarımız, torunlarımız mantar hastası olacak. Köyün yaşlıları olarak bu proje gerçekleşirse kendimizi denize atarız, bu kadar açık ve net söylüyoruz” diyorlar.

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr