Adalet eski Bakanı Mehmet Seyfi Oktay, Ergenekon Soruşturması kapsamında kayıt altına alınan telefon görüşmelerinin basma sızdırılması, çeşitli gazetelerde yayımlanması, sorumlu kişiler hakkında yürütülen soruşturma sonucunda kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmesi nedeniyle haberleşme hürriyeti ve özel hayatın gizliliği haklarının ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulundu. Oktay’ın haberleşme hürriyetinin ihlal edildiğine karar veren Anayasa Mahkemesi, ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden soruşturma yapılmak üzere kararın bir örneğini İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilerek, başvurucuya 10 bin TL manevi tazminat ödenmesine karar verdi. Yüksek Mahkemenin kararının gerekçesi Resmi Gazete’nin bugünkü sayısında yayımlandı.

İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararıyla Oktay’ın suç örgütü oluşturan bir organizasyon içinde yar aldığının değerlendirildiği, soruşturma konusu olayın aydınlatılabilmesi için başkaca delil elde etme imkanı bulunmadığı gerekçesiyle telefonunun üç ay süreyle dinlenilmesine karar verildiğinin anımsatıldığı gerekçede, kişiler hakkında henüz kamu davası açılmadan önce soruşturma makamlarınca telefon dinleme tedbiri sonucu elde edilen kayıtların korunmasının hassasiyetle yerine getirilmesinin şart olduğu vurgulandı.

SAVUNMA İMKANI ELİNDEN ALINDI

Yargılamayı yürüten mahkemenin yargılanan kişilerin mahremiyetini, özel ve aile hayatına saygı hakkını koruyacak şekilde tedbirler alması gerektiğinin altı çizilen gerekçede, Oktay hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma henüz tamamlanmadan belirtilen telefon kayıtlarının ifşa olduğu belirtildi. Gerekçede, “İddianame hazırlanıp suçlamalar ve deliller ortaya konmadan önce başvurucu hakkındaki iddialar kamuoyu tarafından öğrenilmiş olduğundan başvurucunun kendisini savunması imkânı elinden alınmış olmaktadır. Bu kapsamda somut olayda kamu makamlarınca başvurucuya ait telefon görüşme kayıtlarının gizliliğinin korunması, ifşa edilmesinin önlenmesi konusunda gerekli tedbirlerin alınmadığı bu suretle başvurucunun haberleşme hürriyetinin maddi boyutunun ihlal edildiği sonucuna varılmıştır” denildi.

Oktay’ın şikayeti üzerine İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturmanın etkili soruşturma koşullarını taşıdığından söz etmenin mümkün olmadığının ifade edildiği gerekçede, Cumhuriyet Savcılığı tarafından iki yıllık soruşturma sürecinde ilgili kolluk görevlilerinin ve basın mensuplarının ifadelerinin alınmasından başka hiçbir işlem yapılmadığına dikkat çekildi.

İHTİMAL VE İDDİALARA KARŞI KAYITSIZ KALINMIŞTIR

Olayın tüm yönlerinin ortaya konulamadığı ve varsa sorumlu kişilerin belirlenebilmesine imkân tanıyan etkili bir soruşturma yapılmadığı, soruşturma sonunda ulaşılan sonucun da elde edilen delillerin kapsamlı ve nesnel bir analizine dayalı olmadığı, sonuç olarak sızmanın nasıl gerçekleştiği konusunda hiçbir somut sonucun belirtilmediği ifade edilen gerekçede, şu tespitlere yer verildi:

“Söz konusu olaya ilişkin bilirkişi incelemeleri de dâhil olmak üzere tüm kanıtları toplamak için alınabilecek makul tedbirleri alma yoluna gidilmeyerek olaya ilişkin ihtimal ve iddialara karşı en başından kayıtsız kalınmıştır. Söz konusu ifşanın kamu görevlileri tarafından yapılmadığı kanaatine ulaşan Cumhuriyet Savcılığı tarafından bu sonucun yeterli görüldüğü, başka kim veya kimler tarafından söz konusu eylemin gerçekleştirilebileceği konusunda hiçbir inceleme ve araştırma yapılmadığı anlaşılmıştır. Dolayısıyla belirtilen eksiklikler nedeniyle etkili bir soruşturma yürütülmeyerek haberleşme hürriyetinin usule ilişkin boyutunun da ihlaline sebep olunduğu kanaatine varılmıştır.”

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr