Op. Dr. Şeyda Atabay, atopik ve diğer bazı egzamaların, demir eksikliği anemisi, bazı karaciğer ve böbrek rahatsızlıklarının da gözaltı morlukları oluşumuna sebep olabileceğini söyledi. 

Göz altı rengi değişmesinin ve göz altı çöküklüğünün nedenleri hakkında konuşan Op. Dr. Atabay, "Derimizin dermis tabakası 0.3-0.4 mm kalınlığındadır, ancak göz altındaki deride kalınlık zaman içinde dış ve iç etkenlere bağlı olarak 0.1-0.2 mm’ye kadar iner. İncelmiş olan göz altı kapağı derisi şeffaflaşarak alttaki damarların daha belirgin hale gelmesine neden olur. Bu damarlar göz altlarında mavi-mor halka tarzı bir görünümü ortaya çıkarır. Genelde genetik ve yapısal özelliklere bağlı olarak veya çevresel koşulların etkisiyle olabildiği gibi, kilo kaybı ve yaşın ilerlemesi nedeniyle bölgesel atrofik alanlar neticesinde görülebilir. Ve hastalarda morluğun bir şekilde kozmetik kapatıcılarla kapatılsa da çöküklüğün saklanamadığı konusunda şiddetli şikayetler oluşturabilir. Sosyal hayatımızda, özellikle ikili ilişkilerimizde en fazla iletişime geçtiğimiz bölge göz çevresidir. Yorgunluğumuzu veya dinginliğimizi yansıtır. Yaşla, metabolizmayla, çevreyle ve beslenmeyle bünyemizde olan değişikliklerin en çok dışa vurduğu bölgedir. Göz ve göz çevresi kişinin yaşını, sağlığını ve psikolojik durumunu etrafına en belirgin yansıttığı, konuşma esnasında ifadeyi tamamlayan alanlardır" dedi.

GÖZALTI MORLUĞU NASIL TEDAVİ EDİLİR? 

Göz altı morluğu ve çöküklüğünün tedavisi hakkında bilgi veren Op. Dr. Atabay, "Öncelikle sistemik bozukluklara bağlı ise bu bozuklukların tedavi edilmesi yarar sağlayacaktır. Ancak genelde kronik bir bozukluk olduğundan dolayı zemindeki hastalık düzeltilebilse de sorun çözümlenemeyebilir. Tedavide soğuk uygulama, Mezoterapi, PRP, Haricen krem uygulamaları ve göz altı dolgu uygulamaları (HA) yapılmaktadır" şeklinde konuştu.

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr