Salondaki pankartta “Demokratik cumhuriyet, ortak vatan için hayır”; insanların ellerindeki dövizlerde ise “İrademizi teslim alamazsınız", “Demokratik hakkımız engellenemez” yazıyordu. HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ile Figen Yüksekdağ’ın, Diyarbakır Belediyesi Eş Başkanları Gültan Kışanak ile Fırat Anlı’nın ve tutuklu diğer tüm siyasilerin fotoğrafları her yerdeydi.    “Taybet’i hatırlayın”    Salonda, en ön sırada elinde bir “hayır” pankartı ve Demirtaş’ın fotoğrafıyla oturan “barış annesi” Kadriye Altun, elindeki fotoğrafı göstererek, “Bak hele; yağız yiğit delikanlıdır, babadır. Her şeyden öte evlattır. Bırakın, bırakın” diye isyan ediyor. Altun, “Taybet’i hatırlayın. Cesetlerimiz bir hafta sokakta kaldı, etimizi kuşlar yedi. ‘Evet’ diyen Kürtlerin vicdanı olsun. Bugün bunları yapan, başkan olunca bizi sürgün eder.   Türk’ü, Kürt’ü; ezilenler el ele verelim” sözleriyle anlatıyor. Asker annelerine de bir çağrısı var Altun’un: “Asker anneleri sorun, ‘Evlatlarımız neden El Bab’dadır’ deyin. Gelin, birlikte barışı getirelim artık!” O sırada söze, 7 çocuk annesi Seviye Avşar giriyor, “Başkan olursa milletin başını yiyecek. Kadınları köle yapacak” diyor. 50 yaşındaki Aliye Acar da, bu anayasa teklifiyle Kürtlerin, Alevilerin, kadınların yok sayıldığını söylüyor: “Biz Kürtler, yaşadığımız müddetçe ‘hayır’ diyeceğiz.”   Partililerden Yusuf Atmaca ise, referandumdan “evet” çıkmasının tek yolunun hile olduğunu öne sürüyor. Atmaca, “Bir Kürt olarak, Sur’da, Gever’de, Hakkari’de, Nusaybin’de, Cizre’deki bodrumlarda vahşeti gözlerimle gördüm. ‘Hayır’ dememeyi ihanet sayarım ” diyor. Atmaca, diğer birçok partili gibi Demirtaş’a hayran, “Selahattin Başkanın yeri o parmaklıklar değildir” diye sıkça yineliyor.    “Demirtaş’ı da başkan yaptırmayız”    Kürtler; Demirtaş’ın tutukluluğunun, Kürtlere ve Türkiye seçmeninin tamamının iradesine “hakaret” olduğunu söylüyorlar. “Karizmatik bir siyasi lider” olarak tanımladıkları Selahattin Demirtaş’ın tutukluluğunun, propaganda sürecini nasıl etkileyeceğini sorduğumuz partililer ise, “Başkan için daha çok çalışacağız” diyor, HDP Esenyurt İlçe Yöneticisi Necati Enül ekliyor: “Her birimiz birer Demirtaş’ız.”    16 Nisan referandumunda Türkiye halklarının, “geleceğini oylayacağını” savunan HDP'liler, demokratik olmayan bir başkanlık sistemine tümden karşı. Ancak kimisi, “demokratik” bir başkanlık sistemine sıcak baktığını da dile getiriyor. Demirtaş’ın gelecekte iktidara gelmesi durumunda “tekleşmeyeceğini” düşünüyor, böyle bir ihtimale karşı ise “Demirtaş’ı da başkan yaptırmayacaklarını” tekrar tekrar vurguluyorlar. Yirmili yaşlarındaki Rojat Aydın’a göre, referandumdan “evet” çıkarsa bugün “hayır” diyenlerin ödediği bedeli herkes ödeyecek. Aydın, ülkesinin geleceğini bir kişinin eline vermeyeceğini söyleyerek, “Bu sistemi lider, parti gözetmeksizin reddediyorum” diyor. Salondaki genç kadınlar, “Ölümlere hayır. Gazetecilerin, siyasetçilerin tutukluluklarına hayır” diyor. Arka sıradan yaşlı bir adam sesleniyor: “Bin kere hayır, bin kere hayır!”   O gemi limana ulaşacak   HDP’lilere göre; akademisyenlere, gazetecilere ve milletvekillerine yönelik baskılarda en büyük pay MHP lideri Devlet Bahçeli’nin. HDP’liler, Bahçeli kendi çıkarları için AKP ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile iş işbirliğini sürdürdüğünü söylüyor. Partililerden Ersin Aydemir,   “Aslında her şey bir MHP’linin Sırrı Süreyya Önder’e oy vereceğini söylemesiyle, barışma ihtimalimizin güçlenmesiyle başladı. 7 Haziran’dan sonra da iktidar tüm bileşenlere saldırdı” diyor. Toplantıdaki konuşmacılardan HDP Parti Meclisi Üyesi Celalettin Can, Kürtlerin özgüvenini kırmak için milletvekillerinin tutuklandığını söyleyerek, “AKP kaybedeceğinin farkında, rahat değil, bizi rehin alıyor” diyor. HDP İstanbul Milletvekili Pervin Buldan ise, salona, “Sayın Demirtaş, ‘Bu gemi limana ulaşacak’ demişti. Bu gemiyi, limana ulaştıracak mıyız?” diye soruyor. Salondan sesler yükseliyor: “Yemin billah ulaştıracağız. Başkana söz olsun!” Kaynak: Cumhuriyet.com.tr