Dünyanın en önemli uluslararası kitap fuarı olan Frankfurt Kitap Fuarı beş günlük sürecin ardından bugün son bulacak. Ama bu yıl 68’incisi düzenlenen fuar ardında Türkiye standıyla ilgili eleştiriler bırakacağa benziyor. Eleştirilerin başında, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın maddi desteğiyle kurulan standın Türkiye yayıncılığını değil, Türkiye hükümetini temsil ettiği yorumları geliyor. Yani özetle, Türkiyeli yayıncılar, küresel yayıncılık dünyasının buluştuğu böylesi önemli bir kitap fuarında bakanlık aracılığıyla hükümet propagandası yapılması karşısında hayrete düşmüş vaziyette. Bu yılki Türkiye standı hem alanının küçülmesiyle hem de Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Metis, Can, Yapı Kredi Yayınları gibi pek çok yayınevinin katılmamasıyla da dikkat çekiyor...

Ücretsiz 15 Temmuz kitabı

Bakanlık bu yıl fuara toplam 320 metrekarelik bir alanda katılım sağladı. Ancak bu alanda Bediüzzaman Said-i Nursi’ye ait “Risale-i Nur”un ve “Dünya Neden Risale-i Nur Okuyor?” adlı bir başka kitabın, ‘ücretsiz’ dağıtılması tepki topladı. Ücretsiz dağıtılan kitaplar arasında “Turkey’s 15 July” (Türkiye’nin 15 Temmuz’u) adlı bir yayın da vardı. Standda 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin bir sergiye de yer verildi. Ayrıca Türkiye standı “Darbenin Panzehiri Kültürdür” adlı bir panele de mekân oldu. Yorumlara bakılırsa, Türkiye yayıncılık dünyasının temsilcileri en çok standda özel bir köşe ayrılan “Unutulan Zafer: Kut’ül Amare” sergisini ‘anlamlandırmakta’ zorlanmış. Temelde Türkiye yayıncılığını dünyaya sunması gereken standda, sektörün uluslararası temsilcilerine niçin Osmanlı Devleti’nin İngilizleri mağlup ettiği Kut’ül Amare Savaşı’nın anlatıldığını anlamak gerçekten güç...

‘Teksesli bir stand’

Doğan Kitap Genel Yayın Yönetmeni Cem Erciyes de en çok bu sergi karşısında dehşete düşenlerden: “Gözlemim standın daha teksesli olduğu, Türkiye’deki bütün yayıncıların, edebiyatın görünür olmadığı yönünde. Bir de Birinci Dünya Savaşı’nda İngilizlere karşı kazandığımız bir muharebenin kitap fuarıyla ne alakası var anlamadım.” Can Yayınları sahibi Can Öz ise, farklı bir açıdan yaklaşıyor meseleye. Ona göre, Türkiyeli yayıncıların fuarda ülke standı aracılığıyla yaptığı satışlar zaten çok etkileyici değil. Dahası Öz, Türkiye standının bulunduğu alanın küçülmesini, zaten fuarın hızla küçülüyor olmasına bağlayarak, normal karşılıyor. Ona Türkiye standının en ilginç gelen yönünü ise şu sözlerle özetliyor: “Dünyada kitap okuyanlar kadınlar ve bizim standımızda hep erkekler var...”

‘Yayıncılığı temsil etmiyor’

Literatür Yayınları’nın sahibi ve genel yayın yönetmeni Kenan Kocatürk ise fuardaki Türkiye standının hükümet propagandası yapılan bir alan haline geldiğinden yakınıyor en çok: “Türkiye standı Türkiye yayıncılığını temsil etmiyor. Geçmiş yıllarda Türkiye yayıncılarıyla Bakanlık arasında kurulmuş bir denge vardı. Ama stand propaganda yapılan bir alan haline geldi. Yayıncılık bakışları olmayan sergiler ve fotoğraflar var standda. Kitap yok mu? Evet, var. Raflarda dizilmiş kitaplar ama hiçbir sistematiği olmaksızın, yan yana ve karışık.” Tüm bu izlenimlerin gösterdiği şey o ki, Türkiye hükümeti tüm toplu taşıma araçlarında, duraklarda, meydanlarda iç kamuoyuna 15 Temmuz’u anlatmayla yetinmemiş, Frankfurt’ta Türkiye yayıncılığına ayrılan 320 metrekarelik alanın önemli bir bölümünü de bu tarihi bu kez dünyaya anlatmaya ayırmış...

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr