Yaygın gelişimsel bozukluk olan otizm, ülkemizde 0-18 yaş arası 350-400 bin arasında çocukta görülüyor. Otizmli bireylerin yaşadığı sorunların başında eğitim geliyor. Ülkemizde eğitim alabilen otizmli çocuk sayısının 21 binlerde kaldığı tahmin ediliyor. Devletin verdiği eğitim, ayda ortalama 160 saat olması gerekirken ülkemizde bu, ayda 8-10 saat ile sınırlı kalıyor. Hem eğitimcilerin sayısının az olması hem de verilen eğitimin yetersizliği, özel merkezlerin cep yakan ücretleri sorunların katlanmasına neden oluyor. Aileler, bu konuda devletin uzatacağı yardım elini bekliyor. Otizmli çocuklar, erken yaşlardan itibaren, yoğun ve kaliteli eğitim alırsa hızlı ilerleme gösteriyor, birçok sorunu aşabiliyor, sosyal, iş ve günlük yaşamlarında daha başarılı hale geliyorlar. Ancak ülkemizde ne yazık ki otizmli çocuklar, özel eğitim programlarından en az yararlanan grubu oluşturuyor. Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Prof. Dr. Özgür Öner, otizmin ağır bir sorun olduğunu belirterek, erken tanı ve tedavinin önemine dikkat çekiyor. Öner, eğitimin çocuğun gelişiminde en önemli yöntem olduğunu vurguluyor.

DAVRANIŞLARA DİKKAT EDİN

Otizm tanısını, en sağlıklı çocuk ve ergen psikiyatristlerinin koyacağını anlatan Öner, birinci basamak sağlık kuruluşlarında yani aile sağlığı merkezinde çalışan hekim, hemşire gibi kişilere büyük görev düştüğünü söylüyor. Prof. Dr. Özgür Öner, “18-24 ayda aşıya götürülen çocuğun davranışlarına daha dikkat edilmeli. Göz teması, isme yanıt ve ortak dikkat (18 aylık bir çocukta normalde size baktığında annesinin kucağındayken baktığınızda elinizle gösterdiğinizde çocuk dönüp ele bakıp yeniden size dönmeli. Bakıp dönüş yapmazsa şüpheli) yoksa dikkat edilmeli” diyor. Otizmli bireylerin özel tedavilerinin çok pahalı olduğunu, devletin verdiği eğitimlerin saatinin yetersiz kaldığını, ailelerin de zorluklar yaşadığını kaydeden Öner, özel eğitim verecek insan sayısının da yetersiz olduğunu söylüyor ve ekliyor: “Bu çocukların eğitimi çok önemli. Özel eğitime başlandığında belirtiler kalmayabilir. Ülkemizde bu tür bireylere yapılan IQ testlerinin geçerliliği konusunda şüphelerim var. Türkiye’de çok iyi geliştirilmiş testler ve ölçekler yok, testlerin bazıları güncel değil. Unutulmamalı ki otizm, özellikle hafif olgularda 5 dakikalık muayene ile anlaşılabilir bir durum değil. Bu çocuklara vakit ayırmak gerek.”

OTİZM VE AŞILAR

Aşılar ve otizm konusuna da değinen Öner, Kızamık Kabakulak Kızamıkçık (MMR) aşısının otizme yol açtığına dair yanlış inancın 1998’de yayımlanan ve 12 kişi üzerinde yapılan bir araştırma yüzünden ortaya çıktığını anımsatıyor. Öner, şöyle devam ediyor: “Birçok büyük örneklemli çalışmada MMR aşısı veya thiomersal içeren aşılarla aşı olma ile otizm arasında ilişki olmadığı gösterilmiştir. Dünya Sağlık Örgütü, 2014’te bütün yapılan çalışmaların verisini topluca analiz etti. Çalışmalarda 1 milyon 256 bin 407 çocukta MMR, thiomersal veya cıvanın otizmin ortaya çıkmasında etkisi olmadığı açıkça ortaya konuldu.”

OTİZM BELİRTİLERİ
* Dil gelişim bozukluğu
* Sosyal ilişkilerde sorun
* Başkalarıyla göz teması kuramama
* İsmini söylediğinizde bakmama
* Parmağıyla istediği şeyi gösterememe
* Bazı sözleri tekrar tekrar ve ilişkisiz ortamlarda söylemesi
* Konuşmada akranlarının gerisinde kalması
* Sallanmak, çırpınmak gibi garip hareketlerinin olması
* Göz teması kuramaması ya da gözlerinin bir şeye takılıp kalması
* Bazı eşyaları döndürmek, sıraya dizmek gibi sıra dışı hareketler yapması.

'ENGELLERİ KALDIRIN'

10 yaşındaki ikiz çocuklarından biri otizmli olan Şenay Çalışgan, şunları söylüyor: “Oğlum profesyonel eğitimle kısa sürede gelişim gösterdi. Otizmli bir bireyin tam gün ve profesyonel bir eğitime ihtiyacı var. Ancak sosyal bir hukuk devleti dediğimiz ülkemizde maalesef sosyal bir mesele olan otizmle ilgili devletin ne doğru dürüst bir okulu, ne bir eğitim sistemi, ne de bir eğitim kadrosu bulunmaktadır. Okulların müfredatlarını Milli Eğitim Bakanlığı geliştirmeli ve ailelerin önündeki engeller kaldırılmalıdır.”

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr