CHP İstanbul Milletvekili Eren Erdem, Adli yıl açılışında hâkim ve savcıların Erdoğan’ı alkışlayarak yargı bağımsızlığına aykırı hareket ettiğini ifade etti. Erdem, “Yüksek yargı üyeleri cübbe giymiş muhtar misali, Tayyip Erdoğan’ı görünce ayağa kalkıp alkışladılar. Türk Milleti adına karar vermesi gereken bazı yargı mensupları, bu tavırlarıyla tarafsızlık yeminine bile sadık kalmayan bir siyasi şahsa, tamamen hukuksuz şekilde inşa edilen Kaçak Saray’da biat etmiş ve adaletin terazisini teslim etmiştir. Yargı o görüntülerde ayağa kalmamış, aslında diz çökmüştür. Türk milleti adına karar verme yetkisine sahip bu kişiler, bu görüntülerle meslek etiği ve onurunu ayağa kalkarak ayaklar altına almıştır. Yenikapı Ruhu üzerinden Kılıçdaroğlu’na ayar vermeye çalışan Cumhurbaşkanı da şunu iyi bilmelidir ki: Biz Yenikapı’da kışlaya, camiye, yargıya siyaset sokmayın dedik ama siz ise yargıyı Saray’a sokup yargıyı siyasetin önünde secde ettirdiniz. Hâkim ve savcıların cübbesinin sembolik anlamını herkes iyi biliyor. Cübbenin siyah renkte olması tarafsızlığın ve vicdanın sembolüyken, yine cübbenin düğmesiz ve cepsiz olması da yargıcın kimseden emir almadığının ve bağımsızlığının simgesidir. Bu bağlamda, Kaçak Saray’da tören yapılsın diye ısrarla kendini öne atan Yargıtay Başkanı’na Erdoğan’a bağlılığından ötürü düğmeli cübbe yollayacağım; malum kış geliyor, önünü iliklesin de 1100 odalı Saray’da üşümesin.” dedi.

ERDEM: FETÖ’YLE MÜCADELE RETÖ’YE BIRAKILMAYACAK KADAR ÖNEMLİ BİR İŞTİR

FETÖ’yle mücadelenin sulandırıldığını ve cadı avına dönüştüğünü belirten Erdem, “Ergenekon’a fahri savcılık yapanlar dışarıda; Fetullah Gülen’in müritlerini, tarikatçıları, din bezirgânlarını devlete yerleştirenler dışarıda; Kamer Genç Meclis kürsüsünde FETÖ’nün tehlikesini anlatırken üzerine yürüyenler dışarıda, Gülen’in okullarına yüzbinlerce dolar para akıtan siyasiler dışarıda, Gülen’in dizinin dibine gidip belediye başkan adayı olmak isteyenler dışarıda, ‘Operasyon Ergenekon’ diye kitaplar yazıp FETÖ kumpaslarına övgüler dizenler dışarıda, Gülen’in önüne bakanlık listesi koyanlar dışarıda, memleketi FETÖ’cülere parsel parsel peşkeş çeken belediye başkanları dışarıda, gazetelerinde köşelerinde Hocaefendisini yerlere göklere sığdıramayan yalakalar dışarıda… Ama Sözcü Gazetesi ise FETÖ’cü olduğu bahanesiyle kapatılmak isteniyor. İşte Türkiye’nin FETÖ’yle mücadele karnesi… FETÖ’yle mücadele RETÖ’ye bırakılmayacak kadar önemli bir iştir. Atilla Taş ve Murat Aksoy’un gözaltında tutulması ve Sözcü’nün kapatılmak istenmesi, bu işin sulandırılmaya başladığının açık ispatıdır. Bu iş artık bir cadı avına dönüşmüştür.” dedi.

ERDEM: ÜLKEMİZ BİR FAŞİZMDEN DİĞER FAŞİZME SÜRÜKLENİP DURUYOR

Muhalif seslerin terör örgütleriyle ilişkilendirilip bertaraf edilmeye çalışıldığını ifade eden Erdem, “Otoriter ve baskıcı rejimlerin en temel özelliği, muktedirin muhalif sesleri korkuyla, baskıyla ve iftiralarla bertaraf etme çabasıdır. Hitler’e dönemin yargıçlarının selam durduğu o fotoğraflar hala internette mevcut. Dün Kaçak Saray’da ayağa kalkmakta tereddüt yaşayan hâkim ve savcılar, FETÖ’cü iftirasına uğrayıp meslekten atılacakları korkusunu yaşadılar. Faşist darbe girişimi olmadan çok önce, aldatılanlar ve aldatanlar kol kolayken de yine tüm toplumsal muhalefet bu baskıyı yaşıyordu. O günden bugüne ne değişti diye kendimize sorduğumuzda nitelikli bir yanıt alamayabiliriz. Şimdi yine gazeteler, hiç alakası olmayan terör örgütleriyle ilişkilendirilip kapatılmaya çalışılıyor. Sendikalardan, üniversitelerden, meslek gruplarından insanlar bertaraf ediliyor, susturuluyor. Ülkemiz ne yazık ki o faşizmden bu faşizme sürüklenip duruyor.” dedi.

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr