Peru San Ignacio De Loyola Üniversitesi tarafından kendisine Fahri Doktora unvanı verilen törende konuşan Erdoğan, “Siz niye toplanıyorsunuz? Dünyayı oyalamak için mi bir araya geliyorsunuz? Dünya sizden cevap bekliyor; Cenevre’de niçin bir araya geldiniz? İlgili ilgisiz herkes oraya geliyor. Kapıların arkasında da başka şeyler konuşuluyor. İşin gerçeği orada konuşulmuyor” dedi.

Üniversitenin konferans salonunda gerçekleşen törende üniversite yönetimi, öğretim üyeleri ve öğrenciler de hazır bulundu. Törende konuşan Erdoğan, Güney Amerika'nın en köklü medeniyetlerinden birine sahip Peru’nun öncü eğitim kurumları arasında yer alan Lima Üniversitesi mensupları ile bir araya gelmekten memnuniyet duyduğunu belirtti. Erdoğan, kendisine takdim edilen Fahri Doktora unvanı için de üniversite yönetimine teşekkür etti.

“SURİYE’DE SİYASİ GEÇİŞ SÜRECİNİN SÜRATLE HAYATA GEÇİRİLMESİ ÇOK ÖNEMLİ”

Suriye krizinin, 2. Dünya Savaşı'ndan sonraki en büyük insani trajediye yol açtığına dikkat çeken Cumhurbaşkanı, şu ifadeleri kullandı:

"Bugün IŞİD’i dünyaya musallat edenin de, milyonlarca Suriyelinin evlerinden olmasının müsebbibinin de 5 yıldır halkına karşı her türlü zulmü reva görenin de Esed rejimi olduğu açıktır. Bu durum, artık, uluslararası toplumun önemli bir kesimi tarafından da kabul ediliyor. Bu bakımdan Suriye’de, halkın meşru talepleri ve beklentilerini karşılayacak bir siyasi geçiş sürecinin süratle hayata geçirilmesi çok önemlidir. Suriye’deki geçiş sürecini akamete uğratmaya yönelik her girişim, yaşanan insani krizin derinleşerek sürmesi çabasından başka bir şey değildir. Uluslararası toplumu, bu konuda hassas ve adil olmaya davet ediyoruz.”

“CENEVRE’DE DÜNYAYI OYALAMAK İÇİN Mİ BİR ARAYA GELDİNİZ?”

Konuşmasında, Suriye’deki tarafları bir araya getiren ve krizin çözümü ile ilgili başlatılan toplantının ertelendiğini haber veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Siz niye toplanıyorsunuz? Dünyayı oyalamak için mi bir araya geliyorsunuz? Sizden dünya cevap bekliyor; Cenevre’de niçin bir araya geldiniz?” diye sordu.

Erdoğan, “Tarih boyunca bu hep böyle olmuştur. Hep toplanmışlardır, bir araya gelmişlerdir, yemişlerdir, içmişlerdir, ondan sonra da dağılıp gitmişlerdir. Şimdi Şubatın sonuna bir tarih verdiler. Hep beraber takip edelim. Göreceksiniz, Şubatın 28’i geldiği zaman tekrar tehir edecekler.” diye konuştu.

Verilen tarihten ümidi olmadığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, toplantı ile ilgili olarak, “İlgili ilgisiz herkes oraya geliyor. Kapıların arkasında da başka şeyler konuşuluyor. İşin gerçeği orada konuşulmuyor. Orada olması gerekenler oraya alınmıyor, olmaması gerekenler oraya davet ediliyor. Örneğin muhalifler oraya son anda kabul edildi. Muhalifler de, ‘Terör örgütlerini buraya alırsanız, biz buraya girmeyiz’ dedi. Son anda terör örgütlerine, ‘Gelmeyin biz burada işi öyle veya böyle bir noktaya getiririz, sizinle de daha sonra konuşuruz’ dediler. Şimdi Erdoğan böyle konuştuğu için kötü oluyor. Fakat biz gerçekleri dillendirmeye mecburuz” açıklamasında bulundu.

"RUSYA SURİYE’DE İNSANLARI ÖLDÜRMEYE DEVAM EDİYOR"

Suriye halkının, rejimin ve onu destekleyen güçlerin saldırıları ile can verirken önce bu acılara son vermeden görüşmelerden bir netice çıkmasının beklenemeyeceğine vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye’deki muhaliflerin bombalamaların durdurulduktan sonra görüşmelerin başlaması yönündeki taleplerini hatırlattı ve “Suriye’nin temsilcisi orada duruyor. Ama öbür taraftan Rusya Suriye’de insanları öldürmeye devam ediyor. Böyle bir barış masası olabilir mi? Böyle bir barış görüşmesi olabilir mi? Ama ne yazık ki bu dünyada bunlar oluyor. Çocukların öldürülmeye devam ettiği bir ortamda bu tür girişimler maalesef sadece zalimin işini kolaylaştırmaktan öte işlev görmüyor” yorumlarında bulundu.

AB ÜYELİK SÜRECİNDE BEKLEDİĞİMİZ SOMUT ADIMLARI HENÜZ TAM OLARAK GÖREMEDİK

Türkiye olarak, Suriye’deki krizin başlangıcından bu yana, bu durumun sürdürülebilir olmadığını ve uluslararası toplumun külfet ve sorumluluk paylaşımı konusunda üzerine düşeni yapması gerektiğini söylediklerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu çağrıya yeteri kadar kulak verilmediğini ifade etti ve sözlerini şöyle sürdürdü:

“Sığınmacıların imdat çığlığını dünyaya duyurmak için uluslararası düzeyde girişimlerde bulunuyoruz. Eylül ayında Türkiye’nin talebi üzerine, göç krizi Birleşmiş Milletler 70’inci Genel Kurulu gündemine alındı. Avrupalı muhataplarımız konuyu ancak, mülteci dalgasının kendi kıyılarına ve sınırlarına dayanmasının ardından ciddi şekilde ele almaya başladılar. Gelinen aşamada, Avrupa Birliği, mülteci krizinin çözümünde Türkiye’nin anahtar ülke olduğunu kabul etmiştir. Bu durumun da etkisiyle Avrupa Birliği’ne tam üyelik sürecimiz yeniden ivme kazanmıştır. Ancak, bu konuda beklediğimiz somut adımları henüz tam olarak göremediğimizi de ifade etmek isterim.”

“AYRIM YAPMAKSIZIN TÜM TERÖR ÖRGÜTLERİYLE MÜCADELEMİZ SÜRECEKTİR”

Türkiye’nin Birleşmiş Milletler bünyesinde İspanya’yla birlikte başlattığı ‘Medeniyetler İttifakı’nı, Finlandiya’yla birlikte başlattığı ‘Barış için Arabuluculuk Girişimi’ni, ABD ile eş başkanlığını yaptığı ‘Terörizmle Mücadele Küresel Forumu’nu ve G-20 Zirvesi dönem başkanlığında gündeme getirdiği temaları hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, devamında şu açıklamaları yaptı:

“Huzurunuzda terörü bir kez daha lanetliyorum. IŞİD gibi terör örgütlerinin İslam karşıtlığını körüklemek suretiyle, en çok Müslümanlara zarar verdiği gerçeğinin altını bir kez daha çizmek istiyorum. Türkiye olarak IŞİD’i, bir millî güvenlik tehdidi olarak görüyoruz. Bu terör örgütüyle kararlı bir şekilde mücadele ederken, bu yöndeki uluslararası çabalara da aktif destek veriyoruz. Türkiye, kuruluşundan bu yana IŞİD’la Mücadele Uluslararası Koalisyonunun içinde yer alıyor. Türkiye, hiçbir ayrım yapmaksızın, IŞİD ve PKK başta olmak üzere tüm terör örgütleriyle mücadelesini kararlılıkla sürdürecektir.”

Türkiye’nin bölgesindeki çatışmalara ve buhranlara sağduyulu çözümler bulunması çabalarına tüm dünyanın desteğini beklediklerini sözlerine ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını, “Daha iyi bir geleceğin mümkün olduğuna inanıyoruz. Güney Amerikalı dostlarımızın da, giderek artan güçleri ve dinamizmleriyle, barış ve huzur dolu yarınların inşasına katkı sağlayacaklarından şüphe duymuyorum” sözleriyle tamamladı.

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr