Toplumsal olaylara yakınlığı ama ille de emekçinin yanındaki duruşu 1970’li yıllarda başlayan Tarık Akan, hafızalara kazınan 1 Mayıs’lara da katıldı. Akan, daha sonra yıllarca yapılamayacak Taksim’deki 1 Mayıs’a Semra Özdamar ve Müjdat Gezen’le katılmıştı

Yalnız sanatıyla değil duruşu ve hayata bakışıyla da farklı kuşakları etkileyen, onurlu bir aydın olarak sürdürdüğü yaşamında sokaktan hiç kopmadan emek ve demokrasi mücadelesinin içinde yer alan Tarık Akan, emek mücadelesinde gösterdiği duruşu ile işçilerin gönlünde kopmaz bir yer edindi. Çünkü ona göre demokrasi işçilerin hak mücadelesinden geçiyordu. TEKEL direnişi sırasında Ankara’da yapılan büyük gösterilerin birinde yaptığı konuşmada tam da bunu söylemişti: Demokrasi buradan başladı...

Her yerde oldu

Akan, Damat Ferit’ten Seyit Ali’ye can verdiği karakterlerle, Sürü’den Yol’a Türkiye ve dünya sinemasına damgasını vuran filmlerle, 1977 sansüre karşı yürüyüşten 2000’lerin sonunda 1 Mayıs Taksim yasağının kırılması mücadelesine... Bir sinema emekçisi olarak yer aldığı direnişlerle, TEKEL işçilerinden Somalı madencilere, emekçilere verdiği destek öylesine karıştı ki zaman zaman yer aldığı bir fotoğrafın bir film sahnesi mi yoksa gerçek bir protesto eylemi mi olduğunu anlamak zorlaştı.

Sanatçılar DİSK’le olsun

Belki de bu nedenle DİSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu, ‘işçi sınıfının abisi’ olarak tanımladığı Akan’ı, “Emeğin hakları mücadelesinde, özgürlük ve demokrasi mücadelesinde hep işçi sınıfının yanında olmuştur. 1977’de sansüre karşı büyük Ankara yürüyüşünün örgütçülerindendi. 12 Eylül faşist darbesine karşı ezilenlerden yana oldu” diye anlattı. Akan’ın 2000’li yıllarda Taksim’in özgürleştirilmesi mücadelesinde, TEKEL direnişinde, Soma’da hep emekçinin yanı başında olduğunun altını çizen Çerkezoğlu, “En son 10 Ekim Ankara mitinginin çağrısında birlikteydik ve orada şöyle demişti: ‘Biz sanatçılar her zaman DİSK’in yanında olduk. Emekçi arkadaşlarım hangi sendikaya üye olursa olsun, Ankara’da büyük bir güçle DİSK ile olsun’. İşçi sınıfı Tarık Abisini unutmayacak. Ona sözümüz eşitliğin, özgürlüğün, demokrasinin ve emeğin ülkesini kurmak olacak. Işıklar içinde uyusun” dedi.

Perdeye taşıdı

Akılalmaz koşullarda çalışan Kazlıçeşme işçisi de, hayatı pamuk ipliğine bağlı madenci de onunla beyazperdeye taşındı. Türkiye’de yapılabilmiş az sayıdaki işçi filmlerinin önemli bir bölümünde başrol oynaması nasıl bilinçli bir tercihse, 1 Mayıs alanlarının yeniden emekçiye açılması için yapılan eylemlerin içinde yer alması da bilinçli bir tercihti...

İşçi sınıfına hiç rol yapmadı

Uzun süredir emek mücadelesi içinde yar alan DİSK’in eski başkanlarından ve eski CHP Milletvekili Süleyman Çelebi, kaybından büyük üzüntü duyduğu Tarık Akan için, yalnız son yıllarda değil, benim bulunduğum bütün süreçlerde, 1980 öncesi dönemlerde de sınıf mücadelesi içinde yer aldığını dile getirdi.

“Kendisini emeğin tüm mücadelesi içinde görüyorum. Yalnız sanatçı kimliği ile değil demokrat ve sosyalist kişiliği ile de işçi sınıfının yanında yer aldı. Sınıf mücadelesine inandığı için ve bu sürece katkı vermek adına hep yanımızda oldu, kendisini hep yanımızda hissettik” diyen Çelebi, nerede ihtiyaç hissettiysek, nerede yararlı olacağına inandıysak orada içtenlikle yer aldı” diye konuştu. Herkesin korktuğu yıllarda grev çadırlarını ziyaret etmekten sakınmayan biri olarak tanımladığı Akan’ın, emekçiyi hiç yolda bırakmadığını belirterek, yalnız emekçiler için değil cumhuriyet ve Atatürk’ün yerleştirdiği değerler için de mücadele ettiğini söyledi.

Yalnız emek hareketi içinde değil, anayasa oylamasından, cumhuriyet değerlerinin yaşatılması adına ne gerekiyorsa orada yer aldığını hatırlatan Çelebi, “1 Mayıs’ların neredeyse tamamında yer aldı, DİSK mücadelesine katkı sundu, ‘DİSK neredeyse orada olurum, bedeli neyse öderim’ diyordu, 1 Mayıs’larda benden önce sendikaya gelip korteje katıldığını bilirim” dedi.

Çelebi, yol arkadaşı, yoldaşı, önemli bir devrimciyi kaybettiği için de son derece üzgün olduğunu ifade etti.

Sorgulanan film: Çark

Adı önce Direniş olarak belirlenen ancak tepki çekeceği düşünülerek değiştirilen ve Muzaffer Hiçdurmaz tarafından çekilen “Çark” filmi, dört fabrika işçisinin mücadelesini beyazperdeye taşır. Kazlıçeşme’deki bir deri atölyesinde son derece sağlıksız hatta tehlikeli sayılabilecek koşullarda ekmeklerini kazanmaya çalışan işçilerden biri hayatını kaybeder. Bu iş kazası sonunda artık susmamaya ve mücadele etmeye karar veren dört emekçi arkadaş, işçileri bilinçlendirerek haklı oldukları grevi başlatır. 1987 yapımı film, her ne kadar üretildiği dönemde doğrudan sansürlenmemiş ola da, polis baskısı nedeniyle İstanbul’da gösterime giremez. Filmin gerçek adı “Direniş” olarak belirlenmiştir. Bununla birlikte filmin isminin herhangi bir olumsuz sonuç doğurabileceği düşünülerek “Çark” olarak değiştirilir. Ama bu çaba da pek bir işe yaramaz ve filmi üreten kadro, birçok kez polis tarafından sorgulanır.

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr