Devletin varlığına kastedenlere gereğinin mutlaka yapılmasının şart olduğunu altını çizen Denizbank Genel Müdürü Hakan Ateş, olağanüstü halin politik olarak da olağanüstü halin ilanihaye devamı beklenemeyeceğini, çünkü bunun dış dünya ile entegrasyonda sıkıntı yarattığını belirtti.

Merkezi ABD’de bulunan Bank Administration Institute (BAI) tarafından düzenlenen Bankacılık İnovasyonu Ödülleri 2016 kapsamında gazetecilerin sorularını yanıtlayan Hakan Ateş, şu anda Türkiye’nin önünde bir sürü zorluk bulunduğuna işaret ederek, “Yatırım derecesini devam ettirmek, büyümeyi yüzde 5 civarına getirmek, enflasyon ve işsizliği yüzde 10’lardan yüzde 5’lere düşürmek ve cari açığı düşük seviyede sürdürmek ekonomik açıdan bazı zorunluluklar... Politik olarak da olağanüstü halin ilanihaye devamı beklenemez. Çünkü bu dış dünya ile entegrasyonda sıkıntı yaratıyor ama şunu da itiraf etmek gerekir; devletin varlığına kastedenlere bir temizlik, bir şey yapılması gerekiyorsa, onun da gereği yapılmalı” diye konuştu.

Notu korumalıyız

Türkiye’nin aldığı nota ilişkin, ülkenin bu dereceyi hak etmediğini dile getiren Ateş, “Alacağınız krediler daha az ve daha kısa süreli olur. Doğal bir sonuç bu. Haklıyla haksızı eleştirebilecek konumda değilim ama sonuçları itibarıyla önce finans sistemine, sonra reel sektöre zarar vereceğini görmek durumundayız” dedi.

Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek’e katıldığını belirten Ateş, şu anda öncelikli üzerinde durulması gereken gereken konuların reform yapmayı sürdürmek ve Fitch’teki yatırım derecesini korumak olduğunu aktardı.

5 milyar lira

Ateş’in sorulara verdiği yanıtların satırbaşları özetle şöyle;

* FETÖ operasyonu kapsamında kayyum atanan şirketlerin, kredi olarak bankacılık sektörü üzerinde oluşturduğu yük 5 milyar lira diye söylendi. Bizim etkilendiğimiz oran bankacılık payımızın çok altında çıktı. O yüzden büyük kaybımız yok. ‘Amiral Battı’da, amiralimiz ayakta duruyor. Brüt rakam 250 milyon lira civarında ama bunlar batmış değil. Önemli bölümü kanunla TMSF güvencesi altına alındı.

* Bu kadar jeopolitik riskin olduğu bir coğrafyada ‘risk primi yoktur’ denilemez. Önemli olan o risk priminin azaltılması. Türkiye’nin mukavim olduğu konusunda kesinlikle ikna olmuş durumdayım.

* Deutsche Bank’ı görüyorsunuz. Bizim bankacılık sistemimizde ‘şu banka patlar’ diye bir şey yok. Mümkün değil, yakından izleniyoruz.

* Türk bankacılığı son derece zarif ve sadedir. Biz fayda bankacılığı yapıyoruz. Kumarbaz bankacılığı yapmıyoruz. Onun için bize bu kadar teveccüh var.

* Bankacı ve şube sayısı sadece Türkiye değil, tüm dünyada azalıyor. 2001 krizinde bankacı sayısının 177 binden 123 binlere düştü. Şube sayısı geçen yıl kamu bankaları yenilerini açtığı halde, özel sektörün kapatmasından dolayı 179 adet azaldı. Korkarım bu yılın sonunda bu trendin daha da arttığını gözleyebiliriz.

EN YENİLİKÇİ BANKA

DenizBank Genel Müdürü Hakan Ateş, çağdaşlaşma ve çağın gereklerini yakalamanın ancak teknolojiyle mümkün olduğunu belirterek, “Bizim burada geri kalmamız asla düşünülemez.” dedi. DenizBank, finansal hizmet sektörünün bankacılık yönetimi alanında önde gelen kurumlarından Bank Administration Institute (BAI) tarafından düzenlenen Bankacılık İnovasyonu Ödülleri 2016’da, “Dünyanın En İnovatif Bankası” ödülüne layık görüldü. DenizBank, bu ödül ile, merkezi ABD’de bulunan BAI’nın 6 yıldır düzenlediği ve dünyanın her yerinden 540’a yakın finans kurumunun binden fazla projeyle katıldığı organizasyonda, 2014’te elde ettiği başarıyı yinelemiş oldu. DenizBank, BAI’nın Bankacılık İnovasyonu Ödülleri 2016’da ayrıca, “Hızlı Kredi” ve “Pratik Menü” uygulamasıyla “Ürün ve Hizmet İnovasyonu” kategorisinde, “İnternet Bankacılığından E-Devlet’e Direkt Giriş” uygulamasıyla da “Sosyal ve Toplumsal Alanda İnovasyon” ile “Bankacılıkta Yıkıcı İnovasyon” kategorilerinde finale kaldı.

Milli cüzdan hayal ediyor

Ateş, “milli cüzdan” diye bir hayalin peşinden koştuklarını, bu konuda Turkcell, Vodafone ve Türk Telekom üst yöneticileriyle görüştüğünü söyledi. Konuya ilişkin PTT ve İBB gibi kuruluşlarla da temasta olunduğunu anlatan Ateş, şunları kaydetti: Diyoruz ki ‘Teknolojimizi bedava verelim’. Karşılığında da, sistemin parçası olmak dışında, herhangi bir şey talep etmiyoruz. Sadece bu sistemi bir processor (işlemci) işletsin ve bu sistem Türkiye’nin sistemi olsun. Çünkü şimdi yabancı ödeme sistemleri giriyor. Kredi kartlarında, diğer ödeme cüzdanlarında ‘Kim nereden ne almış, ne ödüyor?’ gibi tüm bilgilerin kaydı var. Bu nedenle Türkiye olarak bizim bunu yapmamız lazım. Bu gecikiyor. Bu konuda en üst düzeyde yetkililere bilgi verdim, mektup yazdım. Bir an önce bu konuda hareket edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu cüzdanla insanlar maça da gidecek, alışverişini de yapacak, otobüsüne de binecek, sinemasına da gidecek, para transferini de yapacak. Hatta nüfusumuzun yüzde 42’sinin banka hesabı yok, bu banka hesabı olmayanlar da ATM’den para yükleyip para transferi yapabilecek. Herkesin cep telefonunda bütün bu işlemlerin hepsini yapabileceği bir uygulama olsun. İdealimiz bu... Bizim vereceğimiz şey teknoloji, yani yazılım olacak. Bunun karşılığında hiçbir talebimiz yok”

3.5 kat büyüdü

Ateş, Ruslar bizi aldıktan sonra her göstergede 3,5 kat büyüdüklerini dile getirerek, “Aktif büyüklüğümüz 40 milyar doları aştı. Aktif, krediler, mevduat, kar gibi her metrikte 4 yılda iki katından fazla büyüdük” dedi.

Borçları silindi

Ateş, bir soru üzerine, gazi ve şehitlerin yüzde 17 borcunun kendilerinde çıktığını onu da sildiklerini belirtti. Söz konusu borcun bankacılık payının üzerinde olduğnu ancak gereğini yerine getirdiklerini söyledi.

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr