Herkes cezaevlerinde gazeteciler, yazarlar, akademisyenler, milletvekilleri, sanatçılar olduğunu biliyor. Ama çok az kişi cezaevlerinde binlerce öğrencinin de bulunduğundan haberdar. Bu öğrenciler cezaevinde kaldıkları süre içinde eğitime devam etmek istiyor. Ancak, bu eğitim hakkının önünde birçok engel var. Cezaevindeki üç öğrencinin vasisi olan öğretim görevlisi İpek Özel, ‘’Bu gençler etraflıca araştırılıp, soruşturulmadan onlarca yıl F tipi cezaevlerinde tutuluyor. Ceza almadan okuldan uzaklaştırılıyorlar, hüküm giydiklerinde ise tamamen üniversiteden atılmaları gibi geri dönüşü olmayan kayıplarla karşılaşıyoruz. Onlar için özel düzenlemeler yapılmalı, öğrenci ya da gençlik kanunu çıkmalı. Sınavlara girmeleri için bu kadar engel yerine daha da kolaylaştırıp eğitimden kopmamaları sağlanmalı’’ diyor.

20 yıldan uzun süredir üniversite hocası olan İpek Özel’in yolu, hükümlü ve tutuklu öğrencilerle dört yıl önce bir dergide okuduğu kitap kampanyasıyla kesişmiş.

Türkiye’nin her yerindeki onlarca öğrencinin davasını takip eden, üç öğrenciye vasilik yapan, öğrencilerin sınavlara girmesi için okul yönetimlerini ikna etmeye çalışan İpek Özel, “Cezaevlerindeki öğrenciler için ne yapılmalı’’ sorusunu şöyle yanıtlıyor:

Tutuksuz yargılansınlar

“Cezaevine konulmamaları için her şey yapılmalı bir kere, adil yargılamadan tutun da tutuksuz yargılamaya kadar. İlk amaç öğrencileri hapsetmemek olmalı.

Öğrencilerin cezaevinde de eğitimlerine devam edebilmeleri için;

* Cezaevinde bulunan eğitim biriminin: Öğrenciler hangi üniversitedeler? Kayıtları yapılabildi mi? (Pek çok öğrencinin maddi desteği yok, aile pek ilgilenemeyebiliyor, tutuklanınca bursları kesiliyor ve harçlarını ödeyemiyorlar.) Ders materyallerine ulaşabildiler mi? Üniversiteye sınav başvuruları yapıldı mı? Zamanında sınava nakledilmeleri için Adalet Bakanlığı’ndan ring istendi ve ayarlandı mı? (Bu ringin ücretsiz olması da çok önemli pek çok öğrenci ring ücretini ödeyemediği için sınava gidemiyor.) Bunları kontrol etmesi, gerekli düzenlemeleri yapması, ihtiyaçları gidermesi gerekiyor.

* Üniversitelerin: Öğrenci işlerinin dönem başında tutuklu öğrencileri tespit etmesi ve cezaevleriyle temas halinde olması, öğrencilerin sınavlara kabulü önündeki engelleri kaldırması, (Kimi üniversite güvenlik sebebiyle öğrencileri sınava kabul etmek istemiyor.) Devam mecburiyeti olan derslerde mazeretli kabul edilmeleri, sınava rencide edilmeden alınmalarının sağlanması, (Sınav tarihleri ayrı ayrı zamanlarda olduğunda öğrenciyi cezaevi defalarca transfer etmiyor.) Mümkün olduğunca cezaevinde de sınav yapılmasının yolunun açılması, üniversite rektör, dekan ve hocalarının, öğrenci işlerinin bu konularda özel olarak bilgilendirilmesi gerekiyor.

* Yasa koruyucuların: Cezaevinde eğitim ve öğretimle bağın güçlü bir şekilde korunabilmesi için gerekli düzenlemeleri yapması gerekiyor.

‘Herkesin gündemi olmalı’

İpek Özel’in, cezaevlerindeki öğrencilerin durumuna yönelik tespitleri, önerileri, istekleri şöyle:

Cezaevlerinde binlerce öğrenci tutuklu ve hükümlü olarak tutuluyor. Cezaevinde binlerce öğrencinin olması sadece hukukun değil üniversitelerin, hocaların ve herkesin en önemli gündemi olmalı, bu konuyla herkes yakınen ilgilenmeli çünkü öğrencilik insan hayatının son derece özel bir dönemi ve bu dönemde alınan yaraların iyileşmesi, yaşanan kayıpların sonradan telafi edilmesi pek mümkün değil. Gelişmiş dünya gençlerin kimi adli suçlara karışsalar dahi onlarca yıl cezaevinde tutulmamaları için tüm sosyal mekanizmaları çalıştırırken, bizim ülkemizde olan maalesef gençlerin siyasi sebeplerle, adil bir şekilde yargılanmadan, Terörle Mücadele Kanunu gibi ağır bir kanunla, ağır ceza mahkemelerinde yargılanmalarıyla sıkça karşılaşıyoruz. Bu gençler etraflıca araştırılıp, soruşturulmadan onlarca yıl F tipi cezaevlerinde tutuluyor. Bu soruşturmaların yıllara yayılması ve tutukluluk halinde olarak sürmesi onları sadece üniversiteden değil ailelerinden, sosyal çevrelerinden, hayattan da koparıyor. Henüz ceza almadan üniversiteden uzaklaştırılıyorlar, hüküm giydiklerinde ise tamamen üniversiteden atılmaları gibi geri dönüşü olmayan kayıplarla karşılaşıyoruz.

Üniversitelerin bunca öğrenci neden tutuklanıyor ve hapsediliyor diye yakın ilgi göstermesi, her bir davanın takipçisi olması, hangi öğrencisi hangi cezaevinde bunu bilmesi ve öğrenciler hüküm giyse bile eğitimle bağlarının kopmaması için çalışması gerekir. Tüm toplumsal aktörlerin de bu konunun takipçisi olması son derece önemlidir. Gençler sadece yargılama aşamasında değil, cezaevinde ve yıllar sonra dışarı çıktıklarında da son derece zor koşullarla karşı karşıya kalıyor. Bu konuda toplumun her kesimine sorumluluk düşer ve maalesef biz henüz bu gençlere karşı sorumluluklarımızı yerine getirmiş değiliz.

Üniversite öğrencisi Naif Taşalan, 2016 yılının kasım ayında tahliye oldu. Denetimli serbestlik uygulamasıyla cezaevinden çıkan Naif, ocak ayından bu yana Kartal Adliyesi’nde görev yapıyor.

Devamsızlıktan sınıfta bırakmasınlar

Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği (CİSST) Türkiye Hapishane Çalışma Merkezi (TCPS) tarafından düzenlenen ‘’Türkiye Hapishanelerinde Öğrenci Olmak ve Öğrenim Hakkı’’ başlıklı rapordaki öğrenci görüşlerinden:

“Sınavlarımıza katılmaya yönelik dilekçe yazdık. Üniversite taleplerimizin reddedildiğine yönelik dilekçe yolladı. Eğitim öğretim hakkımız ihlal edilmektedir.’’

“Bahar dönemi için vermiş olduğum dilekçeme herhangi bir cevap gelmediği için cezaevinin eğitim biriminden telefonla bölüm sekreterliğini aramalarını istedim. Yapılan arama sonucunda almış olduğum sözlü cevapta ise devamsızlık sorunundan dolayı sınavlara alamayacaklarını bildirmişler.”

“Her dönem 750 TL eğitim ücreti ödemem gerekiyor. İmkânlarım sınırlı olduğundan okul ücretimi ödeyemiyorum.’’

“Tutuklandığım tarih final sınavlarına denk geldiği için birçok final sınavına giremedim. Cezaevine geldiğimde ise bütünleme sınavlarına girebilmek için verdiğim dilekçeye, devam sorunum olmadığı halde üniversite yönetiminin bana göndermiş olduğu ‘tutuklu ve hükümlü bulunan öğrenciler, sınava alınmaz ve sınav hakları saklı tutulmaz’ şeklindeki cevaptan dolayı sınavlara giremediğim için dönem uzatmak zorunda kaldım.”

“Tutuklandığım gün vize haftasına giriyorduk. Cezaevindeki eğitim birimi bizle görüşerek okuldaki sınavlara girmemiz için dilekçe yazmamızı söyledi. Ben de üniversiteye vizelerime girebilmek için dilekçe gönderdim. Okul sınavlara giremeyeceğimi dilekçe ile bildirdi.”

“2010 yılında tutuklandım. Okul öncesi öğretmenliği 3. sınıf öğrencisiydim. Tutuklandıktan sonra vizelere girmiştim final zamanı devamsızlıktan bıraktılar. Öğrencilik hakkım o noktada durdu. Cezaevindeki en büyük engel örgün eğitimde okuyup da tutuklanan öğrencilerin devamsızlıktan bırakılması. Bu sorunun kaynağı cezaevi değil üniversitenin kendisi. Oysa üniversitelerin daha teşvik edici, ön açıcı olması beklenir.”

Hapishanede üniversite

Gelişmiş ülkelerde, mahkûmların eğitimlerini sürdürebilmeleri için çok kaynak ayrılıyor, çok sayıda çalışma yapılıyor. Bunlardan en dikkat çekeni ise ABD’deki ‘’Hapishane Üniversitesi Projesi’’.

ABD’de San Quentin Devlet Hapishanesi’nde yürütülen ‘’Hapishane Üniversitesi Projesi’’ geçen yıl ‘’Ulusal İnsanlık Madalyası’’na layık görüldü. Madalyayı, üniversitenin direktörü Jody Lewen Beyaz Saray’da düzenlenen törende önceki ABD Başkanı Obama’nın elinden almıştı. Halen 350 mahkûm öğrencisi olan üniversitede 100’den fazla gönüllü hoca var.

Proje, hapishanedeki ‘’Yüksek Okul Programı’’nı temel almış. 1996’dan beri yürütülen bu programda, her dönem sosyal bilimler, matematik, fen, uygarlık tarihi gibi 20 ders seçeneği bulunuyor.

Hapishane yetkilileri de mahkûmlar da, bu programın hapishane ortamını daha güvenli hale getirdiğini söylüyor. Mahkûmlar ve aileleri, programın aynı zamanda hapistekilerin çocuklarına kendilerini daha iyi eğitmeleri ve nesiller arasında süren suç ve hapse girme döngüsünü kırmak için teşvik ettiğini belirtiyor.

Öğrencilerin Kaliforniya Devlet Üniversitesi ve Kaliforniya Üniversitesi’ne geçiş yapabilmeleri için de fırsat sunuluyor.

Program ücretsiz. Ders kitap ve materyalleri de öğrencilere ücretsiz olarak veriliyor. Devlet ya da federal otoritelerden destek almayan proje, özel kişi ve kurumlar tarafından destekleniyor. Projede, Stanford, UC Berkeley, San Fransisko Üniversitesi gibi kurumların öğrenci ve mezunları gönüllü olarak çalışıyor.

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr