CHP Milletvekili Dursun Çiçek, CHP Parti Meclisi Üyesi Mehmet Ali Çelebi ve emekli Kurmay Albay Ali Türkşen, Sakarya'nın Karasu İlçesi'nde CHP'nin bir kafede düzenlediği "Türkiye nereye gidiyor" panelinde konuştu. Dursun Çiçek, CHP'nin asla HDP'ye arka çıkmadığını belirterek, "CHP nasıl PKK'ya arka bahçe olan HDP'ye arka çıkar, öyle bir şey yok. Biz evrensel ilkelere, seçilmiş insanlara saygı duyulması için temel ilkelere vurgu yapıyoruz. Biz FETÖ'cü de olamayız, PKK'cı da olamayız, İŞID'ci de olamayız. Onların yardım ve yatakçılarını bütün dünya da biliyor, tüm Türkiye de biliyor" dedi.

Çiçek, HDP milletvekilleri tutuklandı diye demokrasiden, hukuktan yana tavır aldıklarından dolayı kendilerinin HDP'lileştirilmeye çalışıldığını söyleyerek, "Bizi HDP'lileştirmeye çalışanlar yıllardır onlarla birlikte yürüdüler. Açılım adı altında askere engel oldular. Kazılan sokakları görmezden geldiler. Ölmüş Apo'yu ayağa kaldırdılar. Gizli kapılar ardında örgütle pazarlıklar yaptılar. Neler verdiler, neler aldılar" diye konuştu.

ZEKERİYA ÖZ'E PİŞMANLIK YASASINI TEKLİF ETTİ

Ergenekon davasında kendisini sorgulayan FETÖ'nün firari savcısı Zekeriya Öz'e seslenen Mehmet Ali Çelebi ise, "Bizler cezaevindeyken evlendik. Eşim evlenebilmek için cezaevi dışında gelinliği ile izin bekledi. Bizler cezaevinde 12 yıl yatarımız varken evleniyor, FETÖ'cüler ise cezaevine girmeden boşandılar. Biz iki defa valizimizi alıp, özgürlüğümüzü boğazdaki martılara teslim edip teslim olurken, bunlar şimdi kaçıyorlar. FETO'cü savcı Zekeriya Öz bana pişmanlık yasasını teklif etmişti. Şimdi ben ona pişmanlık yasasını teklif ediyorum. O zaman cevabını almıştı ve örgüt üyesi yapmıştı beni" dedi.
Çelebi hükümeti eleştirerek, "Ne dediler 'Şam da Cuma namazı kılacağız' ne oldu? 3 milyon Suriyeli Türkiye'de Cuma namazı kılıyor" diye konuştu.

Emekli Kurmay Albay Ali Türkşen ise ülkenin refahı ve ileriye gitmesi dışında dertlerinin olmadığını ifade ederek, "Benim gönlüm CHP'den yana. Başka yerde olacak halimiz yok. Bu fikirlerle bizi alacak bir parti de yok. Bu kadar ellerinde imkan varken, hala ülkeyi ileri götüremeyen insanla, aslında yaptıkları bütün uygulamalarla kendi ayaklarına kurşun sıkıyorlar. Bu düzenin böyle yürüyemeyeceği açık" dedi.

Türkşen, Kumpas mağduru olarak cezaevinde yattığı sırada cezaevi penceresinden gördüğü manzarayı şöyle anlattı:

"İstediğiniz demir parmaklığı insanların üstüne kapatın. Çam ormanından gelen mis gibi kokuya hiçbir cezaevi parmaklığı engel olamıyor. Cezaevinin parmaklıklarından dışarıya baktığımda gördüğüm bir trafik ışığı vardı. Sürekli gece sarı yanıp sönerdi. Sarı ışık benim için medeniyete ve özgürlüğe doğru bir işaretti. Dedim ki cezaevinden çıkınca önce aileme sonra o sarı trafik ışığına sarılacağım. Çıkınca da öyle yaptım. Benim için yanıp sönen o ışık Mustafa Kemal Atatürk'tü. O ışık var olduğu sürece asla umudumuzu kaybetmeyeceğiz."

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr