İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmaya, tutuklu sanıklar eski İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek ve dönemin İstihbarat C-5 Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer getirildi. Duruşmaya tutuksuz sanıklar İstihbarat eski Daire Başkanı Sabri Uzun, Trabzon eski Emniyet Müdürü Reşat Altay katıldı. Cinayetin azmettiricisi Yasin Hayal, C Şube Müdürlüğü görevlisi sanıklar Hamdi Egbatan, Özkan Mumcu ve Osman Gülbel de duruşmaya tutuldukları cezaevinden SEGBİS aracılığıyla görüntülü ve sesli olarak katıldı. Ali Fuat Yılmazer ifadesine yaklaşık 2.5 yıldır tutukluğu bulunduğunu anımsatarak başladı. Yılmazer, 1989 yılından 2014 Ocak ayına kadar 25 yıl görev yaptığını aktardı.

Yılmazer, 2014 Mart ayında televizyon programı konuşmaları nedeniyle hakkında 10'u aşkın soruşturma olduğunu bunlarında da 6'sından tutuklu olduğunu ifade etti. Yılmazer iddianamede kendisi ile ilgili C Şube Müdürlüğü'nün yönetmeliğe dayalı yükümlülükleri anlatılarak 11 No'lu Trabzon'un İstihbarat Daire Başkanlığı'na gönderilen F3 raporunun imha edildiğine dair iddialar olduğunu anımsatan Yılmazer, “Bu imhanın C şube ile yakında uzaktan ilgisi yok. Bilgi işlem şube müdürlüğünün görev ve sorumluluğunda bu” dedi.

Talimatı Erdoğan verdi

Yılmazer iddianamede savcının kendisi ile ilgili, “cemaat yapılmasının emniyette gerçekleştirdiği” iddiası ile ilgili, “Bu beyanlar bir savcıya yakışacak sözler değil. Atamayla ilgili benim bir tane bile personel istihdamına yetkim yok ama ben yapılanmayı gerçekleştirmişim emniyette” dedi.

Yılmazer yine iddianamede savcının Ergenekon ve Balyoz gibi soruşturmalar için “sonradan kumpas olduğu anlaşılan” değerlendirmesi olduğunu anımsatarak, “Ne demek sonradan kumpas olduğu anlaşılan? Kumpas olduğuna ilişkin bir yargı karar var mıdır? Kumpas diyebilmesi için bir şeye dayandırması gerek. Keyfekeder kumpas tezgah denilebilir mi? Neye göre kumpas-tezgah? Zaten merak edip soran da olmamış. Bunlar Ahmet İlhan'ın beyanlarıdır, iddianame olarak karşımıza çıkmış. Ergenekon ve Balyoz operasyonlarının ilk başlangıç çalışmalarının talimatını veren o dönem başbakan olan Erdoğan'dır. 'Ben bu davaların savcısıyım' diyen kişi de kendisidir. Binali Yıldırım daha 1-2 ay önce 'Ergenekon ve Balyoz basbayağı hükümete yönelik darbe girişimleridir' dedi Hürriyet'teki habere göre” dedi.

İlk dönem soruşturmaları adalete yakındı

Erhan Tuncel'in yardımcı istihbarat elemanlığın C Şube'ye sorulmaksızın sonlandırıldığını aktaran Yılmazer, “Yardımcı İstihbarat elemanları personel şubenin sorumluluğundadır. Biz bu kişileri doğrudan takip etmeyiz. Bu çalıştıran ilin sorumluluğundadır” dedi. Yılmazer, tutuklama tedbirinin gerçekleşebilmesi için kendilerine örgüt yöneticiliği suçlaması yapıldığını savunarak, “Bizler tutuklanarak susturulmuşuz. Bu konu bu günlere taşınabilmesi için. İlk dönem soruşturmaları adalete çok daha yakın durumdaydı. Bugün gerçekliğe yakınlık itibariye daha geri durumdayız” ifadelerini kullandı.

Yılmazer, Dink cinayetinin Trabzon'da tasarlandığını anımsatarak, “Dink İstanbul'da yaşıyor. İstanbul'da alınması gereken tedbirler alınmadığı için öldürüldü. Trabzon'da alınması gereken tedbirler alınmadığı için cinayet tasarısının önüne geçilememiştir. Ben bu işin neresindeyim” diye sordu. Yılmazer, kendisi olmasa davaya konu belgelerin hiçbirine vakıf olunamayacağını iddia etti.

Dinç'in izahı mümkün olmayan ilişkileri

Yılmazer, iddianamede kendisinin Dink cinayetinin faili olduğu beyanına dayanak olarak tetikçi Ogün Samast'ın ifadesi olup olmadığını sorarak, “Hayal bunları yalanladı. Tuncel'e hiç sorulmamış, Erhan da yalanladı basında yer alan haberlere göre. Ben hayatımda Trabzon'a hiç gitmedim. Oradan görüştüğüm hiç kimse yok. Ama Engin Dinç'in var. Trabzon Jandarma İstihbarat'tan Metin Yıldız'la hiç de izahı mümkün olmayan ilişkileri var. Cinayet günü telefon konuşması var. Ama bunlar değerlendirilmiyor” diye konuştu.

Hukuki yardım alamadım

Yılmazer, cinayet tasarısına ilişkin haber notu olan F4 raporunun yok edildiği iddiası ile ilgili kendisinin C Şube Müdürü olduğu cümlesinin iddianamede yeterli görüldüğünü savundu. Yılmazer, bu konunun kendisiyle ilgisini sorarak, “Bir cümle yetmiş. Bu dönemin Türkiye'sinde yetiyor demek ki. Benimle ne şekilde ilişkilendirildiği ile ilgili tek bir Belge yok. Ne yazık ki Türkiye'nin bugün geldiği siyasi konjonktürde hukuki yardım almadan savunmamı hazırladım. Şüpheden sanık değil iddia makamı yargılanıyor. Mahkemenin adil ve tarafsız olduğuna inanmıyorum. Ayan beyan görünmektedir ki yargı bağımsız değildir. Hiçbir hakim ve mahkeme vicdani kanaatleriyle karar verebilecek bir durumda değildir” dedi.

“İstihbarat dairesine gelmemiş bilgiler var”
 
Yılmazer, Dink'e yönelik tehdit atmosferinin İstanbul'da oluştuğunu anımsatarak, “İstanbul'da olup İstihbarat daire başkanlığına gelmemiş çok sayıda bilgi var. Şaşırmışlar İstanbul'daki tutuklayacaklarını bizi tutukladılar” dedi. Yılmazer iddianamedeki Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü raporları ile ilgili, “Bu raporlar Engin Dinç'in cinayeti bizzat örgütleyen, planlayan jandarma istihbaratla ilişkisini anlatıyor. Bir tane aleyhime beyan yok” dedi.

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr