İstanbul Sarıyer'deki evinde özel harekatçı polis Yüksel Moğoltay'ın silahından çıkan kurşunla hayatını kaybeden Dilek Doğan'ın ölümüyle ilgili davanın 2'nci duruşması Çağlayan Adliyesi'nde görülmeye başlandı.

Duruşma için adliye içi ve dışında çok sayıda polis görevlendirilirken, polis ve çevik kuvvet araçlarının konuşlandırıldığı adliye önündeki meydan ise bariyerlerle kapatıldı.


 

 

 

 

 

 

 

 

Dava'da tanıkların dinlenmesine başlandı. Tanık Tayfun Yucebag'in ifadesinde "Abi Mehmet alkollü değildi, hiç alkol almadi. Zaten yeni gelmisti" dedi. Yücelbağ, olay anında arbede yaşanmadığını, sadece silah sesini duyduğunu söyleyerek "Ben aramanin yapıldığı odadaydim.Babanin bu odaya girmek istediği doğru değildir,böyle bir şey görmedim" diye konuştu.

Katil zanlısı Yüksel Moğultay'ın arkadaşı özel harekatçı Gökhan Dumanlı da tanık olarak dinleniyor. Dumanlı ifadesinde, "Arama sırasında Mehmet Doğan polislere hakaret etti. Pis herifler, evimizi kirlettiniz canlı bomba olacağım gibi şeyler söyledi" dedi. Avukatlar, ifadenin yalan olduğunu kamera kayıtlarinda bu sözlerin söylenmediğinin sabit olduğunu söyledi.

"DİLEK'İN ÖLMESİ BEKLENMİŞ"

Avukat Cemal Yücel, "Telsiz kayıtlarına göre 45 dakika ambulans beklenmiş. Yani adeta Dilek'in ölmesi beklenmiş. Dilek'in  ailesi adeta çırpınarak, polislerle dövüşerek Dilek'i hastaneye yetistirmeye çalışmiş" dedi.

DİLEK DOĞAN'IN ANNESİ: KURŞUNLARI YÜREĞİMDE HİSSEDİYORUM

17 Şubat’taki duruşmada mahkemenin polis memuru Y.M’yi tutuklamayacağını anladıklarını dile getiren Anne Aysel Doğan, konuştu. Doğan, mahkemenin sürekli sanık polisi koruduğunu gözlemlediklerini söyledi. “Sanki çocuğumuzu biz öldürmüşüz gibi davranıyorlar. Düşünüyorum taşınıyorum biz mi öldürdük diye” diyerek yaşadığı acıyı ve ikilemleri anlatan Doğan, olay gecesine ait polis kamerası görüntülerini hatırlatarak, “Sanık polis Y.M, ‘kargaşa çıktı oldu’ diyor. Görüntüleri izleyen herkes anlar, orada öyle bir görüntü yok” dedi.

Kızları Dilek’in ölümünden sonra evlerinden her gün “Dilek” diye çığlıklar yükseldiğini, ağabeyi ve babasının sürekli olarak ağladığını anlatan anne Doğan, şunları dile getirdi: “Sabahları Dilek işe giderken beklerdim, minibüse binene kadar arkasından beklerdim. O da bize el sallardı. Akşamları da kapıda beklerdim. Şimdi yine bekliyorum, belki yine Dilek gelir diye. Kapının önünde her gün Dilek gelir diye bekliyorum.”

Doğan, “Bizim suçumuz aydın olmak, devrimci olmak. Anne olmadıklarından anlamıyorlar, bilmiyorlar. O’na sanki bir yavruyu öldürmemişler gibi davranıyorlar. Bize de suçlu gibi davranıyorlar. Belki o adam tutuklanırsa biraz adalet sağlanmış olur, ancak bu mahkemelerin o adamı tutuklayacağı yok. Hakim bana dalga geçer gibi bakıyor. Ben o hakime ne diyeyim” diye konuştu.

Olay gecesine ait tanıklığını da paylaşan anne Doğan, kızı Dilek yere düştükten sonra O’nu gördüğünü göğsündeki kurşun yarasına dokunduğunu belirterek, “Ölecek diye düşünmedim hiç. Aklıma gelmedi. Boynunun altındaki kurşun yarasına dokundum. Kanlar içindeydi kızım. Hastaneye kaldırıldıktan bir hafta sonra öldü Dilek’im. Şimdi ben, kızımın vücudundaki kurşun izini yüreğimde taşıyorum” dedi.


Kaynak: Cumhuriyet.com.tr