İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Mezunları Cemiyeti’nin 24-24-26 Nisan günleri düzenlediği “Krizin Yansımaları: İktisat, Siyaset ve Adalet” ana başlıklı 41.“İktisatçılar Haftası” ikinci gününde de akademi, siyaset ve iş dünyasını buluşturdu. Akademisyenlerin üniversitelerden tasviyesi kınandı. Hızla elektronikleşen, sanallaşan bir dünyaya bilime dayanmadan baş edilemeyeceği vurgulandı. Referandumun hemen ardından gerçekleşen haftaya ilgi büyük oldu. “Demokrasinin Olanakları ve Otoriterliğin Sınırları” başlıklı Rıza Türmen’in konuşmasıyla açtığı, Prof. Dr. Burhan Şenatalar başkanlığındaki ilk oturuma Doç. Dr. İsmet Akça, Dr. Gündüz Fındıkçıoğlu, Prof. Dr. Ersin Kalaycıoğlu ve Doç. Dr. Şebnem Oğuz katıldılar. Siyaset tarihi ve araştırma indekslerine dayanarak dünya geneli ve Türkiye bağlamında yaptıkları sunumlarda sağlam demokrasi geleneği ile iktisadi gelişme, eşit gelir düzeyi arasında doğru orantı olduğunu, Türkiye’nin demokratikleşmesi için atılacak adımlarda otoriter rejimlerin tarihinden ders çıkarılması gerektiğini, varolan sosyo-politik durumun ayrıntılı değerlendirilmesinin önemini vurguladılar.     CHP İzmir milletvekili Rıza Türmen, Türkiye’nin sünni İslâm eksenli, otokratik bir rejimle yönetildiğini ifade ederek, “Referandum sultanist rejimin daha kurumsallaşmasını sağlayacaktır. Yeni anayasanın önündeki AKP’ nin başkanlık sistemi engeli bir şekilde kalktı, demokratik katılımcı bir süreçle birlikte sivil toplumun da aktif olarak katıldığı yeni anayasa süreci başlatılabilir... Türkiye demokrasiyi yeniden kazanmak zorundadır. Umudu kaybetmeden demokratik katılımcı bir projeyi hayata geçirerek yeni bir Türkiye yaratmak mümkündür” dedi.   Şebnem Oğuz, otoriterleşme süreçlerinin analizinden yola çıkan sunumunda, “Faşizmi diğer olağanüstü rejimlerden ayıran en önemli özellik kitle desteği/mobilizasyondur” diyerek solun tarihsel %35'inin sağdan %15'lik bir kitle ile birleştiğinin görüldüğü Türkiye’de sabırla faşizmin kitle desteğini azaltmak ve ötekileştirmeden “başkanlığa hayır”ı “faşizme hayır”a dönüştüren bir cephede referandumla açılan yola devam edilmesi gerektiği tespitini paylaştı.   Prof. Dr. Taner Timur’un açış konuşmasıyla başlayan ikinci oturumda “Dış Politikada Farklı Yönelimler ve Muhtemel Sonuçları” sorgulandı. Doç. Dr. Cengiz Arın'ın yönettiği oturuma katılan Prof. Dr. Fulya Atacan, Doç. Dr. Ahmet Kasım Han, Dr. Erhan Keleşoğlu ve Aydın Selcen dış politikanın iç politikanın getirisiyle yürütülmesinin tehlikesine dikkat çekerek, Türkiye'nin orta siklet bir ülke olduğunu unutmadan, uzun vadeli stratejilerle itibarını koruması gerektiğini ifade ettiler. Ortadoğu’da  hariciyeci olarak görev yapmış olan Aydın Esen, “Dış işleri devasa bir katipliğe dönüştü. Ne yaptığını bilmeyen, çıkışı öngörmeyen bir dış politikayla karşı karşıyayız… Türkiye tabii ki önemlidir. Ama dünyanın merkezi olmadığının da farkında olunması gerekir. Burnunuzun ucunu göremiyorsanız  büyük devlet olma hayalden öteye gidemez” diyerek Atatürk’ün Ortadoğu’yla ilgili emperyalizmin ardına düşmeyin, taraf olmayın uyarılarını hatırlattı. Sığınmacılar, göç konusuna da dikkat çeken Fulya Atacan, “Bu pazarlık biçimiyle bir yere varılamaz.  Avrupa bürokrasisi bu konuda bizden çok daha bilgili ve yeteneklidir… Sığınmacılar iç yapımızı değiştirecektir. Entegrasyon adımlarının hızla atılması gerekir” dedi.   Hafta, “Osmanlı’dan Günümüze Meşruiyet, Hukuk ve Adalet” ve “Neo-Liberalizm, Yeni Sağ ve Ötesi” başlıklı iki oturumla noktalandı.Kaynak: Cumhuriyet.com.tr