HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, PKK ve hükümete ateşkes çağrısı yaparak, "PKK'de, Hükümette silahların susması, altını çizerek belirtiyorum silahların susması, ben hükümetin polisin, askerin silah bırakmasından söz etmiyorum" dedi. Darbe ile mücadele konusunda konuşan Demirtaş, "Şimdi toplumsal mağduriyeti tabana yaymak için büyük çaba sarf eden devlet içerisinde kripto Gülenciler var. Yada Erdoğan karşıtları var. Bütün bunları fırsat bilerek, Erdoğan kendisinin de dediği gibi at izini it izine karıştırarak bu darbe ile mücadeleyi toplum ile mücadeleye dönüştürmeye çalıştılar ve önemli ölçüde başarılı oldular" dedi.

"HER ŞEYDEN ÖNCE ÖCALAN İLE GÖRÜŞME YAPILMASINI BİZ ÇOK ÖNEMSİYORUZ"
Diyarbakır'da bulunan HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, HDP'den geniş bir heyet ile Kuzey Irak'a yapacakları ziyaretten önce gazetecilerin gündem ile ilgili sorularını yanıtladı. 2 yıl aradan sonra İmralı adasında Abdullah Öcalan ile yapılan görüşmeyi değerlendiren HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş, "Her şeyden önce görüşmenin yapılmış olmasını biz çok önemsiyoruz. Çünkü İmralı'da Abdullah Öcalan'ın sağlık durumu ile ilgili bilgi alınamıyordu. Dolayısıyla bayram vesilesi ile bile olsa kardeşinin gidiş görüşmesi bizde insani olarak önemliydi. Bunun gerçekleşmiş olması doğru bir tasaruftu, doğru bir adımdı. Görüşmede siyasi mesajlar verilmiş bunlar kamuoyu ile paylaşıldı. Görüşmenin içeriği kardeşi Mehmet Öcalan'ın aktardığı şekildedir. Buradan anlıyoruz ki sayın Abdullah Öcalan 28 Şubat Dolmabahçe deklarasyonu açıklandığı gün nerede duruyorsa siyasi olarak aynı yerde duruyor. Öncesinde çözüm adına barış adına, silahların susması adına nerede duruyorsa aynı yerde duruyor. Ama anladığım kadarıyla kendiside hem hükümetin hem Erdoğan'ın çözüme yanaşmadığının farkında. Bunu İmralı'dan her halde kısıtlı imkanlarına rağmen idrak edebilmiş ve verdiği mesajlarda hükümetin her hangi bir çözme niyetinin olmadığını ifade ediyor. Bu çok acı bir durum konuşarak sorunları çözme adına bu kadar imkan varken hükümetin halen savaş, silah ve şiddet ile ben bu meseleyi bastırırım noktasında durması çok trajik bur durumdur. Olup bitenler, bu ölümler, her gün patlayan bombalar , operasyonlarda yaşanan kayıplar bunların hepsi yaşanmayabilir, bu acıların hepsi ülkeye yaşatmayabilir hükümet. Bununda yolu konuşmaktır, konuşmayı reddediyor. Öcalan'ın halen konuşmak adına iradesinin güçlü olduğunu anladık, gördük, bu bizi şaşırtmadı beklenen bir durumdu. Bunun dışında çok özel spesifik bir mesaj bize ulaşmış değil" dedi.

"HÜKÜMET, ÖCALAN'IN MESAJINA YANIT KONUSUNDA SESSİZ KALMAYI YEĞLİYOR"

HDP lideri Demirtaş, Öcalan'ın mesajına şimdiye kadar hükümet tarafından bir yanıt verilmemesini değerlendirirken, "Anlaşılan hükümet bu konuda tepki vermemek adına kendi içinde bir karar almış her hangi bir açıklama yapılmaması hususunda. Çünkü sonuçta İmralı'dan bir barış mesajı geldi. Güçlü bir çözüm ve siyasi irade dışa kamuoyuna yansıdı. Hükümet buna karşı evet yada hayır diyerek kendini bağlamak istemiyor. Evet derse barış mesajını olumlu şekilde ele alıyorum dese gereğini yapması lazım. Barış mesajını reddediyorum dese de hükümetin savaş yanlısı politikası teşhir olmuş ortaya çıkmış olur. O yüzden sessiz kalmayı yeğliyorlar. Bütün olup bitenlerin sorumluluğu siyasi iktidardadır bu sessizlik hali bunu teyit etmiş oldu" diye konuştu. Kuzey Irak'ta yapacakları ziyaretten oradaki bütün siyasi partiler ile göreşmelerde bulunacaklarını söyleyen HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş, KCK yönetimi ile bir görüşmelerinin olmadığını belirterek, şöyle dedi:

"BİZİM IRAK'TA KCK İLE BİR TEMASIMIZ OLMAYACAKTIR"
"Türkiye'deki çözüm süreci ile dorudan bağlantılı bir ziyaret değil. Kürtler arası birliği sağlamak bölgesel istikrar ve barış açısından çok önemlidir. Kürtler dağınık olduğu sürede bundan yararlanacak art niyetli güçler olacaktır. Bütün partiler ile görüşeceğiz. Türkiye'deki sorunlar ile ilgilide görüş alışverişinde bulunacağız. Bizim KCK ile bir temasımız olmayacaktır. Program ve planlamamızda yok. Çünkü, bizim KCK ile yaptığımız görüşmeler tümüyle Türkiye'deki çözüm süreci ve yasa çerçevesinde gerçekleşen görüşmelerdi. Bu konuda her hangi bir istek olursa gerçekten bir çözüm ve barış arayışı AKP hükümetinden doğru tabi ki biz görüşme yapmaktan çekinmeyiz. Barış için çözüm için herkes ile görüşürüz. Ama bu gezimizde KCK yönetimi ile her hangi bir görüşme planlanmış değil" dedi.

"BİZ ERDOĞAN İLE YÜZ YÜZE KONUŞMAYA HAZIRIZ, BİZİ BİZDEN DİNLESİN"
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Türkiye'nin 15 Temmuzdan sonra iyice tekli adamlığa doğru gittiğini, bunu aşabilmenin yolunun muhalefetin işbirliği olduğunu belirterek, "Muhalefetin işbirliği dışında ben her hangi bir işbirliği görmüyorum. Parlamento dışındaki muhalefet ile parlamento içindeki demokratik muhalefetin ilkeler çerçevesinde birleşmesi ve tüm b.u hukuksuzluklara karşı savaşa karşı hükümetin kanuna aykırı uygulamalarına, zulme varan uygulamalarına karşı demokratik bir direniş ortayla koymak lazım. Toplumsal muhalefeti güçlendirecek güçlü bir demokrasi bloğu ve cephesine ihtiyaç var. Bunu örme konusunda belle mesafeler kat ettik. Şu anda muhalefet bu şekilde dağınık durmaya devam ederse bu tek adamlık rejimi adım adım Türkiye'ye kendini daha fazla dayatacaktır. İkinci çıkış yolu ise en zayıf ihtimaldir. Erdoğan'ın bütün bu yapılanlardan ders çıkarması. Bizim, HDP'nin, Kürtlerin Türkiye'deki demokratların Türkiye'nin düşmanı olmadığını idrak etmesi, asıl düşmanlarının kim olduğunu fark ederek yeniden muhalefet ile işbirliği yapmasıdır. Halen bizi ülkenin düşmanı gibi görüp öyle göstermeye çalıştıkça bir işbirliği gelişmiyor. Erdoğan'ın bu konuda cesur olması lazım. Ben kendine daha önce defalarca çağrı yaptım. Biz bir muhalefet partisinin temsilcileriyiz. Yüz yüze diyalog kurmak yerine çekingen davranırsanız sizi yanlış bilgilendirirler. Ben Erdoğan'ın uzun süredir kendisini yanlış bilgilendiren ve yönlendiren bir ekip tarafından hataya sürüklendiğine inanıyorum. Geçmişte bunu Gülenciler yapıyor, şimdi farklı şekilde başka çevreler aynı yönlendirmeyi yapıyor. Bizi bizden dinlemek yerine başkasından dinlemeyi tercih ettiği müddetçe hata yapmaya devam edecek. Biz kendisi ile bütün bu konuları tartışmaya ve yüz yüze konuşmaya hazırız. Çünkü gidişatın bir felakete doğru gittiğinin farkındayız. Toplumu zorla, baskı ile yönetebileceğini sanıyorsa yanılıyor. Çünkü toplumun büyük kesimi daha önce Gülen mağduruydu şimdi Erdoğan mağduru oldu. Çünkü daha önce Gülencilerin yaptığını şeyi Erdoğancılar yapıyor, Erdoğan adına yapıyorlar. Çok büyük zulümler yaşanıyor, bunun ne kadar farkında, ne kadarı kendisine aktarılıyor, bilemiyoruz tabi ki. Birileri kendisini inandırmış. Suriye'deki Kürtler, Türkiye'de HDP etrafındaki Kürtler Türkiye'nin düşmanıdır, bunlar Türkiye'yi bölmeye parçalamaya çalışıyorlar, bunlar uluslar arası emperyal güçlerle işbirliği yapıyorlar ve amaçları Türkiye'de bir kaos yaratmak kabaca buna inanmış kendisi. Bunun böyle olmadığını kendisine bunu böyle anlatanların asıl düşman olduğunu görmesi lazım. Bütün bunları konuşabilirsek biz bazı konularda ilerlemelerin kat edilebileceğine inanıyoruz. Diyalogun olmadığı yerde siyaset olmaz. Türkiye'de şu anda siyaset tıkanmış durumda çünkü bir tek kişi konuşuyor herkes dinliyor" dedi.

"DEVLETİN İÇİNDE KRİPTO GÜLENCİLER VAR"

Demirtaş, darbe girişiminden sonra yaşananlar konusunda ise şöyle konuştu:
"Olup bitenler, 12 Eylül darbesinden yaşanan travmadan daha ağır bir durumda. 12 Eylül darbesinde toplumun tabana yayılmış şekilde bu kadar haksızlıklar, linç edilmesi söz konusu değildi. 15 Temmuz darbe girişiminden sonra Erdoğan adına yapılanlar nicelik olarak ta nitelik olarak ta 80 darbesini aşmış durumda. Tabana yayılmış, halka yayılmış sistematik bir haksızlık söz konusu. İşten atılanlar, gözaltına alınanlar, tutuklananlar, yani kim kimi sevmiyorsa ona bir şekilde terörist olarak suçlayıp devletin mekanizmasını harekete geçiriyor. Eminim ki toplumu bu şekilde ağır bir mağduriyete sokanların içinde de kripto Gülenciler vardır. Diyebilir ki 15 Temmuz sonrası Erdoğan'ın politikasını belirleyenlerde aslında Fetullahçılar oldu. Ben Gülencileri tasfiye ediyorum adı altında Erdoğan kendini tasfiye ediyor. Bunun ne kadar fırkanda bilemiyoruz. Biz bu bütün meseleleri ancak kendisi ile konuşarak aşabiliriz. Açığa alınan 11 bin öğretmen listesini hazırlayan Vali Yardımcısı Feto'den tutukludur. Şimdi toplumsal mağduriyeti tabana yaymak için büyük çaba sarf eden devlet içerisinde kripto Gülenciler var. Yada Erdoğan karşıtları var. Bütün bunları fırsat bilerek, Erdoğan kendisinin de dediği gibi at izini it izine karıştırarak bu darbe ile mücadeleyi toplum ile mücadeleye dönüştürmeye çalıştılar ve önemli ölçüde başarılı oldular. Cumhurbaşkanı, Başbakan ve İçişleri bakanının verdiği mesajlara bakılırsa tehlikenin hiç farkında değiller. Darbe tehditi geçmiş değil, darbe 15 temmuz'da başlayıp 16 Temmuz da bitmedi. Devem eden bir süreçtir bu. Türkiye şu anda darbeyi yaşamaya devam ediyor. Bunu bizzat Erdoğancılar Erdoğan adına işletiyorlar bu darbe sürecini. Buradan çıkışın tek yolu Yeni kapıda kurulan sahte ittifak, şovenist, milli blok değildir. Buradan kurtuluşun tek yolu demokratik ilkeler çerçevesinde toplumsal geniş muhalif kesimlerle işbirliği yapmak, bir araya gelmektir. Kürtler başta olmak üzere. Bu yapmadıkları sürece Erdoğancılar Erdoğan'ı sarayda yalnızlaştırdılar."
Demirtaş, kendilerinin tümden savaşın durması için çağrılarını yinelediklerini de belirterek, "PKK'de, hükümette silahların susması altını çizerek belirtiyorum silahların susması, ben hükümetin polisin, askerin silah bırakmasından söz etmiyorum, bunu sürekli hükümet çarpıtıyor ama Hükümet, polis, asker silah bıraksın demiyoruz, ateşkesten söz ediyoruz, yani birbirine karşı silah sıkmamak, bombalı eylem yapmamak, operasyon yapmamak ve siyasete çözüm şansı bırakmaktan söz ediyoruz. Ateş kesmek ahlaksız bir şey değil. Bakın Suriye'de ateş kesmek için hükümetimiz uğraşıyor, olanca memnun olduk diyor, kendi ülkesinden ateşkesten söz edeni vatan haini ilan ediyor. Böyle şey olur mu?, Silahların susmasını istemek en erdemli en onurlu duruştur. Biz bugün onu istiyoruz, ısrarcı olmaya devam edeceğiz. Bu savaş yüz yılda sürse 5 dakikada sürse bu savaş diyalog ile bitmek zorundadır. Ne PKK, ne Hükümet silah ile askeri yöntemlerle Kürt sorununun çözülemeyeceğini bu süre zarfında defalarca anlamış olmalılar. Türkiye toplumuna çağrım şudur. HDP'nin 7 Haziran programına koyduğu çözüm programı neyse biz aynı noktadayız. Biz bu konuda samimiyiz, karşımızda en küçük bir diyalog imkanı görsek en sonuna kadar bunu değerlendireceğiz" dedi.

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr