HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, gazetemiz eski genel yayın yönetmeni Can Dündar ve Erdem Gül'ün tutuklanmalarının ardından yaptığı açıklama nedeniyle Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na ifade verdi.

Demirtaş 26 Kasım 2015 tarihinde yaptığı açıklama nedeniyle soruşturma başlatan Ankara Başsavcılığı, kavuşturmaya yer olmadığı kararı vermiş, ancak Sulh Ceza Hakimliği, bu kararı kaldırmıştı.

Demirtaş, Sulh Ceza Hakimliği'nin bu kararının ardından tekrar soruşturma başlatan Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na tutuklu bulunduğu Edirne Cezaevi'nden SEGBİS yoluyla bağlandı. Demirtaş'ın ifadesi şöyle:

Bu tamamıyla eleştiri hakkıdır: Üzerime atılı suçla ilgili olarak, öncelikle Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın kovuşturmaya yer olmadığına dair verdiği karar doğru bir karardır. Bu tamamıyla eleştiri hakkıdır. Açıklamada tek bir hakaret cümlesi ya da hakaret ima eden bir cümle yoktur. Parlamenterin iki temel görevi vardır. Biri yasama, birisi denetleme görevidir. Burada söz konusu konuşmaya dair açıklamada, Türkiye Cumhuriyet Devleti adına yürütme yetkisini kullanan görevlilerin, bu görevden kaynaklı eylem ve işlemlerine karşı bir eleştiri yapılmıştır. Bu konuşmadaki asıl önemli konu, parlamenterin denetleme hakkı ve görevidir. Bu soruşturmanın sadece ifade özgürlüğümüzü değil, parlamenter denetleme hakkımızın da ihlali olduğunu düşünüyorum.

Yargı eliyle baskı çabası: Hakkımda açılmış 102 soruşturma söz konusu şu anda. Bunların tamamı hükümete yönelik eleştirilerden ibarettir. Soruşturma ve davaların yoğunluğu da göstermektedir ki, yargı eliyle muhalefet baskı altına alınmaya çalışılmaktadır. Her ne kadar Cumhurbaşkanı'nın avukatları suç duyurusu yapmışsa da, bunun temel hedefi bizi yargı eliyle baskı altına almaktır.

Sorumsuzluk kapsamında: Yargının bu tür siyasi oyunlara alet olmaması gerekir. Bağımsız ve güçlü bir yargı bireylerin değil devletin de demokratik geleceği açısından önemlidir. Kaldı ki, buna benzer eleştirileri daha önce grup toplantılarında da yapmıştım. Örneğin 3 Şubat 2015 tarihli Meclis Grup toplantımız; ya da 14 Ekim 2014 tarihli Grup toplantımız buna benzer eleştirilerin yapıldığı konuşmalardır. Dolayısıyla soruşturma konusu konuşma dokunulmazlık değil, sorumsuzluk kapsamındadır.

Anayasa aykırı: Dokunulmazlık kaldırılmış olsa bile, kürsü dokunulmazlığı dediğimiz mutlak sorumsuzluk milletvekilleri açısından her zaman bir güvencedir. Ancak sorumsuzluk sorunu gözetilmeden Sulh Ceza Hakimliğinin kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kaldırılması açık bir anayasa ihlalidir, Anayasa'nın 83/1 maddesine açıkça aykırıdır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin bazı içtihatlarında da belirtildiği gibi, bir konuşma ile ilgili soruşturmanın açılması bile ifade özgürlüğünün ihlalinin oluşması için yeterlidir. Şu anda bir milletvekili, eş genel başkan olarak bu konu ile ilgili karşınızda ifade vermem bile ihlaldir. Savcılığınızın artık bu ihlale daha fazla izin vermemesini talep ediyorum.

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr