Selahattin Demirtaş, HDP Antalya İl Başkanlığı’nın düzenlediği iftar programına katıldı. Şafak Mahallesi’ndeki açık pazar yerindeki iftar programına partililer yoğun ilgi gösterdi. Selahattin Demirtaş, yüzlerce partiliye konuştu. Olağan, normal, sıradan günleri yaşamadıklarını belirten Selahattin Demirtaş, kritik, tarihi bir dönemden geçtiklerini söyledi. Ülkenin enkaza döndüğünü ve her gün giderek de mezarlığa dönüşen bir ülke gerçeği ile karşı karşıya olduklarına vurgu yapan

Demirtaş, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Yüksekova, Cizre, Silopi, Nusaybin, Şırnak yıkılmış, yakılmış, virane kentlere dönüşmüş. Zannediyorlar ki oralar yakılıp yıkılınca ülke zarar görmeyecek, sadece orası zarar görecek. Geri dönüp bakın Antalya viraneye dönüşüyor. İzmir, İstanbul viraneye dönüşüyor. Bunların hepsi yanlış politikaların sonuçları. 78 milyon olarak hepimiz bunun her gün zararını görüyoruz. Her gün acısını çekiyoruz. Defalarca çağrı yaptık. Bu tür sorunların çözüm yolu el ele vermektir. Birbirini düşman gibi görüp, vatan haini gibi görüp birbirini tehdit olarak ilan etmek değildir. Barbar, tecavüzcü, kendi İslam anlayışı adı altında faşizmi dayatan IŞİD anlayışı Türkiye’de artık hakim olmaya başladı. Tehlike her zamankinden daha ciddi. Mevzunun ve meselenin bir başkanlık mevzusu, meselesi olmadığını herkes artık anlamıştır herhalde. Bir diktatörlük rejimi inşa etmek, bir saltanat, bir aile devleti, damadıyla çocuğuyla, çoluğuyla, yandaşıyla bütün Türkiye’nin nimetlerini ele geçirme, devleti kendi çıkarlarına, kendi hizmetine sokabilme mücadelesi var ortada.

Başkanlık mücadelesi falan değil. Yokuş aşağı freni patlamış bir kamyon gibi, kamyonun kasasında bütün Türkiye toplumu, direksiyonda saraydaki zat, ehliyeti yok, diploması yok, ülkeyi kamyonla birlikte uçuruma götürecek. Israrla, inatla kendi saltanatını bu ülkenin başına bela edene kadar, kendi hanedanını sarayda kurana kadar devam edecek. Her gün yeni bir gerilim, her gün yeni bir çatışma alanı arıyor. Çatışma, gerilim olmadan sarayda bir gün bile kalamayacağını biliyor artık. İlle kan dökülecek. İlle insanlar birbirlerini boğazlayacak. İnsanları, tahrik ederek, tehdit ederek, birbirlerine karşı provoke ederek kendisine oy vermiş olanları, kendisine oy vermeyenlere karşı kışkırtarak ayakta kalabiliyor. Yaptığı budur. Aldığı oya güvenerek zannediyor ki sonsuza kadar artık iktidar ve devlet onun olacak. Her zaman bizi halk getirdi, halk götürür diyor ya, çok iyi biliyor ki bu söz doğrudur. Seni halk getirdi, tepetaklak halk götürecek. Ondan eminiz, ondan şüphemiz yok.”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın etrafında geçmişten artık yol arkadaşı kalmadığını söyleyen Selahattin Demirtaş, sözlerine şöyle devam etti:

“Partiyi beraber kurdukları, beraber yürüdük bu yollarda, beraber ıslandık deyip beraber ağladıklarından kim kaldı? Hiçbiri. Abdullah bey yok. Bülent Arınç yok. Ahmet Davutoğlu diyeceğim, güleyim mi ağlayayım mı bilemiyorum. Bunlar hatırlarsanız en çok cemaatle ağlarlardı. En çok gözyaşını cemaatle birlikte dökerlerdi. Pensilvanya’da hoca efendi ağlardı, o da burada hüngür hüngür gözyaşları dökerdi. Ne oldu bak, yok. Vefa yok vefa. Her bir arkadaşının üstüne basa basa saraya çıktı. Hepsini eze eze. Düşünün ya partiyi beraber kurmuştunuz, gece gündüz canla başla beraber çalışmışsınız, yol arkadaşlığı yapmışsınız. Arkadaşını satandan, yoldaşını, yol arkadaşını satandan memlekete hayır gelir mi? Onun artık satmayacağı hiçbir değeri yoktur artık.”
Mavi Marmara baskınının ardından İsrail’le özür dilenmemesi ve tazminat ödenmemesi halinde asla görüşmeyeceklerini söyleyenlerin, bugün onlarla görüştüklerini söyleyen Selahattin Demirtaş konuşmasına şu sözlerle devam etti:

“Son Amerika ziyaretinde Yahudi lobisiyle oturdu, anlaşma yaptı, pazarlık yaptı. Şimdi İsrail’in NATO üyesi olmasındaki red oyunu da kaldırdı. Şu anda İsrail hükümeti ile AKP hükümeti kan kardeş gibiler. Aralarından su sızmıyor. Ne oldu? Mavi Marmara’dakileri sattınız. Karakterinizde var. Sata sata geldiniz saraya, sata sata. Yalan mı? Rusya uçağını düşürdüklerinde yanlış yaptıklarını söyledik. Rusya gibi bir devletle savaş noktasına gelmek yanlıştır dedik. Diyalog kurulması gerekir dedik. Görüşme yapılmalı dedik ve ben çıktım Rusya’ya gittim. Rusya Dışişleri Bakanı ile görüştüm. Sorunları diyalogla çözmelisiniz dedim. Beni vatan haini ilan etmediler mi bunlar. Ettiler hatırlıyorsunuz değil mi?

Şimdi bak Putin’e mektup yazıyor. Ballı güllü, canım cicimli mektup yazıyor. Yahu bir defa dik duraydınız. Bir defa onurlu, haysiyetli bir tutum gösterseydiniz de biz özür dileseydik. Yok. Bak ne oldu? Turizm bitti. Beni dinleseydiler o gün, geçen yıl Rusya ile yeniden diyalog kurulsun, diyalogla sorun çözülsün, biz de HDP olarak yardımcı olalım dediğimiz günlerde bizi vatan haini ilan edenler, bugün turizmin bu noktaya gelmesinden sorumlu değil mi? HDP’ye kalsaydı bugün buralar turist kaynayacaktı. Halkını katleden Esad, katil Esad dediler. Ama geçen ay Cezayir’de gizlice Esad yönetimi ile görüştüler. Oradan da U dönüşü yaptılar. Bunların hayatları böyle. İlke yok, doğruluk, dürüstlük yok. Avrupa Birliği bizim stratejik meselemizdir. Mutlaka Avrupa Birliği’ne tüm üye olacağız demedi mi? Defalarca onların lafı değil mi? Tüm kriterleri yerine getirip Avrupa Birliği’ne üye olacağız diyenler bunlar değil miydi? Ne oldu şimdi? Geçen hafta ne dedi? Avrupa Birliği ile müzakere yapıp yapmayacağımızı gözden geçireceğiz. Gerekirse Avrupa Birliği sürecini bitireceğiz dediler. Bak haftaya iyi takip edin. Haftaya AB’ye yine yağ çekmeye başlayacak. Bir öyle, bir böyle.”

AKP’nin 14 yıl önce göreve geldiklerinde yolsuzluk ve hırsızlığı bitireceği yönünde açıklamalar yaptığını vurgulayan Selahattin Demirtaş, “Kasalarını dolduran bunlardan daha büyük hırsız geldi mi? Rüşveti bunlar icat etmedi. Fakat kimse de böyle yemedi ya. Bunlar gibi devleti komple çalan hiç kimse çıkmadı. Diğer iktidarlar devletin kasasından çalıyordu. Bunlar kasayı komple çaldılar” diye konuştu.

Recep Tayyip Erdoğan’ın yeni Anayasa’yı kendi yetkilerini artırmak için yapacağını da iddia eden Demirtaş konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Bütün üst yargıyı kendine bağlamak istiyor. Üniversiteler zaten kendisine bağlandı. Bütün rektörler saraya biat ettiği sürece görevde kaldı. Türkiye Cumhuriyetinin en kapsamlı valiler kararnamesini geçen ay gördük. 50 vali bir gecede yer değiştirdi. Çoğu görevden alındı. Yerlerine yenileri atandı. Onların da suçu ne? Fukara Davutoğlu gibi yüzde 99 biat etmiş valilerdi, onları aldı yerlerine yüzde 100 biat eden valiler koydu. Bir gecede 3 bin 600 hakim savcının yerini değiştirdiler. Cumhuriyet tarihinde böyle bir şey yok. Biliyorum bu adam artık ülkesini düşünen bir adam değil. Seni beni düşünecek bir adam değil. İktidarını ve saltanatını kaybetmemek için bütün ülkeye benzin döker, kibriti çakar, gözünü bile kırpmaz. Peki neden böyle oldu diyeceksin. Bu adam böyle miydi? Değil. Kasımpaşa’da top oynarken top mu kafasına çarptı böyle oldu bilmem ama böyle değildi. Ne zaman böyle oldu? Suçu günahı biriktikçe böyle oldu. İktidardan düştüğü an dosyamı önüme koyacaklar diyor. Ne yapacağım, iktidarda kalmak için her yol mübahtır, her türlü haksızlığı, hukuksuzluğu ahlaksızlığı yapacağım ben bu koltuğu kimseye vermeyeceğim diyor. Kafa bu şu an. Yemin ediyorum ki, şu gün ülkeye barış gelsin, erken seçimde AKP diye bir parti kalmaz bu ülkede. Bunu biliyor artık. Ve savaşı durdurmamak için ne gerekiyorsa yapıyor.”

Demirtaş dokunulmazlıkların kaldırılması ile haklarındaki dosyaların savcılığa intikal ettirildiğini de hatırlatarak, “Ben savcılara çağrı yapıyorum. Bize davetiye falan göndermeyin kardeşim. Gelmeyeceğiz. Götürecekseniz bizi zorla götüreceksiniz. Kendi ayağımızla gelip size ifade vermeyeceğiz. Yargıya saygısızlığımızdan değil, ortada saygı duyulacak bir yargı olmadığındandır. AKP’nin hukuk komisyonlarına gidip ne ifade vereceğiz? AKP’den emir alan mahkemelere neyin ifadesini vereceğiz? Tek bir milletvekiline dokunulduğu anda meydanlar, alanlar sizin için meşrudur. Protesto hakkı anayasal bir haktır. İradenize her yerde sahip çıkmalısınız. Dokunulan sizin iradenizdir. Benim değil. Kararlı bir şekilde geri adım atmayın. Üstünüze gelecekler. Bunlar üst akılın oyunudur falan filan diyecekler. Saraydaki ayak seslerinizden camlarının titrediğini görünce korkacak ve daha fazla saldırın diyecek. Geri adım atmayın. Gün öyle bir gündür" diye konuştu.

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr