HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Parti Meclisi toplantısının açılış konuşmasında gündeme dair açıklamalarda bulundu.

Cizre’de yaşananlara dikkati çeken Demirtaş, ilçede savaş suçu işlendiğini ifade etti. “Savaş suçları zaman aşımına dahil değil” diyen Demirtaş, ‘olup bitenler karşısında bu katliamların üstünü örtenlerin hepsinin günü geldiğinde yargılanacağını’ ifade etti.

Hükümetin Suriye politikasını da eleştiren Demirtaş, “’Suudi ve Katar’la Suriye’yi birlikte dizayn edelim’ diyorlar. Bir yandan da PYD’yi ‘terör örgütü’ ilan etmeye çalışıyorlar. Bu fotoğraf bile bu zihniyetin ne kadar gerici olduğunu gösteriyor,” diye konuştu.

Selahattin Demirtaş’ın açıklamalarından satır başları şöyle:

Cizre’de yaşananlar

“Kürt sorunun çözüm masanın devrilmesi nedeniyle bunca ölüm varken partimizin bun duyarsız kalmaması düşünülemez. Daha öncede hep ifade ettik, temel hedefimiz savaşsız bir çözüm ortamıdır. Bunun için çalışan bir partiyiz. Geldiğimiz noktada AKP’nin savaştaki ısrarı ve ‘Ben savaşla sonuç alacağım’ inadı nedeniyle savaş devam ediyor. Bunu durduramadık. Her şeye rağmen savaşı durduramadık diye savaş hukukunun ahlakın ayaklar altına alınmasına da izin veremeyiz.

“Şu saatlerde Cizre’de yaşandığı gibi. İki haftadır binalarda sıkıştırılmış yüze yakın genç, kadın çocuktan bahsediyoruz. Birçok değişik rakamlar açıklandı. Ben Cizre’deki durumu istatistiklerle açıklayacak değilim. Elimizdeki tek ve en sağlam bilgi; orada toplu bir katliam yapıldığı ve savaş suçu işlendiğidir. O insanların nasıl öldürüldüğünü, ne zaman öldürüldüğünü oradaki katledenler ve emri verenler dışında kimse bilmiyor. Savcı oraya giremiyor, olay yeri incelemesi yapılamıyor. Katledilenler geride delil kalmayacak şekilde cenazeler çürümeye terk ediliyor.”

“Cizre’de katledilenlere ait cenazeler Urfa, Mardin, Şırnak ve Malatya’ya bu büyük savaş suçunu örtmek amacıyla gönderildi. Bizim karşımızda merhamet dileyeceğimiz bir siyasi anlayış yok. Bunu bilmemiz lazım. 60-100 kişiyi bu şekilde katledenler, 100 bin kişiyi de katledeceğine dair hiçbir şüphemiz yok. Bunu durdurmanın yolu AKP’nin kanatlarının altına sığınmak değil, faşizmin kanatlarını koparmaktır. Tek bir Cizreli faşizme teslim olmuyorsa, doğru çizgi budur. Cizre teslim olmuş olsaydı, başlarına bu felaket gelmeyebilirdi.

“Bize dayatılan tekçiliği, bakın artık tek millet, tek bayrak, tek devleti geçtik artık tek parti ve tek adam dayatması var. Bizler toplumun direnen tek odağıyız. Bütün bu zulme karşı örgütlü durabilen tek muhalefet odağıyız. Toplumun tek umuduyuz. Oyu nasıl aldıkların biliyorlar ve bunun suyun üzerine yazılmış bir yazı olduğunun çok farkındalar. Baskıyla korkutarak, toplumda güvenlik kaygısıyla aldıkları oyların bir anda eriyeceğinin biliyorlar. Bu yanılsamayı dağıtmamız gerekiyor.

‘Savaş bloku’

“Ülkemizde iktidar bir yandan ulusal bir dikta rejimi örmeye çalışırken, öte taraftan iş birliği yapabileceği gerici odaklarla ittifak yaparak arkasına 90’lardaki ne kadar operasyon birimi varsa hepsiyle irtibat kurup yeni bir iktidar merkezi kurmaya çalışıyor. Saray’daki kişi bir dava adamı değil, eski partisi de bunun farkındadır. Dava söylemini bir tarafa bırakıp bütün gerici odaklarla en gerici koalisyonu geliştirmiştir. Artık AKP’nin ortada bir davası yoktur. Artık devletin bekası altında tam bir gerici ittifak oluşturdular. Bir savaş bloğunu örmüş durumdalar. Bu gerici blok karşısında ilerici cephenin, demokrasi bloğunun Türkiye’nin aydınlık geleceğini temsil eden bloğun güçlendirilmesi gerekir. O bloğun hayata geçmesi için her türlü fedakarlığı yapmaya hazırız.

Hükümetin Suriye politikası

“İçeride nasıl gerici bir ittifak oluşturdularsa, dışarıda da ‘Suudi ve Katar’la Suriye’yi birlikte dizayn edelim’ diyorlar. Bir yandan da PYD’yi ‘terör örgütü’ ilan etmeye çalışıyorlar. Bu fotoğraf bile bu zihniyetin ne kadar gerici olduğunu gösteriyor.

“Bin yıllık kardeşlik diye şiirler dizdikleri Kürtlere karşı altın tuvaletler de bilmem ne yapan Suudi kral bunların ittifakı olacak. Bunların hepsi sinsi tehlikeli bir Saray politikasıdır. Türkiye artık bir iç savaşa sürüklensin diye habire körüklüyorlar. Sessiz kalanlar, korktuğu için susanlara bir şey diyemeyiz. Ama AKP’yi iktidara taşıyanlar neden sessizsiniz. AKP’nin hışmından mı korkuyorsunuz daha çok yoksa Allah’tan mı korkuyorsunuz. Onları iktidara taşıyan çok sayıda İslam yazarı var ama ortalıkta yoklar. Başbakan sivil katliamları savunuyor, üstünü örtüyor buna karşı tek bir cümle kuran AKP çevresi Müslüman görmedik. İslam’da milliyetçiliğin yeri yoktur ama siz boğazınıza kadar faşizme bulaşmış İslam’ı da buna örtü olarak kullanıyorsunuz. Allah sizi ıslah etsin diyorum.

Savaş suçları

“Eğer ki ‘Bütün suçlar işleniyor biz sessiz kalalım nasıl olsa devletimiz PKK’nin belini kırıyor bunları da görmezden gelelim’ diyorsanız, -ki Başbakan bunu söylüyor- buradan Başbakan’a çağrı yapıyorum. 15 gün sonra ya da bir ay sonra. Biz sana bir ay süre verelim. Bir ay sonra PKK’nin belini kıramazsan, PKK daha da güçlenirse istifa edecek misiniz? ‘Biz büyük bir hata yaptık, bu kadar suç işledik’ deyip toplumdan özür dileyecek misiniz? Çünkü bütün olup bitenleri ‘terörü bitiyoruz’ vaadiyle yapıyor. Yarın bir gün bunun hesabı sorulmayacaksa bu insanlar neden ölüyor? 15 gün değil 1 ay sonra bu savaş bitmemişse ‘Özür dileyip yanlış yaptık, ülkemizi felakete sürükledik’ deyip istifa edecek misin?

“Savaş suçları zaman aşımına da dahil değil. Bunlar hasıraltı yapılabilecek suçlar değil. Bu yüzden kanunsuz emri uygulamak zorunda değilsiniz. Yaparsanız suça ortak olursunuz. Kanunsuz emri uygulayan da aynı suçu işlemiş olur.

“Bu zorlu günler geçecek. Bu kara kış güneşin doğuşuyla daha güzel günleri bizlere getirecek. Torunlarımız artık bizim gibi bedel ödeyip yaşamamalı. Biz bu nesil bu bedeli ödemeliyiz.

Sığınmacılar

“Açtıkları mülteci sorunları nedeniyle kirli pazarlıklar yapıyorlar. Mülteci pazarlığı konusunda masaya oturanların hepsi bunların sorumlusu. Hepsi bu işte sorumludur. Suriye’de barışçıl bir çözüm geliştirilmemesi, savaşın bu kadar derinleşmesi bunların sorumluluğudur. Utanç verici. AKP içeride sıkıştığı için mültecilerin kapılarını açtı ve Ege’ye yönlendirdi. Mülteci kozunu çirkince ortaya sürdüler. Alan bebek ve onun gibi binlercesi hükümetin yol açmasıyla denize açıldı. Avrupa toplumu yürütülen bu kirli pazarlığı iyi görmeli, buna tepki koymalıdır. Kürdün katliamına sessiz kalacaksın neden AKP daha fazla mülteci göndermesin

Barış bloku

Demirtaş, Türkiye’yi ya bu ‘faşizan blok’un şekillendireceği karanlık dönemle devam edeceğini ya da kendilerinin, ilericilerin ana ilkeler etrafında bir araya gelip adalet ve eşitlik çerçevesinde tüm kesimlere özgürlük isteyerek ‘barış bloku’nu oluşturacağını kaydetti.

‘Ses çıkarma’ eylemleri

Demirtaş, son olarak yaşanılanlar karşısında “Barış için ses ver” eylemlerini de sürdürme ve yükseltme çağrısı yaptı.

(Kaynak: imctv)

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr