Ahmet Davutoğlu, Aday öğretmen yetiştirme toplantısında konuştu. Öğretmenliğin önemine vurgu yapan Davutoğlu, "Başbakanlık dahi geçici ama hocalık bakidir. Biraz rahatsızım, kendimi iyi hissetmiyorum diye derse gitmemeye başlarsanız bu mesleğin ruhundan yavaş yavaş uzaklaşırsınız. Hiçbir şey ne kara kış, ne terör, ne şiddet ne herhangi bir barikat veya çukur öğretmenin derse ulaşmasına engel olamayacak" dedi.

Öğretmenliğin önemine vurgu yaparak öğrencilik yıllarından bahseden Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Başbakanlık dahi geçici ama hocalık bakidir. Eğer bir öğretmen sevgiyi hayatının ana eksenine oturtmamışsa, öğretmenlik yapamaz. Öğretmenliğin esası, kalıcı olanı sevgiye dayalı olandır. Verdiğimiz imkanlar, sizin mesleğinizi daha iyi yapmanız içindir. Asla sevgiyi ikama etmek için değildir. En asli öğretmenlik alanı ilkokul öğretmenliğidir. Kurucu, temel, inşa dönemi" diye konuştu.

"NE KARA KIŞ, NE TERÖR, BARİKAT VEYA ÇUKUR ÖĞRETMENİN DERSE ULAŞMASINA ENGEL OLAMAYACAK"

Davutoğlu, "Hiçbir şey ne kara kış, ne terör, ne şiddet ne herhangi bir barikat veya çukur öğretmenin derse ulaşmasına engel olamayacak. Doğu ve güneydoğuda zor şartlarda görev yapan öğretmenlerimize selam ediyor milletim adına alınlarından öpüyorum" dedi.

"BİRAZ RAHATSIZIM, DİYE DERSE GİTMEMEYE BAŞLARSANIZ MESLEĞİN RUHUNDAN UZAKLAŞIRSINIZ"

Öğretmenlere tavsiyelerde bulunan Davutoğlu, "Eğer bugün biraz rahatsızım, kendimi iyi hissetmiyorum diye derse gitmemeye başlarsanız bu mesleğin ruhundan yavaş yavaş uzaklaşırsınız. Gitmemenin tek gerekçesi olabilir öyle hastasınızdır ki öğrencilerinize bulaştırmamak için gitmezseniz onun dışında hiçbir hastalık engel olamaz" dedi.

"MALEZYA'DA YATTIĞIM YERDEN ONLAR DA AYAKTA DERS YAPTIM"

Öğretmenlik yıllarına ilişkin anılarını paylaşan Davutoğlu şu ifadeleri kullandı: "Malezya'da bir bel rahatsızlığı geçirdim 2 aya yakın yatağa bağımlı oldum. Düzenli olarak öğrencilerim yatak başına geldiler grup grup derse devam ettim. Yattığım yerden onlar da ayakta ders yaptım. Bu ulvi bir görevdir.

"50 ÖĞRENCİNİN 10'NUNU ÖZEL OLARAK YETİŞTİRDİM 8'İ BOSNA HERSEK'İN BÜYÜKELÇİLERİ OLDULAR"

Malezya'da öğretim üyeliği yaptığım yıllarda 50 öğrenciyi bizzat kabul ettim. 10 kadar öğrenciyi ayırdım, sizsin ülkenizde çok riskli savaş şartları var. Size uluslararası alanda diplomasi yapacak büyükelçiler lazım dedim. Ve 50 öğrencinin 10'nunu özel olarak yetiştirdim. Gururla ifade ediyorum onların 8'i bağımsızlığını kazanmış Bosna Hersek'in büyükelçileri oldular."


"BİR ÖĞRENCİM EVLENİRKEN, KIZ İSTEMEK İÇİN VEYA İSTİŞARE ETMEK İÇİN BANA GELMİŞTİ"

Öğretmenlik yıllarına dair anılarını anlatmaya devam eden Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Ders dışında öğrencinin hayatını kuşattığınız zaman, öğrenci sizi unutmaz. Hala Ethem ismindeki öğrencim, Bosna'ya her gittiğimde beni karşılar. Ben onun hayatının en ince ayrıntılarını bilirim. Yine bir öğrencim evlenirken, kız istemek için veya istişare etmek için bana gelmişti. Bir gün iki öğrencimin izdivaçları söz konusu olacaktı. Üniversite yılları ben tavsiye ettim olabileceğine dair. Erkek öğrencim dedi ki hocam siz ister misiniz? İki taraf birbirini gördükten sonra olur dedim. Gittim kız ve erkek tarafını da tanıyorum. Oğlumuza, kızınızı istiyorum dedim. Sonra karşı tarafa geçtim kızımı, erkek tarafına veriyorum dedim. İki taraf da tebessümler içinde kız bizim, oğlan bizim onlara ne olmuş… öğrencilerim çocuklarım gibidir hala ilgileniyorum" diye konuştu.

"MÜZEYYEN HOCAM 'BAŞBAKAN SEN OLACAKSIN' DEDİ ÇOK SAĞLAM BİR DUA ETTİ Kİ BEN BURAYA GELEBİLDİM"

İlköğretimindeki anılarına ilişkin Davutoğlu şu ifadeleri kullandı:

"Müzeyyen Hocam beşinci sınıfta o zaman kümeler vardı her bir konu için müsamere yazardım. Bir müsamere yazdım Müzeyyen Hocam da bu müsamerede, 'Başbakan sen olacaksın' dedi. Hayatımdaki ilk başbakanlık tecrübesini İstanbul Bahçelievler de o zaman yeni gelişiyor, toz toprak içinde okula gidiyoruz. Bir sandalyeyi çekti hocam 'Hadi konuş bakalım' dedi. Sınıfta bir sandalyenin üstüne çıkarak ilk nutkumu icra ettim. Hiçbir zaman düşünmemiştim, hep ilim adamı olarak yola devam etmeyi hesap etmiştim ama muhtemelen Müzeyyen Hocam o sırada çok sağlam bir dua etti ki ben buraya gelebildim. Başka türlü gelemezdim.

"HOCAMIN CENAZESİNİ OMUZUMDA TAŞIYARAK MEZARIMA ELLERİMLE KOYDUM"

Müzeyyen Hocam ile irtibatı hiç kesmedim. Hayatı öğrencileri ile doluydu, hiç evlenmemişti. Müzeyyen Hocamın son anına kadar başucunda 'Başıma bir şey gelirse oğlum Ahmet'i arayın telefonu şudur' diye yazıyordu. Bir gün telefon geldi. Hocamın cenazesini omuzumda taşıyarak mezarıma ellerimle koydum. Bu emin olunuz benim meziyetim değil. Bir ilkokul öğretmeninin bir öğrencisinin hayatında ne kadar iz bırakabileceğini anlatmak için anlattım."

"BİR ÖĞRETMEN, ÖĞRENCİSİNE 'ŞU VEYA BU DİNDENDİR' DERSE MESLEĞİNE EN BÜYÜK NETİ YAPMIŞ OLUR"

Öğrenci-öğretmen ilişkisinin önemine değinen Davutoğlu, "Öğrenci-öğretmen ilişkisinin, coğrafi, etnik, dini, mezhebi bir sınırı olmaz. Bir öğretmen ki öğrencisine, 'şu veya bu dindendir, şu veya bu dildendir, şu veya bu mezheptendir, şu veya bu etnik kökendendir' derse ve o nazarla bakarsa, mesleğine en büyük ihaneti yapmış olur. Karşınızdaki Müslüman olur, Hristiyan olur… hepsi size emanet edilmiştir. Ayrım yapmadan eşit mesafede olmalısınız" ifadelerini kullandı.

"ÖĞRETMEN ÖĞRENCİYİ AŞKLA SEVDİĞİ ZAMAN BÜTÜN BARİYERLER KALKAR"

Davutoğlu, "Öğretmen öğrenciyi aşkla sevdiği zaman aradaki bütün bariyerler, duvarlar kalkar. Bir an önce ders bitsin eve gideyim diyen öğretmenlik mesleğinden nasibini alamamıştır. Şimdi beni doğuya gönderdiler. İlk fırsatta eş tayini dolayısıyla batıya veya başka bir yere gideyim diye dikkatini dağıtmışsa öğretmenlik yapamaz" dedi.

"BİZ MEKANİK MESLEK SAHİBİ NESİLLER İSTEMİYORUZ, ORGANİK AYDINLAR İSTİYORUZ"

Davutoğlu, "Biz mekanik meslek sahibi nesiller istemiyoruz, organik aydınlar istiyoruz. Biz, yeni nesillerin nesneleşmesini istemiyoruz, özneleşmesini istiyoruz. Kendi milleti adına vakur bir şekilde dünyanın her yerinde 'tarihte ben vardım, bugün varım, yarın da var olacağım' bilincini vermeyen bir tarih eğitimi, ne kadar iyi bilgi aktarırsa dahi bilinç oluşturamaz" dedi.

"TARİH ÖĞRETMENİMİZ SINIFA DÖNER 'LOLO YAPMAYIN' DERDİ"

Öğrencilik yıllarına değinen Davutoğlu şu ifadeleri kullandı: "Ortaöğretimde tarih öğretmenim Ayşe Yongaçoğlu bazen sınıfta döner 'Bana lolo yapmayın' derdi rahmetli. Böyle espri yüklüydü. Hakkını ödeyemem.

"AHMET HEP 10 HAKETMİŞTİ AMA YAZISI O KADAR KÖTÜ Kİ 9 VERDİM" DEMİŞTİ

6 yıl bana hep tarihten 9 verdi. Son yıla geldiğimde 10 verdi. Ahmet hep 10 hakketmişti ama yazısı o kadar kötü ki o sebeple 9 verdim demişti. Hala da yazım kötü.

BABAM MESAJ GÖNDERDİ 'OĞLUM GEL ŞU MEKTUBUNU KENDİN OKU' DİYE

Babam rahmetliye Malezya'dan mektup gönderirdim Sare Hanımı çağırırdı doktor olduğu için o daha iyi okusun diye sonra bana mesaj gönderdi 'Oğlum gel şu mektubunu kendin oku' diye. İyi yazım olsun isterdim. Hattatlara hep hayranlık duymuşumdur. Belki hızlı düşünmekten bir türlü o meziyete sahip olamadım. Hocam bana 10 vermedi ama tarih bilinci verdi."

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr