Darbe girişimine katıldığı iddiasıyla tutuklanarak Silivri Cezaevi’ne konulan er Oğuz Öncan’ın babası Şemsettin Özcan, “Çocuğumuzu askere gönderdik, darbeye göndermedik. Her daim darbeye karşıyız. Genellikle Türkiye’nin her yerinde herkes darbeye karşıdır. Biz Muş’ta belediyenin önünde toplandık, ondan sonra duydum askerleri toplamışlar, ben hemen bilgiyi alamadım, İstanbul’a geldim” diyor.

 

‘Davacıyız’

Oğlunun tutuklandığı Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi önünde konuşan baba Özcan, “ailecek altı gündür perişan” olduklarını anlatıyor: “Oğlumun terhisine 45 gün vardı. Tatbikat var diyerek kandırmış, darbeye götürmüşler. Biz komutanlardan davacıyız. Bu askerler suçsuzdur. Komutanlar ne emir verirsse uygulamak zorundadır. Öyle olmasa kimse askerlik yapmaz. Bir tarafta teröristler var, bir tarafta darbeciler. Biz ortada kalmışız. Ne yapalım bilmiyoruz...”

 

Oyuna gelmişler

Özcan ailesinin avukatı Berat Can Tanık ise, “Bu darbenin teşebbüs aşamasında kalması askerlerin feraseti sayesinde sağlanmıştır. Askerler komutanlarının direktifleri doğrultusunda hiçbir şeyden haberleri olmadan kimi havaalanına kimi valilik önüne götürülmüştür. Ancak karşılarında halkı görünce tek bir kurşun sıkmadan silah bırakmışlardır” diyor. Tanık’a göre, erlerin tek şansızlığı şu anda asker olmaları. Tanık bu süreçte yanan hak ihlallerini ise şöyle sıralıyor: “Bu çocuklar alındıkları tarihten beri ailelerine ulaşamıyorlar. Biz avukatlar sosyal medyadan çocukların adlarını araştırıp, ailelerine ulaşmaya çalışıyoruz. Çocuklar Silivri’de tutuluyorlar. Hakimlerin dediği şey şu; ‘tutuklama bir önleyici tedbirdir. Bunlar gelecekte serbest de kalabilirler...’ Ancak şunu anlamıyorlar. Toplum nezdinde tutukluluk suçlulukla eşdeğer gözüküyor.”

Avukat Tanık sözlerine şöyle devam ediyor: “Hepsinin ailesi bedelli askerliğe para yetiştiremediği için oğlunu askere gönderen köylü Anadolu vatandaşıdır.” Tanık, “askerlerin ve ailelerinin Cumhurbaşkanı’nı sevdiğini” ve “AKP’ye yakın olduklarını” da dile getiriyor. Hiçbirinin uzaktan yakından vatana ihanetle alâkalarının olmadığını söylüyor üstüne basa basa... En yakın zamanda tahliye edilmeleri gerektiğini vurguluyarak, “Bu tamamen paşaların oyununa gelmiş çocukların şanssızlığıdır” diyor.

 

Mahkemede anlattı

Oğuz Özcan, 66. Mekanize Tugay Komutanlığı Barış Gücü Komutanlığı’nda Baştabya’da piyade er olarak askerliğini yapıyordu. Mahkemedeki ifadesine göre, saat 21.00 sıralarında içtima olacağı söylendi. Silah ve hücum yeleklerini kuşanarak içtima alanına gittiler. Daha sonra zırhlı askeri araçlara binmeleri emredildi. Topkule civarında “tatbikat var” dendi. Topkule’ye gittiler. 10 dakika kadar beklediler. “Atatürk Havaalanı’nda kırmızı alarm var” dediler. Özcan, havalimanına gittikten sonra yaşananları ise şöyle anlattı: “Hakan Aydemir’in emriyle araçtan indik. Yolun sağ tarafına geçtik. ‘Herkes boş şarjörleri taksın’ dedi. Hücum yelekleri dahil olmak üzere altı şarjör verdiler. ‘Emir gelmeden ateş etmeyin’ dedi. Daha sonra halk dolmaya başladı. Bize, ‘Oğlum yapmayın etmeyin, ne yaptığınızın farkında mısınız?’ dediler. Araçlara binmemiz emredildi, bindik. Kışlaya gidiyorduk. Halk önümüzü kesti. Açık olan zırhlı aracın kapağından içeri girdiler, tüfekleri istediler. ‘Tüfeğimiz yok’ dedik, vermedik. Koltukların altına saklandık. Uzman Çavuş Oğuz Çiçek, ‘Polis gelene kadar kimse aracın yanından ayrılmasın’ dedi. Sonra polis geldi, teslim olduk.

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr