İlçenin girişinde bulunan 252 metre uzunluğundaki Çaycuma Köprüsü'nün 48 metrelik bölümü, 6 Nisan 2012'de çöktü. Çökme sırasında köprüde yürüyen 4 kşi ve içinde 11 kişinin bulunduğu minibüs alttaki Filyos Çayı'na düştü. Akıntıya kapılarak sürüklenen aralarında dönemin Çaycuma Belediye Başkanı Ak Partili Mithat Gülşen'in babası 79 yaşındaki Kemal Gülşen'in de bulunduğu 11 kişinin cesedi bulunurken, facianın üzerinden 4 yıl geçmesine rağmen 4 kişi hala kayıp.

CEZA DAVASI AÇILAMADI

Bilirkişi raporuna göre olayda kusur ve sorumlulukları bulunan Çaycuma Belediyesi için İçişleri Bakanlığı, Karayolları Kastamonu Bölge Müdürlüğü için Kastamonu Valiliği, Devlet Su İşleri (DSİ) 232'nci Şube Müdürlüğü için ise Zonguldak Valiliği soruşturma izni vermedi. Savcılık ve ölenlerin yakınları Bölge İdare Mahkemesi ve Danıştay'a itiraz etti. Mahkeme Karayolları ve DSİ, Danıştay da belediye lehine karar verdi. Çaycuma Cumhuriyet Başsavcılığı da 3 yıl süren soruşturma sonunda 3 kurum hakkında da soruşturma izni verilmemesi nedeniyle işlem yapılmasına yer olmadığına karar verdi.

İDARE MAHKEMESİ BELEDİYEYİ TAZMİNATA MAHKUM ETTİ

Faciada ölenlerin yakınları ise 3 kurum hakkında Zonguldak İdare Mahkemesi'nde maddi ve manevi tazminat davaları açtı. Mahkeme, Karayolları Genel Müdürlüğü'nün faciadan önce 18 Nisan 2011'de Karayolları ağından çıkarılan Çaycuma Köprüsü'nün bakım ve denetimini Çaycuma Belediyesi'ne devrettiğine dikkat çekerek köprü bakım ve onarımı konusunda yetkisi bulunmayan Karayolları Genel Müdürlüğü ile DSİ'nin tazminat sorumluluklarının bulunmadığına karar verdi. Mahkeme, köprünün denetimi, onarımı ve bakımı konusundaki sorumluluğunu yerine getirmeyen, önlem almayan belediyeyi ise ölenlerin her bir yakınına 20'şer bin lira manevi tazminat ödemeye mahkum etti.

Avukatlığını üstlendiği ölen 5 kişinin her bir murisi için 40'ar bin lira manevi tazminat talep eden Malik Uçar, 20'şer bin liralık tazminatı yetersiz bularak Danıştay'a temyiz başvurusu yaptı. Olayda Karayolları ve DSİ'nin de sorumluluğu olduğunu ileri süren Çaycuma Belediyesi de Danıştay'a başvurdu.

DANIŞTAY MANEVİ TAZMİNATIN YÜKSELTİLMESİNİ İSTEDİ

Danıştay 10'uncu Dairesi, belediyenin temyiz talebini reddederken, Avukat Uçar'ın başvurusunu yerinde buldu. Danıştay, olay nedeniyle duyulan elem ve ızdırabı kısmen de olsa hafifletmeyi amaçlayan manevi tazminatın, yaşama sevinci ve zevki azalan kişinin manen tatminini sağlamaya yönelik bir tazmin aracı olduğuna dikkat çekti. Manevi tazminat miktarının, manevi tatmin sağlayacak bir miktarda olması gerektiğine işaret eden Danıştay, söz konusu tazminat miktarının olay nedeniyle duyulan elem ve üzüntüyü kısmen de olsa giderecek tutarda olmadığına hükmederek tazminatın yükseltilmesini istedi.

'HUKUK GARABETİ VAR'

Avukat Malik Uçar, Danıştay'ın olayda Çaycuma Belediyesi'ni sorumlu tutarak manevi tazminat miktarının artırılması yönünde karar verdiğini söyledi. Belediye Başkanı CHP'li Nihat Kantarcı ile irtibata geçtiklerini belirten Uçar, "Tazminat bedellerinin tahsili konusunda belediye ile bir protokol yapıp bunu bir takvime yayacağız. Belediye Başkanımız da bu konuda insani yaklaşıyor. Tabii dönemin Belediye Başkanı Ak Partili Mithat Gülşen ile Karayolları Bölge Müdürü ve DSİ Şube Müdürü için soruşturma izni verilmemiş ve ceza davası açılamamıştı. Tazminat davasında ise Çaycuma Belediyesi suçlu bulundu ve tazminata mahkum edildi. Dolayısıyla bir hukuk garabeti oluşmuş durumda. Kusurlu belediye, ama hiçbir yetkili hakkında ceza davası açılamadı. İzah edilmesi zor bir durum. Biz şimdi Danıştay kararından sonra yeniden ceza yargılaması yapılabilir mi bunun mücadelesini vermeye devam edeceğiz" dedi.

Ölenlerin yakınları da tazminat davasında belediyenin suçlu bulunmasına rağmen ceza davası dosyasının kapatılmasına tepki göstererek hukuk mücadelesini sürdüreceklerini söyledi.

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr