HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın 9 Eylül 2015 tarihinde Diyarbakır'da yaptığı konuşmada 'Cumhurbaşkanı'na hakaret' ettiği iddiasıyla 1 yıldan 4 yıla kadar hapis istemiyle yargılandığı davanın duruşmasına devam edildi. Demirtaş, Diyarbakır 4'üncü Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmaya, İstanbul'da iki ayrı davanın duruşmasına katılacağı gerekçesiyle gelmedi. Duruşmada ilk olarak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın avukatı Dr.Hüseyin Aydın'ın davaya müdahil olma talebiyle gönderdiği dilekçe okundu. Duruşmada söz hakkı alan Demirtaş'ın avukatları, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın avukatının gönderdiği dilekçeyi incelemek ve buna karşı beyanda bulunmak için süre talep etti. Ara kararlarını açıklayan mahkeme, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın davaya müdahillik talebinin, Demirtaş'ın avukatlarının beyanı alındıktan sonra değerlendirilmesine karar verdi. Duruşma eksiklerin giderilmesi için ertelendi.   Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın avukatı Aydın'ın mahkemeye gönderdiği dilekçenin 'Müdahale talebinde bulunan' kısmında 'Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı' ifadeleri yer aldı. Dilekçede Demirtaş'ın 9 Eylül 2015 tarihinde HDP Diyarbakır il binasında yaptığı ve bir televizyondan canlı yayımlanan konuşmasının 'Cumhurbaşkanına hakaret' suçunun unsurlarını barındırdığı belirtilerek şu ifadelere yer verildi:   "Anayasanın 104'üncü maddesine göre Cumhurbaşkanı devletin başıdır ve bu sıfatla Türkiye Cumhuriyetini ve Türk milletinin birliğini temsil etmektedir. Makamına yönelmeyip kişiliğine karşı işlenmiş olsa da Cumhurbşkanına hakaret suçunun kişilere karşı suçlar içinde görülmemesi gerekmektedir. Kanun koyucu bu düşüncelerle Cumhurbaşkanına hakaretin, devlete karşı işlenmiş suçlar arasında düzenlenmesini uygun görmüştür. Bir başka anlatımla, suç doğrudan doğruya Cumhurbaşkanı olan kişiye karşı işlenmekte ise de ihlal edilen değer, devletin siyasal iktidar yapısıdır. Sanık şikayet konusu açıklamalarında sayın Cumhurbaşkanımıza yönelik alenen hakaret etmiştir. Yargıtay içtihatları gözetildiğinde atılı suçun yasal unsurları gerçekleşmiştir. Sanığın açıklamalarının ifade özgürlüğü çerçevesinde değerlendirilmesi de mümkün değildir.   Anayasa Mahkemesi ve AİHM kararlarında ifade özgürlüğünün ihlali nedeniyle yapılan başvurularda, kişilerin şeref ve itibarına eleştiri sınırlarını aşan ve hakaret içeren sözler dolayısıyla yapılan saldırdılarda özel hayat hakkı korunmaya daha değer görülmüştür. Sanık seçilmiş ilk Cumhurbaşkanımızı hedef alarak yaptığı açıklamalarla Sayın Cumhurbaşkanımıza karşı onur, şeref ve saygınlığını rencide edici ifadeler kullanmış, kişiliği saygınlığı ve itibarını hedef alarak suçu alenen işlemiştir. Basına karşı ve toplulum önünde yapılan konuşma ile suça konu ifadelerin birçok kişiye ulaştığı açık olduğundan aleniyet unsuru gerçekleşmiş olup, somut olayda suçun nitelikli halinin uyguylanması gerekir. Bu nedenle müdahilliğimize karar verilmesini ve sanığın cezalandırılmasını talep ediyoruz."Kaynak: Cumhuriyet.com.tr