Cumhurbaşkanı Erdoğan,  Hakan Şükür ve Arif Erdem’in 'FETÖ ile bağlantısı' dolayısıyla Galatasaray kulübünden ihraçlarının reddedilmesi, ardından da aidat gerekçesiyle üyelikten atılmalarına ilişkin, “Sadece aidata dayalı bir olay olarak değerlendirilmesi bana çok hafif geliyor” dedi. Aidatla atılmayı “süreci geçiştirme” olarak yorumlayan Erdoğan, ihraç taleplerinin reddedilmesinin ardından salonda yaşanan sevinci ise, “çirkin yaklaşımlar” diye değerlendirdi.


Habertürk-Show TV ortak yayınında konuşan Erdoğan'dan satır başları şöyle:


"16 Nisan'dan sonra Kasım 2019'a kadar ben zaten görevimin başındayım"

Referandumun ardından hükümetin görevine devam edeceğini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Mevcut anayasada 104. madde. Orada cumhurbaşkanının görev alanları bellidir. Gelecek olanda da bellidir. 5 yıl güvenoyu, millet sandığa gider ve sandıkta kararını verir. Şu anda olduğu gibi. Belki Kılıçdaroğlu'nu rahatsız eden odur. Akşam yat, sabah kalk gensoru yok artık. 16 Nisan'da milletimiz 'evet' derse hükümetler gensoru belasından kurtulacak. Çünkü çalıştırmıyor. İkide bir güvenoyu yok. 5 yılda bir sandığa gelir, millet kal derse kalırsın, değiş derse değişirsin. 16 Nisan'dan sonra Kasım 2019'a kadar ben zaten görevimin başındayım. Bir değişiklik olmayacak. Hükümet de görevinin başında. Şu anda yasalar neyse, yine bu yasalar çerçevesinde adımını atacaktır” ifadelerini kullandı.
“Trump'ın atmak istediği adım engellendi”

Meclis denetimi ille ilgili yapılan eleştirileri Trump örneği ile yanıtlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “ABD'de Trump sağlık reformuyla ilgili ne dedi, 'kaldıracağım' dedi. Ne oldu? Kaldırabildi mi? Kendi partisi aleyhte aldığı kararlarla şu anda Trump'ın bu adımı engellendi. Belki de Obama veya onun partisi işbaşında kalsaydı Obama'nın attığı adım devam edecekti. Trump'ın atmak istediği adım engellendi. Denetim gücü var demek. Kendi partiniz de olsa parlamentonun işine gelmiyorsa sizi engelleyebilirler. Bu kurumların hepsi anayasa teminatı altındadır. Bunlarla ilgili 'keyfim elverdi' diye bir şey yok" diye konuştu.


“Cumhurbaşkanının Meclisi fesih yetkisi yok, yalan söyleme”

Erdoğan, “Sayın Kılıçdaroğlu’nun 18 maddeden haberi yok. Cumhurbaşkanı 5+5 iki dönem seçilir. Cumhurbaşkanının Meclisi fesih yetkisi yok. Dürüst ol, yalan söyleme. Dinleyenler de zannediyor ki cumhurbaşkanının fesih yetkisi var. Böyle bir şeyi niye söylüyorsun? Cumhurbaşkanının Meclisi fesih yetkisi yoktur. Meclisin bir erken seçim yapma yetkisi var mıdır? Meclisin böyle bir karar alma yetkisi var. Ama bunu Meclis alır. OHAL ile ilgili olarak cumhurbaşkanı, tamam OHAL kararı için adım atar. Ama bunu attığı zaman Meclise gider ve Meclis bu OHAL kararını ne yapar, onar veya onaylamaz. Onadığı takdirde OHAL devreye girer. Onaylamazsa devreye girmez. Cumhurbaşkanı kararnamelerinin ne yasa ne de anayasa üzerinde hükmü yoktur. Hakkında anayasal ya da yasal bir madde varsa kararname çıkaramaz cumhurbaşkanı. Güçlü, denetim mekanizması ağır olan bir parlamento var” ifadelerini kullandı.


“Sınırsız başkan yardımcısı atamaktan bahsediyor, böyle çocukça bir yaklaşım olur mu?”

Erdoğan, “Sınırsız başkan yardımcısı atamaktan bahsediyor. Bin 500'e kadar başkan yardımcısı. Böyle çocukça bir yaklaşım olur mu? Biz 36 bakanla devraldık ve aldığımız 36 bakanla, başbakan dahil 25 kişilik kabine oluştu o zaman. Şu anda da ya 27'dir ya 28. Herkese lütufta bulunan iktidarlar oluşturmadık. Tek başına hükümetin güzelliği burada. Mevcut kabine, mevcut hükümet 2019 Kasım'ına kadar bu işi hayırlısıyla götürecektir. Hükümet kabinede değişiklikler yapabilir, birleştirebilir, şu olur, bu olur. Mevcut hükümetin tasarrufudur. Benim bir tasarrufum yok. Hükümetle bazı görüşmeler yaparak yenilemelere gidilir gidilmez, Sayın Başbakan'la aramızdaki görüşmeyle alakalı bir konudur. Şahsımla tasarruf yapamam” diye konuştu.


27 Mart 1994’te İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçilmesinin üzerinden 23 yıl geçtiği hatırlatılan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İstanbul gibi bir muhteşem şehre 1994'ün 27 Mart'ında belediye başkanı olarak göreve başlamak mutluluk vesilesiydi. CHP'den devraldık. O zaman İstanbul Büyükşehir Belediyesinin 2.5 milyar dolar borcu vardı. Sadece finans olayı değil, İstanbul susuzdu, çöp dağları vardı, hava kirliliği vardı. Finans yönetiminin yanında insan yönetimini ele aldık ve tabii insan yönetimiyle finans yönetimi başarılı şekilde ele alınınca süratle mesafe aldık. O zamanlar doğalgaz İstanbul'un geneline yaygınlaşmış değildi. 50 bin haneye ulaşmıştı ve 'süratle hava kirliliğini çözebilmek için doğalgazı yaygınlaştırmak gerekir' dedik ve ana hatları yaygınlaştırmak için adımlarımızı attık. Öbür taraftan çöp dağlarını yok etmeye başladık. Suda bir sektör oluşmuştu. Nasıl benzin istasyonları varsa su satış istasyonları vardı. Plastik bidonlar o ara ciddi manada yaygınlaşmıştı. Çünkü evde su akmıyor. Istranca Dağları'ndan su getirdik” dedi.

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr