CHP'li Beşiktaş Belediye Başkanı Murat Hazinedar, Nokta dergisinden Armağan Çağlayan'ın sorularını yanıtladı. Çağlayan, Hazinedar'a hakkındaki 'cemaatçi' iddialarını sordu. Hazinedar'ın bu soruya yanıtı, "Adama ibne diyorlar, şunu bunu diyorlar da ne var bunda FETÖ'cü demişler. Önemli olan ben ibneyim diyebilmek. Siyetçiysen aykırı figürsen her şeyi söylerler" şeklinde oldu.

Hazinedar'ın verdiği röportajdan öne çıkan bölümler şöyle:

-Balık restoranı Turgut Vidinli'de bir olay oldu ve siz Vidinli'yi kapattınız. Ama sonra takip ettim, aslında kapının önüne masa konuluyor diye kapatmışsınız. Bir nevi hukuku dolandınız, öyle değil mi?

Fiili olarak müdahale ettik.

O hadise olmadan da Vidinli'yi kapatabilirdiniz.

Aslında tam doğrusu bu değil. Çünkü yasal olarak bizim bir yeri kapatma hakkımız yok. Bu adli bir vakıa. Adli olaya dayalı olarak işlem yapma yetkisi ilçe belediyelerinde değil. Tabii ki  belediyelerin fiili bir gücü var. Sonuçta vakıanın büyüklüğünü dikkate alırsanız burada Beşiktaş gibi İstanbul'un kalbinde Beşiktaş'ın çarşısında yaşanan bir olay. Bu bir kere basit bir olay değil. Ama bu olayın siyasi bir tarafı yok. Bu olay tamamen oradaki insanların orayı işletenlerin orada çalışanların kültürüyle ilgili. Yani kadına bakış, hayata bakış, işletmecilik kültürü.

Sizinle ilgili çok şey üst üste geldi bu aralar.

Ne mesela?

Kenan Işık mesela... Ne kadar büyük talihsizlik...

Evet aslında herkes bilir ki benim gibi sosyal medyayı çok yoğun kullanan üstelik bu konuda bu sene dijital varlıklarda birinci olmuş bir belediyeden bahsediyoruz. Benim tüm bunları yönetmem mümkün değil. Ama anladığım kadarıyla arkadaşım meseleyi de biraz ön almak için Şehrazat ve Cemil İpekçi hesaplarına atfen bunu yapıyor. Tabi burada Cemil İpekçi ve Şehrazat'ın duyurularının görmediği itibarı belli ki biz gördük.

Ama siz Beşiktaş Belediye Başkanısınız!

Bu aslında bizim için çok önemli bir gösterge oldu. Aynı şeyi söylediler bana. Dediler ki "siz çok takip edilen bir belediye başkanısınız." Geçmişteki belediye başkanları vesaire bu kadar takibe tabi değillerdi. Bizim bunu iyi kullanmamız bugüne kadar ve çok yüksek bir etki alanımızın olması bu sonucu doğurdu. O arkadaşımızın hatası. Ben zaten yurtdışındaydım o esnada.

Umredeydiniz...

Umredeydim.

Ertesi gün de umreden gelme görüntüleriniz çıkınca dedik ki çok şahane oldu. Bir CHP'li belediye, işçileri falan dizmiş...

Aslında bu iki olayın da benimle (ilgisi yok) ilgisi var tabi. Her başkan, her yönetici maiyetindeki insanların hatalarının bedelini öder. Ama birincisi doğru hata. Ben zaten hanımefendiyi aradım hemen sabahleyin ve özrümü diledim. Sabah 8.30-9 gibiydi.

Çünkü ben o gün sabah 6 gibi yattım. O gece Kabe Komutanı benim için Hacerül Esved'in taşını açtılar. Dolayısıyla sabah namazında oradaydım. Daha sonra biraz zaman geçirdim Kabe'de. Geldiğimde sabah 6 falandı yattım. Sabah kalktığımda mesajı gördüm. Mesajı görünce hemen eşini aradım. Meseleyi o açıdan zaten düzeltmeyi yaptım. Bu bir hata arkadaşımız da zaten bu hatadan dolayı ayrıldı...

Sürdük diyorsun...

Yok yok öyle birşey yok. Kendi kendini cezalandırdı aslında. Kendisi bana "Ben hatalıyım ve affımı istiyorum" dedi. Bu birinci olay. Ama asıl ikinci olayın bizimle gerçekten hiç ilgisi yok.

Umreden dönüş meselesinin mi?

Evet evet... Biz bir hafta önce Beşiktaş temizlik işçilerimizi, yaklaşık 500 temizlik işçimiz var.  Beşiktaş özel bir yer, Beşiktaş kimliğinin ötesinde farklı bir özelliği daha var. 200 bini aşan bir nüfusumuz var ama 2 milyon insan geliyor her gün Beşiktaş'a. Her gün 2 milyon insanın kirlettiği bir Beşiktaş'ı temizliyoruz. 500 temizlik işçimiz var. Ben belediye başkanı olduğumda bunlar asgari ücret alıyorlardı. Geldikten hemen sonra yüzde 50 zam yaptım bu personele. Hem de hiç talep olmaksızın.

28 Şubat'ı eleştirenler bugün benzer uygulamaları yapıyorlar. Başörtüsü üzerinden mağduriyet çıkartanlar bazen haklı olsalar da bugün farklı uygulamalarla benzerini yapıyorlar. Ben eşimle 89'da şuan AK Parti'de olan birçok arkadaşımla beraber Beyazıt Camii'nde Cuma namazından çıkardım, başı açık eşimle başörtülü kardeşlerimize destek verirdik.

Onların da size teşekkür etmek akıllarına siz umreden dönerken mi geldi?

Yok yok... O olay öyle değil. Müsade ederseniz o meselenin ne kadar ilginç olduğunu anlayabilirsiniz. Ben daha sonra bu zammı yüzde 100'e çıkardım. Ve şu anda onlar İstanbul'un en yüksek temizlik işçisi gelirine sahipler. Ancak benim umreye gideceğim gün bir haber geldi; İşçiler yürüyor. Ben de güzel bir şey için yürüyorlar zannettim. Bunlara birileri bu en son asgari ücret artışı yapıldı ya.

O asgari ücret zammı kadar yasada bir boşluk oluştu, dolayısıyla siz asgari ücret artışı kadar o zammı hem asgari ücret alanlara hem de daha yüksek alanlara uygulamak zorunda kalıyorsunuz. Dolayısıyla inanılmaz bir adaletsizlik ortaya çıkıyor. Gerçekten asgari ücret alanlar için yapılmış olan düzenlemeyi çok daha yüksek alanlara uygulamamak için bunlardan muvaffakat alıyorsunuz.

İçerdeki birileri sanıyorum bir miktarı örgütlü yapıdan gelen birkaç kişi, diyorlar ki maaşlarınızı düşürecekler. Oysa zam yapılıyor. Ama yüzde 30 zam yapılmıyor 2 bin 500'e çıkıyor maaşları. 2 bin 250 alıyorlar, yani asgari ücretin iki katı kadar. Biz de dedik ki yüzde 10 ile sınırlayalım. Çünkü başka türlü ödeme şansımız yok.

Bunlar kanıyorlar ve yürüyorlar. Ben de geldim belediyeye, çok kızdım tabi bunlara. "Yazıklar olsun size" dedim. "Boşa bile versem imza atacaksınız siz dedim. Çünkü siz benim sizin hakkınıza haleldarlık getirmeyeceğimi, zarar vermeyeceğimi bilmeniz lazım" dedim. Benim gittiğim gün bunlar imzaladılar o evrakları ve sorun çözüldü.

Siz Beşiktaş'ta evin içini  boyayandan para mı istiyorsunuz?

Onların hepsi uydurma şeyler...

Sizin için sürekli cemaatçi diyorlar.

Saçmalama. Adama ibne diyorlar, şunu bunu diyorlar da ne var bunda FETÖ'cü demişler. Önemli olan ben ibneyim diyebilmek. Siyetçiysen aykırı figürsen her şeyi söylerler.

Size cemaatçi demeleri rahatsız etmiyor mu?

Rahatsız olması için kabahatim olması lazım. Benim hiçbir örgütle cemaatle alakam yok. Benim 9 yaşından beri oruç tuttuğumu, muhafazakar taraflarımı herkes bilir. Ben öyle bir ailede büyüdüm ki sana anlatayım. Konakta büyüdüm. Bizim evde Ramazan'da herkes oruç tutar, namazını kılar. Ben Kur'an kursuna gittim. Öğrendim. Annem çağdaş cumhuriyetçi bir Türk kadını eczacı.

Babam öyle. Konağımıza İsmet Paşa gelmiş kalmış. Babamın kısa pantollu İsmet Paşa'yla fotoğrafları var. Atatürk hayranı bir aile. Ramazan'da her akşam teravih dini bir görevi ifa etmenin ötesi bir ritüeldir. Bayram gelince akşam üstü sofralar kurulur rakı içen içer. Ben böyle özgürlükçü değerlere saygılı bir ortamda büyüdüm. Benim siyasetimin tam referansı orası. Fatsa'nın cafcaflı döneminde sol elim havada kahrolsun faşizm diye yürüdüm. Ama ailem hep olayların içinde olmamış saygın bir duruş sergilemiş bir aile. Hiç kavganın içinde olmadık. Çatışmacı bir dil kullanan biri olmadım.

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr