Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Engin Altay, CHP İstanbul İl Başkanlığı'nda gündeme dair açıklamalarda bulundu.

Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM) Denetim Konseyi'nin 8 Mart 2017 tarihinde, Türkiye'yi siyasi ve hukuksal planda denetime almayı kararlaştırdığını belirten Engin Altay, "Bu kötü bir haber. Türkiye 1996-2004 yılları arasında aynı şekilde denetime alınmış daha sonra denetim 2004 yılında kaldırılmıştı. Avrupa Konseyi Parlamanterler Meclisi Genel Kurulu Nisan ayında bu kararı onaylarsa Türkiye denetimden çıktıktan sonra tekrar denetime alınan ilk ülke olacak. Bu dünya milletler ailesi ve Avrupa milletler ailesi içinde bizim için maalesef utanç verici bir tablodur. Aziz milletimizin gururunu kıracak, Türkiye'yi rencide edecek bir tablodur" diye konuştu.

"AZİZ MİLLETİMİZİN HAK ETTİĞİ BİR İHTHAM OLMAZ"

AKPM Denetim Konseyi'nin Türkiye'yi denetime almayı kararlaştırmasındaki unsurları sıralayan Altay, "Türkiye AB ilişkileri tekrar geriye gidecek. Zira 2004'te çıkmıştık şimdi tekrar 2004'e döneceğiz. Bu Türkiye'nin hedeflerini ve ideallerini 13 yıl gerileten bir tablodur. Karar onaylanırsa, onaylanma ihtimali de maalesef yüksek görülüyor. Türkiye; Arnavutluk, Sırbistan, Ukrayna gibi Avrupa'da demokrasisi sabıkalı olarak görülen ülkeleri arasına girecek. Demokrasi liginde küme düşmüş olacağız. Öte yandan Türkiye AB'ye tam üyelik sürecinden ve çağdaş değerlerden hızla uzaklaşmış olacak. Türkiye'nin dünyadaki itabarını tamamen kaybetmek üzere olduğunu üzülerek tespit ediyoruz. Türkiye artık dünyada dikdatörlükle yönetilen bir 3. Dünya ülkesi olarak görülmeye başlıyor. Bu da Türkiye'nin ve aziz milletimizin hak ettiği bir itham olamaz" ifadesini kullandı.

"BU MİLLİ BİR DAVADIR"

Gerilim ve kutuplaşmanın Türkiye'ye büyük zararlar vereceğini belirten Engin Altay, "Bu referandumda bizce rejim oylanacak, Adalet ve Kalkınma Partisi ve Sayın Bahçeli'ye göre de bir güçlü yönetim modeline geçilecek. İkisi de iddia. Biz bunun demokrasi standartlarımızı düşüreceğini, temel hak ve özgürlükleri bir kişinin iki dudağının ucuna teslim edeceğini, devletin bütün anahtarlarının bir kişi de toplanacağını iddia ediyoruz. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin varlık sebebinin ortadan kalkacağı kanaatindeyiz. Millete de bunu anlatıyoruz. Ama millete bunu anlatırken bunu bir parti davası olarak anlatmıyoruz. Bu milli bir davadır, demokrasi davasıdır. 90 yıllık Cumhuriyet tarihimizin hak ve özgürlük davamızın bekasıdır diye anlatıyoruz. Onlar da başka türlü anlatıyorlar. İkisine de saygı duymak gerek. Ama bir şeye saygı duyulmaz; bu vesileyle toplumu kamplaştırmak, kutuplaştırmak, insanları ötekileştirmek, gerilim politikası üretmek, terör acılarını siyasete malzeme etmek, terör örgütleri üzerinden insanların gözünü boyamak, 'hayır' diyenleri terörize ve kriminalize etmek bizim devlet adabımızda da demokrasi geleneğimizde de abesle karşılanır, kusur sayılır. Kim neyi istiyorsa propagandasını yapsın" dedi.

"ALMANYA'DAN ŞİKAYET ETMEYE DE HAKKINIZ OLMAZ"

Altay sözlerini şöyle sürdürdü:

"Almanya ile ilgili çocuklar gibi feryat eden, ağlayan bir AKP görüyoruz, ayıp değil mi? Ben utandım. Türkiye Dışişleri Bakanı'nın Avrupa'nın bir ülkesine gidip düşüncelerini oradaki soydaşlarımızla paylaşamaması beni incitiyor. Bunun çözümü çocuklar gibi bağırmak, çağırmak değil. Türkiye Dışişleri Bakanı Avrupa'nın bir ülkesine gidemiyorsa sorun daha vahimdir. Böyle bakmak lazım. Siz Bulgaristan'daki Hak ve Özgürlükler Partisi'nin Türkiye Dostluk Grubu Başkanı Milletvekili'ne Türkiye'ye giriş yasağı koyarsanız, Sayın Akşener başta olmak üzere bizim CHP'li arkadaşlarımıza Anadolu'nun çeşitli yerlerinde salon yasağı koyarsanız, bindirilmiş kıtalarla salon basıp kürsü devirirseniz sonra kürsü deviren için 'Ülkücüler yarım iş bırakmaz' diyerek bütün ülkücüleri tahrik ederseniz Türkiye'ye iyilik yapmış olmazsınız. Almanya'dan şikayet etmeye de hakkınız olmaz"

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr