CHP İstanbul İl Başkanı Cemal Canpolat, "Esenyurt, Sultanbeyli, Sultangazi, Sancaktepe gibi bölgelerde, merdiven altı atölyelerde sigortasız ve güvencesiz bir şekilde gündelikçi işçi olarak çalıştırılan kadınlar, çocuklarının okul masrafını dahi karşılamakta zorlanan babalar bu gidişata ‘Hayır’ diyor. Zeytinburnu, Fatih gibi Suriye’deki iç savaştan kaçan sığınmacıların en çok yaşadığı ilçelerde de ‘Hayır’ oyları önde gözüküyor. Buralarda esnafımız perişan halde. İşsizlik hâd safhada. Bu insanlar, başkanlık sisteminin dertlerine çözüm olmayacağının farkında. 15 yıldır tek başına iktidarda olup da memleketin asıl sorunlarını çözemeyenlere sandıkta cevap verecekler" dedi.

CHP İstanbul İl Başkanı Cemal Canpolat, Birgün'den Meltem Yılmaz'ın sorularını yanıtladı. Canpolat şunları söyledi:

Anayasa değişikliği referandumu için son haftaya girmiş bulunuyoruz. Siz, CHP İstanbul İl Örgütü olarak, İstanbul’da sokağa indiğiniz ilk günden bu yana nasıl bir referandum çalışması yürütüyorsunuz?

Özellikle oy oranımızın düşük olduğu ilçelere yoğunlaşıyor, 50 bine yakın arkadaşımızla yoğun bir saha çalışması yapıyoruz. Her gün en az 1 ya da 2 ilçede esnafı ve evleri ziyaret ediyoruz; derneklere misafir oluyoruz. Zaten sahada gönüllü çalışan arkadaşlarımız konuya fazlasıyla hâkim. Tüm ilçe örgütlerinin dışında gönüllü kadınlar, gönüllü anneler, gençler, gönüllü hukukçular, doktorlar ve çevreci grupları var.

Biraz Gezi ruhu var yani?

Neredeyse. Örneğin bin kişilik anneler grubunun yarısı örtülü kadınlardan oluşuyor, daha farklı siyasi düşüncesi olan kadınlar da var ve bu CHP’de ilk kez oluyor. Çünkü bu bir CHP kampanyası değil. Bu, partiler üstü bir referandum.

Gittiğiniz yerlerde nasıl karşılanıyorsunuz?

Bugüne kadar hiçbir yerde vatandaşların olumsuz bir tepkisiyle karşılaşmadık. Referandumda ‘Evet’ oyu vereceğini söyleyenlerin birçoğu biraz sohbet ettikten sonra kararını gözden geçirecek duruma geliyor. ‘Evet’ diyenler ilk etapta duygusal davranıyor; fakat meselenin parti ya da kişilerle ilgili olmadığını anlayınca ‘Hayır’a ikna oluyor. Bu durumu birçok kez yaşadığım için söylüyorum.

Anayasa değişikliği teklifine ilişkin, sahada en çok gündeme gelen konular ve sorular ne oluyor?

Sahada en çok tartıştığımız konu şu: Siz taraflı bir Cumhurbaşkanı mı istiyorsunuz, tarafsız bir Cumhurbaşkanı mı? Ya da siz taraflı bir yargı tarafından mı yargılanmak istersiniz yoksa tarafsız bir yargı tarafından mı diyoruz. Ve şu örneği veriyoruz, bugün AKP’li biri başkan olabilir ama yarın CHP’li veya bir başkasının, tüm gücü elinde toplamasını ister misiniz diye soruyoruz.

GÜVENCESİZ KADINLAR 'HAYIR' DİYOR

Bölge bölge örnek verir misiniz? Size göre İstanbul’da bu referandumda hangi ilçeler kritik ve buralardaki ‘Hayır’cılar neden ‘Hayır’ diyor? Genel söylemin dışında, kendilerine özgü sebepleri var mı?

Esenyurt’ta, Sultanbeyli’de, Sultangazi’de, Sancaktepe’de ilçede sokak sokak dolaştım. Bu saydıklarım başta Doğu ve Güneydoğu’dan olmak üzere Anadolu’dan en fazla göç alan ilçelerin başında geliyor. Bu bölgelerin gençleri işsizlikle; çalışanları geçim derdiyle, çocukları gelecek kaygısıyla boğuşuyor. Çok farklı görüşten vatandaşımızla görüştüm. Herkesin ortak derdi aynı; ekonomi. Tası tarağı toplayıp taşı toprağı altın diye geldikleri İstanbul’da iş; ülkede de barış ve huzur istiyor bu insanlar. Her şeyin farkında olduklarını gördüm. Merdiven altı atölyelerde sigortasız ve güvencesiz bir şekilde gündelikçi işçi olarak çalıştırılan kadınlar, çocuklarının okul masrafını dahi karşılamakta zorlanan babalar bu gidişata ‘Hayır’ diyor. Birçoğu haftanın 5 günü fabrikalarda, diğer 2 günü de gündelikçi olarak başka yerlerde çalışıyor. Gençlerin de birçoğu işsiz güçsüz, gelecekten umutsuz bir hayat yaşıyor. Bu insanlar başkanlık sisteminin dertlerine çözüm olmayacağının farkında. 15 yıldır tek başına iktidarda olup da memleketin asıl sorunlarını çözemeyenlere sandıkta cevap verecekler.

39 İLÇENİN 28'İNDE 'HAYIR' ÇIKMASINI BEKLİYORUZ

Zeytinburnu, Fatih gibi Suriye’deki iç savaştan kaçan sığınmacıların en çok yaşadığı ilçelerde de ‘Hayır’ oyları önde gözüküyor. Buralarda esnafımız perişan halde. İşsizlik hâd safhada. Bu ilçelerimizde konuştuğumuz her vatandaş dertli. Suriyelilerin plansız ve kontrolsüz biçimde ülkemize yerleştirildiğini ve bundan rahatsız olduklarını söylüyorlar. AK Parti’de aktif siyaset yapanlarla karşılaşıyoruz, konuşuyoruz. Parti görevi olarak ‘Evet’ için çalıştıklarını ama önerilen sistemin doğru olmadığını açıkça itiraf ediyorlar. Birçok yerde bu tür şeylerle karşılaştım. Mesela; Eyüp’te, Küçükçekmece’de, Beykoz’da, Üsküdar’da. Buralarda ‘Hayır’ oyunun önde çıkacağını söylemek mümkün. 39 ilçeden 28’inde ‘Hayır’ çıkmasını bekliyoruz.

İktidar partisi ile eşit olmayan şartlarda çalışmak sizi nasıl etkiliyor, ne gibi olumsuzluklarla karşılaşıyorsunuz?

AKP içerisinde bir grup, sahada yaratamadıkları heyecanı parayla elde etme telaşına girdi. Kavgayla, gürültüyle, saldırılarla bu işi götürürüz diye düşünüyorlar. Her gün afişlerimiz kesiliyor, partililerimiz saldırılara maruz kalıyor. Türkiye’nin her bir yanına, her köşe başına afişler asıyorlar. TV kanallarını diledikleri gibi kullanıyorlar. Reklamların ardı arkası kesilmiyor. Çünkü sahada heyecanları ve inançları olmayan kitlelerini reklamla ayakta tutacaklarını zannediyorlar.

UYUŞTURUCU VE RANT

Bugün İstanbul’un en önemli sorunlarını nasıl sıralarsınız?

Bana göre ilk sırada uyuşturucu var. AKP, iktidara geldiğinde 10 bin uyuşturucu bağımlısı vardı, şimdi sayı 1 milyon olmuş durumda. Ve 35 yataklı bir tedavi merkezi ile geçiştirilmeye çalışılıyor. Bugün İstanbul’un her yerinde, her sokakta, her parkta ve her evin dibinde bir uyuşturucu bağımlısı varsa iktidar da güvende değildir. Peki bu gençler neden uyuşturucu kullanıyor? Çünkü mutsuz, umutsuzlar, gelecekleri yok.

İkinci önemli sorun, kentsel dönüşümün artık tümüyle rantsal dönüşüme dönüşmüş olması. Büyükşehir Belediyesi’nin 2002’den bugüne yaptığı çalışmaların neredeyse tamamı ranta dönük. Büyükşehir Belediye Meclisi’ne getirilen her 100 projeden 91’i imar rantıyla ilgili. Bu iktidar, geldiği günden beri imar rantını yandaşlara kazandırmanın mücadelesini vermiştir. En son örneklerden vereyim, Vatan Caddesi’nde 25 milyonluk bir tek arsayı 450 milyona kamulaştırıp devleti zarara sokan bir yönetimdir bu.

Bunun karşılığında siz ne yapıyorsunuz?

Bunların hepsinin hesabı sorulacak. Şimdi tek tek bakıyoruz, kimlere tahsis etmişler, hangi yandaşlara yerler verilmiş, bizim elimizde var. İstanbul’daki birçok belediyede, onlarca rüşvet ve yolsuzluğun döndüğünü de biliyoruz, bunların da belge ve bilgileri var. Bizim Kent Suçları İzleme Komisyonumuz her hafta onlarca dava açıyor. Ama yargı, özellikle son dönemde, olağanüstü halde dolayı, korkudan karar veremiyor. Haklı olduğumuzu görüyor ama uzatıyor. Bunun dışında, sorunuzun cevabı olarak, İstanbul’un en önemli diğer iki sorunu da, güvenlik ve trafik. İstanbul, yaşanabilir kentler arasında son sıralara düşmüş durumda. Güvenlik neredeyse yok gibi, bugün bu şehirde yaşayan kimsenin güvenliği yok.

İSTANBUL'DA YÜZDE 60 'HAYIR' ÇIKAR

Peki tüm bu konuştuklarımız ışığında, Anayasa değişikliği referandumunda, İstanbul’dan yüzde kaç oranında ‘Hayır’ çıkmasını bekliyorsunuz?

Anket şirketlerinin seçim manipülasyonu başladı. ‘Evet’i öndeymiş gibi gösterip ‘Hayır’cıları demoralize etmeye çalışıyorlar. Cumhurbaşkanlığı seçiminden önce de aynısı yaptılar. Sayın Erdoğan’ın yüzde 60 oranında önde olduğunu söylüyorlardı, ama öyle olmadı. Seçime katılım oranının düşmesine neden oldular ve Erdoğan yüzde 52 oyla seçildi. Vatandaşlarımız anketlere bakarak rehavete de umutsuzluğa da kapılmamalı. Tek yapmaları gereken demokratik haklarına sahip çıkmak ve sandığa gitmek. Sandığa gidersek mutlaka kazanacağız. Ben sandığa katıl��m yüksek olursa, İstanbul’dan yüzde 60 dolaylarında ‘Hayır’ çıkacağına inanıyorum.

Neye dayanarak?

Bakın, bu ülke kolay kurulmadı, bütün farklılıklar bir arada mücadele verdi. Sizce halk, böyle bir mücadele vererek kurulmuş bir parlamentoyu gözden çıkarır mı? Bugün siyaset kurumunun çözemediğini halk çözüyor, bu referandum bir halk hareketine dönüştü. Bir tarafta sınırsız devlet imkânları, bir tarafta da sıfır bütçeyle kol kola girmiş bir halk. Biz ayrılmayacağız, bütün farklılıklarımızla birlikte yaşayacağız diyenler ‘Hayır’ oyu verecek ve böylece referandumda sevgi ve barış dili kazanacak.

Peki diyelim ki tersi oldu, ‘Evet’ çıktı, nefret ve savaş dili mi kazanmış olacak?

Hayır, bu ülkede nefret olmaz, tersi çıksa da mücadele edeceğiz.

O zaman ne çıkarsa çıksın CHP için süreç devam edecek diyorsunuz. Peki, sonucun ne çıkacağından bağımsız, bu süreç size ne öğretti?

Aslında ben de bu referandumda sonucun ne çıkacağından daha önemli olanın, süreç içerisinde CHP’nin kendisini yenilemesi için bir vesile olmasını görüyorum. CHP, kendi alanını daraltmış, kentsel mağdurlar, Kürtler, Aleviler, yalnızlaşanlar, işsizler ve dar gelirliler gibi, ötekilerle bağlarını zayıflatmıştı. Şimdi bu süreç içerisinde CHP’nin kendisini yenilemesi de, sol dünyanın İslam’la karşı karşıya olmadığını da ortaya çıkardı. Bu durum CHP seçmeninde de son derece olumlu bir karşılık buluyor. Ayrıca bu referandumun sonucunu sadece CHP’nin oyları belirlemeyecek, bunu bilmek ve hep birlikte son güne kadar çalışmayı sürdürmek lazım.

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr