Bugüne kadar Kıbrıs görüşmelerinin en büyük kilit noktalarından olan 1959-1960 garantörlük anlaşmalarının tartışmaya açılmasına bazı kesimler karşı çıkarken, Rum tarafı yeni mutabakatta garantörlüğün sonlandırılmasını istiyor.     Cenevre’deki garantörlerin katıldığı beşli görüşme öncesinde resmi açıklama yapmayan Çavuşoğlu’nun ardından Kıbrıs’tan sorumlu Başbakan Yardımcısı Tuğrul Türkeş de dün Büyükelçiler Konferansı’na katılmadı; sessizliğini korudu. Türkeş’in ani şekilde Cenevre’ye gitmek için hazırlık yaptığı iddiaları gündeme gelirken, konferansa Başbakan Binali Yıldırım’ın katılması için de Yunanistan’a bağlı olarak kararların gözden geçirildiği öğrenildi.Binali Yıldırım Kıbrıs Müzakereler kapsamında Cenevre'ye gitmeyeceğini açıkladı.   Ankara’nın sessizliğini ilk bozan ise Çavuşoğlu oldu. Çavuşoğlu’nun Cenevre’deki beşli görüşmelerde şu mesajları verdiği öğrenildi:    BM rolü: “Türkiye, BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs’taki İyi Niyet Misyonu çerçevesinde Ada’da adil, kalıcı ve kapsamlı bir çözüme ulaşılması için yürütülen müzakereleri başından beri kararlılıkla desteklemiştir.”   Siyasi eşitlik: “Bu meselenin Kıbrıs Türk tarafının siyasi eşitliğini, meşru haklarını ve güvenliğini teminat altına alacak şekilde kapsamlı bir çözüme kavuşturulması, ülkemizin dış politika öncelikleri arasında yer almaya devam etmektedir”.   Ucu açık olamaz: “Kıbrıs’ta on yıllardır devam eden müzakerelerin ucu açık bir şekilde sürdürülmesinin kimseye bir yararı bulunmamaktadır”.   Garanti’de kıstas “adadaki gerçekler”: “Bölgemizin içinde bulunduğu ortam da dikkate alındığında, 43 yıldır Ada’daki güvenlik ve istikrarın temel dayanağı olan Güvenlik ve Garanti düzenlemesinin devam etmesi bir gerekliliktir. Bu konunun, Ada’daki gerçeklerle uyumlu bir anlayışla değerlendirilmesini bekliyoruz.   İki kurucu devlet: “Yeni ortaklık, BM parametreleri olan, iki kesimlilik, iki toplumluluk, siyasi eşitlik, eşit statüde iki Kurucu Devlet üzerine bina edilecektir.” (Bu sözlerle Türk tarafının dönüşümlü başkanlık talebinde de ısrarcı olduğunu vurgulamış oldu)    AB hukuku herkese: “Varılacak kapsamlı çözümün temel unsurlarının AB birincil hukuku haline getirilmesi, çözüm anlaşmasının hukuki güvenilirliği ve kesinliği açısından vazgeçilmezdir. Çözümün AB boyutuna ilişkin bir diğer önceliğimiz, ülkemizin AB üyeliğine kadar, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının, Ada’da dört özgürlükten AB vatandaşlarıyla eşit şekilde faydalanmasıdır.” (Bu 4 özgürlük şöyle:  serbest giriş, serbest dolaşım, serbest yerleşim ve serbest mülk edinme)    Türk tarafının öncelikleri:    -Federal düzeyde dönüşümlü başkanlığın sağlanması ve karar mekanizmasına etkili katılım   - Türk tarafının toprak oranının yüzde 36’dan 29,2 ye düşürülmesi. Kıbrıs Rum tarafı ise bunun %28.2 olmasını istiyor,    -Türk tarafı Rumların toprak taleplerini, bazı köy ve kasabaların Türk tarafına verilmesi halinde tartışmaya açık    -Yönetimde Kıbrıs Türklerinin etkin katılımı ile karar alınmasında ve en azından federal hükümetin kurumlarında bir Kıbrıs Türkünün ‘evet’ oyu alınmasında mutabakat büyük oranda sağlandı   -Garantörlük haklarından vazgeçilmesini Kıbrıs Türkleri müzakereleri kitleyecek bir unsur olarak görüyor ancak Bakan Çavuşoğlu’nun da söylediği gibi Türk tarafı bu hakların yeni gerçeklerle, aşamalı olarak düzenlenmesine olumlu yaklaşıyor. Türk tarafı onun yerine bunun günün şartlarına göre güncellenmesini istiyor.    -Bu görüşmelerin sonucunun bağlayıcı olması hedefleniyor    -Türkiye ile Rumlar arasında petrol ve gaz nedeniyle bir gerginlik yaşanmaması için birleşmenin önemli olduğu yaklaşımı var    -Yeni Anayasa’nın hazırlanması için en az 2-3 ay gerektiği belirtilirken; ayrıca yeni sistemin halka anlatılması için de 2-3 gerektiği belirtiliyor    -Türk tarafı, referandumda sorulacak sorunun bu defa Kıbrıs Türkünün geleceğini bağlayacak şekilde olmaması gerektiği düşüncesinde      BM: Kıbrıs zirvesinde federe devlete çok yakınızKaynak: Cumhuriyet.com.tr