Modern Avrupa’nın ilk romanı olarak kabul edilen ve Miguel De Cervantes imzası taşıyan Don Kişot’un, Gustave Dore’dan, Picasso ve Dali’ye kadar, yüzlerce ünlü ressamın zihninde bıraktığı izlerle ölümsüzleşen sanat eserlerini bir araya getiren sergi, Ankaralı sanatseverlerle buluştu. Çağdaş Sanatlar Merkezi’nin girişinden itibaren ziyaretçilerini yüzlerce yıllık bir gezintiye çıkarma garantisi veren sergi, Don Kişot’un değirmenlere karşı 400 yıldır bitmeyen mücadelesini, resim ve heykelleri ile bir kez daha günümüze taşıdı.

Dünyanın bu güne kadar en çok basılan ve okunan romanı olan Don Kişot’un birbirinden farklı tasvirlerinin yer aldığı “Don Kişot’un İzleri” sergisi,

İbrahim Karaoğlu ve Bettina Ruhrberg’in küratörlüğü ile Meryem Schultz, Jörg Kastner, Mustafa Güneş koordinatörlüğünde, yoğun uğraşlar sonucunda Türkiye’ye getirildi. 2016 yılı boyunca, Cervantes’i ölümünün 400. yılında anmak amacıyla Almanya’da bulunan Goslar Modern Sanatlar Müzesi’nin Don Kişot Evi’nden getirilen sergi, yağlı boya, gravür ve heykellerden oluşan 400’e yakın eserin bir araya getirilmesinden oluşuyor.

18. yüzyıldan başlayarak günümüze ışık tutan sergi içerisinde ayrıca dünyaca ünlü sanatçılarımız Selçuk Demirel, Utku Varlık ve Onay Akbaş ile Prof. Devrim Erbil, Abidin Elderoğlu, Habip Aydoğdu, Yalçın Gökçebağ, Prof. Adnan Turani, Metin Yurdanur, Prof. Özdemir Altan, Prof. Fevzi Karakoç, Prof. Zafer Gençaydın ve 50’ye yakın Türkiyeli ressamının bu sergi için özel olarak ürettiği çalışmalar yer alıyor.

Çankaya Belediye Başkanı Alper Taşdelen’in yoğun emekleriyle, 6 Mart’a kadar Ankara ÇSM’de sanatseverlerin ziyaretine açık olacak serginin Türkiye’deki diğer adresleri ise sırasıyla İstanbul, İzmir ve Antalya olacak.

‘Günümüzün Don Kişotları’

400 yıldır atı Rocinante üzerinde, yaveri Sancho Panza ile yel değirmenlerine karşı savaşıyla, egemenlere karşı mücadelenin sembolü olan Don Kişot’a yeni bir ruh katan bu sergide, Cumhuriyet’in tutuklu Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül de unutulmadı. Büyük hayallerin, vazgeçmemenin, dünyaya meydan okumanın simgesi olan Don Kişot’un izlerini taşıyan bu sergi, ifade özgürlüğünün can çekiştiği, yazılan haberler nedeniyle gazetecilerin tutuklandığı Türkiye’de, küratör İbrahim Karaoğlu tarafından “Günümüzün Don Kişotları” benzetmesiyle Dündar ve Gül’ün Silivri Cezaevi’nde devam eden mücadelesine armağan edildi.

Cervantes’in köleliğinde İstanbul

“Don Kişot’un İzleri” sergisinin bir sonraki durağı ise İstanbul. Mayıs ayı boyunca İstanbullu sanatseverlerin beğenisine sunulacak olan serginin metropol şehrindeki adresi ise Cervantes için özel bir anlam taşıyan Tophane-i Amire olacak. Karaoğlu, sergi için seçilen bu mekânın Don Kişot için önemini ise şöyle anlattı: “Çağıyla ve kendiyle hesaplaşan büyük insanlığın mimarı Cervantes, İnebahtı Deniz Savaşı’nda, Osmanlılara karşı savaşmış. Sol kolunu yitirmiş bu savaşta. Sonra da köle olmuş Cezayir’de. Köleliği, İstanbul’da sona ermiş. O dönemlerde tam da Tophane-i Amire dediğimiz yerde, Mimar Sinan’ın yaptığı Kılıç Ali Paşa Camisi’nin inşaatında, taş işçisi olarak çalışmış. Bu özel bilgi, Rasih Nuri İleri’nin araştırmalarında, Vakıf Defteri’nde bulunmuş. Esareti bitip, ülkesine gittikten sonra da tekrar bir suçtan dolayı tutuklandığında, Don Kişot kahramanını yaratmış. Yani bu mekân ve İstanbul’da Cervantes’in bir öyküsü var. İstanbul Cervantes’in Türklerle imtihanının çok önemli bir parçası.”

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr