TBMM Genel Kurulu’nda Olağanüstü Hal’in 3 ay süreyle uzatılması hakkında Başbakanlık Tezkeresi görüşüldü. Hükümet adına konuşan Bozdağ, Hakkari Şemdinli’de pazar günü şehit edilen Mehmetçiklere ve sivillere Allah’tan rahmet dileyerek konuşmasına başladı.

Bozdağ, “AK Parti Van Özalp İlçe Başkan Yardımcısı Aydın Muştu ve AK Parti Diyarbakır Dicle İlçe Başkanı Deryan Aktert, uğradıkları terör saldırısı neticesinde şehit edildiler. Bu saldırıları lanetliyor, yapanları, yaptıranları ve destek verenleri nefretle kınıyor, Muştu ve Aktert’e Allah’tan rahmet diliyorum” ifadelerini kullandı.

Bozdağ, darbe teşebbüsünün Cumhurbaşkanı’nın, Meclis’in, hükümetin, siyasi partilerin, yazılı ve görsel medyanın, sivil toplum örgütlerinin ve 79 milyonun seçilmiş Cumhurbaşkanı’na, Meclisi’ne, hükümetine, iradesine, Anayasa’sına, hukuk devletine, hürriyetine, onuruna sahip çıkmasıyla başarısız kılındığını söyleyerek, “Cumhurbaşkanımızın ölmeyi göze alarak darbeye ve darbecilere milletiyle birlikte meydan okuması, Türkiye Büyük Millet Meclisi açık tutulmak suretiyle milli iradenin ve milli iradenin tecelligahı TBMM’nin ölümüne milletvekillerince korunması ve milletvekillerinin ölümüne nöbet yerini terk etmemesi, Başbakanımızın ve hükümetimizin milli iradeye sahip çıkıp, darbecilere ölümüne karşı çıkması, siyasi partilerimizin darbeye hayır deyip, milli irade, demokrasi ve hukukun yanında yer alması, medyanın sergilediği cesur tutum, darbeye hayır tavrı, sivil toplumun darbeye karşı çıkışı, emniyetin içinde darbeye karşı polislerimiz ile asker içinde darbecilere destek vermeyen vatansever askerlerimiz, yargı görevlilerimiz ve hepsinden önemli aziz milletimizin bütün görüş ayrılıklarını bir tarafa bırakıp ölümüne darbecilerin karşısına çıkması sonucu başarısız olmuştur” şeklinde konuştu.

“TÜRK MİLLETİ VE TÜRKİYE O GÜN BÖLÜNMEKTEN KURTULDU”

Bozdağ şunları kaydetti:
“Bir an olsun düşünün, darbe teşebbüsü başarı olsaydı ne olurdu? Türkiye’nin gündemi bugün ne olurdu? Darbe teşebbüsü başarılı olsaydı Türkiye’nin bölünmesi, rejimin değiştirilmesi, dinde reform yapılması, ne zaman biteceği belli olmayan bir iç savaşın çıkması, on binlerce insanımızın ölmesi, yaralanması, sakat kalması, mülteci olması, ekonomik iflas, dahası ve en kötüsü Türkiye’nin işgali olabilirdi. Türk milleti ve Türkiye o gün bölünmekten kurtuldu. Rejim değişikliğinden kurtuldu. Dinde FETÖ’nün tahrifatından, reformdan kurtuldu. Ne zaman biteceği belli olmayan iç savaştan, on binlerce insanın ölmesi, yaralanması, sakatlanması ve mülteci olmasından kurtuldu. Ekonomik iflastan kurtuldu. İşgalden ve FETÖ’nün kuyruğunda Sivas kongresinde reddedilen mandadan kurtuldu.”

Darbe teşebbüsünün unutturulmaması gerektiğini kaydeden Bozdağ, “15 Temmuz 2016’dan sonra hiçbir şey olmamış gibi hayatımıza devam edemeyiz. Hiçbir şey 15 Temmuz 2016’dan önceki olmaz, olamaz, olmayacaktır da. 28 Eylül 2016’daki toplantısında Milli Güvenlik Kurulu, 15 Temmuz 2016 gününün ’Demokrasi ve Özgürlükler Günü’ olarak anılmasını hükümetimize tavsiye kararı almıştır. Hükümetimiz, 15 Temmuz 2016’yı ’Demokrasi ve Özgürlükler Günü’ olarak ilan edecek ve o günü tatil yapacaktır. Ki 15 Temmuz 2016 darbe teşebbüsü, unutulmasın, unutturulmasın. Ayrıca, yeni bir darbenin ve darbe teşebbüsünün olmaması için her türlü tedbiri, gecikmeksizin almalıyız. Darbe teşebbüsünün zararlarını ortadan kaldırmak, darbenin tekrarının önlemek, bundan sonra darbe yapılamaz bir Türkiye için yapısal demokratikleşme reformları yapmak, demokrasimize, hukuk devletini ve milli iradeyi korumak, Türk milletinin ve Türkiye devletinin demokrasi, istiklal ve istikbalinin bir daha tehlike, tehdit ve saldırı altına girmesini önlemek, milli irade, hukuk devleti ve demokrasimizi daha da tahkim etmek, darbe teşebbüsüne kalkışan FETÖ’nün ve diğerlerinin kamudan ayıklamak için hızlı ve etkin kararlar almak, alınan kararları hızlı, etkin ve kararlı bir biçimde uygulamak, milletimizin ve ülkemizin karşı karşıya olduğu tehlike ve tehdidi kısa sürede kesin bertaraf etmek, olağanüstü döneme son verip hızla olağan döneme geçmek maksadıyla Bakanlar Kurulumuz, 21 Temmuz 2016 perşembe 01.00’dan başlamak ve üç ay süreyle ülke genelinde geçerli olmak üzere anayasanın 120’inci maddesine istinaden 20 Temmuz 2016 tarihinde Olağanüstü Hal ilan emişti. Bakanlar Kurulu’nun bu kararı, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu’nda 21 Temmuz 2016 günkü 117’inci birleşimde onaylanmıştı. Hükümetimiz, Olağanüstü Hal’in kısa sürede sonlandırılmasını ve hatta mümkün olursa bunu üç ay dolmadan önce de sonlandırabileceğini açıkça ifade etmişti” diye konuştu.

“HAYAT OLAĞAN AKIŞI İÇERİSİNDE DEVAM EDECEKTİR”

Olağanüstü Hal’in devleti yöneten hükümetçe ilan edildiğini belirten Bozdağ, “Olağanüstü Hal,vatandaşımızın gündelik hayatında bir olağanüstülüğe yol açmamıştır. Hayat rutininde devam etmiştir. Temel hak ve hürriyetlerde herhangi bir sınırlamaya ya da kısıtlamaya gidilmemiştir. Sadece Olağanüstü Hal konusuyla sınırlı ve etkili kararlar alınmış ve uygulanmıştır. Bundan sonra da vatandaşlarımızın hayatında olağanüstü bir değişiklik olmayacaktır. Hayat, olağan akışı içinde devam edecektir. İnsan hak ve hürriyetlerinin kısıtlanması veya sınırlandırılması söz konusu asla olmayacaktır. Olağanüstü Hal’in gerekli kıldığı konular dışında bundan önce olduğu gibi bundan sonra da kararlar alınmayacak ve herhangi bir uygulama yapılmayacaktır. Ekonomi, sosyal hayat, kültür, sanat ve benzeri hayatın hiçbir alanı Olağanüstü Hal’den ve Olağanüstü Hal uygulamalarından etkilenmeyecektir. FETÖ, BETÖ ve diğer terör örgütleriyle hızlı, etkin ve kararlı mücadele için OHAL kullanıldı, bundan sonra da aynı amaçla kullanılacaktır. Etkin ve hızlı karar almak, alınan kararları da etkin ve hızlı uygulamak için OHAL kullanıldı, bundan sonra da kullanılmaya devam edecektir. Olağanüstü Hal ilanından bugüne geçen sürede Türkiye’nin hiçbir yerinde vatandaşımız, Olağanüstü Hal’in uygulanmasına muhatap kılınmamıştır” ifadelerini kullandı.

Olağanüstü Hal’in üç ay daha uzatılmasına ilişkin olarak Bozdağ şöyle konuştu:“Olağanüstü Hal’in karşı karşıya olduğumuz güvenlik tehdidi ve sorunun yapısı, büyüklüğü, çetrefilliği, sağlıklı ve doğru kararların alınabilmesi, alınan kararların hızlı, kararlı ve etkin uygulanabilmesi, demokrasimizin, hukuk devleti ilkesinin, vatandaşlarımızın hak ve özgürlüklerinin korunmasına yönelik karar ve tedbirlerin etkin şekilde uygulanmasının devamlılığının sağlanabilmesi, Türkiye’de bir daha darbe teşebbüsünde bulunulamaması, ülke genelinde sağlanan huzur ve güven ortamının devamı, başlatılan çalışmaların tamamlanabilmesi amacıyla üç ay daha uzatılması zarureti ortaya çıkmıştır. Milli Güvenlik Kurulu’nun 28 Eylül 2016 tarihinde yapılan toplantısında alınan tavsiye kararına istinaden Bakanlar Kurulumuz, 3 Ekim 2016 Ekim tarihli prensip kararı ile Olağanüstü Hal’in üç ay daha uzatılmasını kararlaştırmıştır. Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu’nun onaylaması halinde Olağanüstü Hal, üç ay daha uygulanacaktır. Kanun tasarı ve tekliflerinin yasalaşma sürecinin ne kadar yavaş işlediği aşikardır. Terörle mücadelede başarılı olmak için hızlı karar alma ve bu kararı etkin uygulama zorunluluğunun önemi tartışmasızdır. Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü’nün yasalaşma usulü ve Genel Kurul’un çalışma geleneği, bunun için hızlı karar alma ve uygulamayı sağlayamayacağı ve terörle etkin mücadeleyi zaafa uğratacağı da tartışmadan varestedir. Pek çok terör örgütü üyesi, sistemin yavaş işlemesi nedeniyle yurt dışına kaçmış durumda. Olağanüstü Halin üç ay daha uzatılması, Türkiye’nin hem ihtiyacıdır hem de Türkiye’nin yararınadır.”

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr