Bakan Bozdağ'ın konuşmasından satır başları şöyle;

Darbeye cüret edenlere gereği yapılacak. TBMM'yi havadan uçak bombalasa uçağa karşı tedbiri yok, Cumhurbaşkanı Külliyesi, Çankaya Köşkü, emniyet binaları da öyle. Özel Harekatımız olduğu yerler böyle. Bu kadar korunaksız bir yapıyı, böylesi içimizden gelecek ihanetlere karşı Türkiye almamıştır bugüne kadar. Ama şimdi devletin bütün kurumları içimizden gelecek darbe ihanetlerine karşı da en iyi şekilde donanımlı hale getirilmiş ve onlara en etkili cevabı verecek şekilde donatılmıştır. Türkiye'nin en büyük gücü, en önemli gücü yerli ve milli bir ordudur. Eğer Türk ordusunun içerisinde FETÖ'nün talimatıyla ölmeye, öldürmeye giden veya başka bir alçağın talimatıyla ölmeye öldürmeye gidenler olduğu sürece Türkiye devleti güçlü bir devlet olma vasfını sürdüremez. Bizim ordumuzun içinde sadece komutanların, devletin, milletin emriyle, anayasa ve yasalarımıza sadakatle görev yapanların olması gerekir. Devletin bütün kurumlarında böyle olması gerekir. Herhangi bir devlet kendisine ihanet edenleri çalıştırmak zorunda olursa devlet olamaz. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir istihdama izin verilmez. Bakın SSCB dağıldı, Almanya birleşti ve pekçok ülke bağımsızlığını ilan etti. Bu ülkelerin hepsinde bir arınma politikası uygulandı. Komünist sisteme ve rejime bağlı, sadakatı yüksek olan kamuda çalışanların devlet sisteminden alınması ve arındırılması cihetine gidildi. Sadece Almanya'da 500 bin kişinin kamudan arındırıldığını görüyoruz. 

FETÖ MENSUPLARI DEVLETTTEN TEK TEK TEMİZLENECEK

Almanya'da, ABD'de DAEŞ terör örgütüne sadakatı üst düzeyde olan bir insan istihdam edilir mi, edilmez mi? Kendileri terör örgütleriyle irtibatlı üye olanlarla ilgili kamuda hiçbir kişiye yer vermez, hukukun önüne çıkarıp hesap vermelerini isterken, Türkiye'de demokratik hukuk devletine sahip çıkma, sadakati başkalarına ihaneti devlete olanlar için tedbir almasını eleştirmek elbette yanlıştır. Birliğimizi, demokrasimizi, istiklalimizi korumak için atmamız gereken en önemli adımlardan bir tanesidir. Bu konudaki Türkiye adımlarını kararlılıkla atmaya devam edecektir. FETÖ veya bölücü terör örgütü mensupları devletin içinden tek tek ayıklanacak. Bu devlette terör örgütlerine sadakatı olanlar asla istihdam edilmeyecektir. Kimse korkmasın, kimse endişe etmesin ama teröristler endişe etsin. Bu ülkeye ihanetler endişe etsin, adalet isteyenler asla endişe etmesin. Hak eninde sonunda yerini bulacak adalet tecelli edecektir. Teröre bulaşmamış, terör örgütlerine destek vermemiş, darbeye karışmamış olan insanlarımız herhangi bir tereddüt ve endişeye düşmelerine mahal yoktur. Hepimizin aradığı adaletin yerine getirilmesi. Türkiye'de darbe teşebbüslerinin bundan sonra da tekrar etmemesi için devlet kurumlarının yeniden yapılandırılması, kamuda ayıklama ve benzeri birçok tedbir alındı. Bundan sonraki süreçte Türkiye'de yeni bir darbe teşebbüsünün olmasına sadece milletimizin değil devleti yöneten, hükümetimizi aldığı tedbirler de en önemli engel olacaktır. 

FETHULLAH GÜLEN YALANCILARIN İFTİRACILARIN ŞAHIDIR

FETÖ 15 Temmuz'da yaşadığı bozgunun, kendilerinde yarattığı şoku, endişeyi, paniği atlattıktan sonra yeniden kara propagandaya başladı. 14 Ağustos'ta darbe teşebbüsü olacak dediler, oldu mu, olmadı mı? Buradan FETÖ'ye inanan ama bu ihanetin içerisinde olmayan, samimi olan vatandaşlarımıza sesleniyorum. Fethullah Gülen yalancıların, müfterilerin şahıdır. Onunla beraber hareket edenler de öyledir. 17 Aralık'ta "Bu iş bitiyor bu hükümet gidiyor" dedi. Hükümet gitti mi? "25 Aralık'ta gittiler" dendi, gitti mi? "Ocak'ın sonunu göremeyecekler" dendi. Gitti mi? Seçimlerden sonra bitecekler dendi. Cumhurbaşkanlığı seçiminde millet bunlara bir Osmanlı tokadı vurdu. 12 Ekim'de rüyalar gördüler, sahte mesajlar gördüler. Ne oldu, hukuk kazandı, adalet kazandı. Gezi olaylarında hükümet gidecek dediler. Vatandaşı daha fazla sokağa dökmek istediler. 6-7 Ekim Kobani hadiseleri. Gitti mi gitmedi mi? 2015'de 7 Haziran'da gideekler dendi, gitti mi? DEAŞ terör örgütü hiç eylem yapmadığı Türkiye'de birdenbire teröre başladı. Bölücü terör örgütü hendek terörüne başladı. Devlet bunlarla mücadele etmek zorunda kaldı. Gitti mi peki, gitmedi. En son 15 Temmuz'da bunların defterini düreceğiz dediler, darbe teşebbüsü yaptılar. 

FETÖ'NÜN TEK DERDİ İÇERİDEKİLERİN İTİRAFÇI OLMAMASI

Bir insan inandığı birisi varsa on tane laf söyler, onu da yalan çıkarsa dönüp sormaz mı "10 laf söyledin onu da yalan çıktı, şimdi 11'incisini söylüyorsun buna nasıl inanayım?" demez mi? Şimdi FETÖ'ye mensup askerler itirafçı olmasın, çözülmesin, gerçeği söylemesin diye yeni kampanya başlattılar. Buradan itirafçı onlara sesleniyorum; Siz bunların umurunda değilsiniz. Şimdi onlar yeni dostlar yeni çevreler edindi. Kendi kendine şarj olan bir mekanizmaya karşı karşıyayız. Hatırlarsanız bir beddua seansı vardı. Dediler ki, bu beddua değil mülane. Kim haksızsa bu beddua ona işler. Peki o beddua kabul gördü mü? Kimin ocaklarına ateş düştü? Bu örgüte girmeyerek din ve iman işiyle uğraşıyor iyi öğrenci yetiştiriyor diyen vatandaşlarıma sesleniyorum; lütfen bunlarla bağınızı ayırın. Şimdi propogandaları sadece bunlar çözülmesin diye değil, kamuoyunu 15 Temmuz'un aleyhine döndürmek için uğraşıyorlar. Kamudan ayıklanan gündemin ana merkezi oldu. Kim hangi lafı duyunca rahatsız olacaksa onlar o lafı söylüyorlar. Devlette yüksek sadakat ilişkisi içerisinde olmayan, terör örgütleriyle irtibatlı olanlar hariç hiçbir vatandaşımız haksız yere kamuyla ilişkisine son verilmez. Biz bunun hesabını milletimize de rabbimize de vereceğiz. Bu sorumluluk gerektiren bir iş. 

TÜRKİYE'DE CEZAEVLERİNDE KÖTÜ MUAMELE VE İŞKENCE YOK

Korku ve panik atlatıldıktan sonra FETÖ'cü yapının yeniden algı operasyonları yaptığını hatırlatmak isterim. Türkiye'deki cezaevinde işkence olduğu iddiaları şimdi başka ülkelerde anlatılmaya, yayılmaya çalışıldı. Türkiye cezaevlerinde kötü muamele, işkence yoktur. Ortaya bir iddia atıyorsunuz, gelin söyleyin diyoruz konuşmuyorlar. Ben buradan söylüyorum, Türkiye'nin hiçbir cezaevinde insan onuruna yaraşmayacak hiçbir muamelenin yapılmasına izin vermedik, vermeyiz. İşkence ve kötü muamelede zaman aşımını biz kaldırdık. Böyle bir hükümete işkence ve kötü muamele iftiranısını kimse atamaz. Elinde somut bir şey varsa buradan söylüyorum, bize göndersin, savcılıklara göndersin. Cezaevleri içerisinde bazı infaz koruma memurları tarafından FETÖ'cülere farklı muameleler yapılacağına dair iddialar var. Herkesin aklı var, olabilecek tehlike ve tehditleri öngörebiliyor. Cezaevlerinde herhangi bir terör örgütüne mensup infaz koruma memuru bulunmaması için alım yapılırken büyük hassasiyet gösterildiği gibi görev süresinde de çok büyük hassasiyet gösteriliyor. Şu anda Bin 500 infaz, koruma memuru işten el çektirilmiştir FETÖ bağlantıları iddialarıyla. Bu iddiaların kimden, nereden kaynaklanıyor herkes değerlendirsin. 

"ANAYASAYA AYKIRI DAHİ OLSA KHK ÇIKARTILABİLİR"

OHAL'in 3 ay daha uzatılması kararı alındı. Siz 3 ayda FETÖ'yü ayıklayamazsınız. Kararların doğru olması, hataya düşülmemesi için bu zamana ihtiyaç var. Demokrasimizin korunması, hukuk devletimizin korunması, insanlarımızın özgürlüklerinin korunması bakımından da buna ihtiyacımız var. Bugüne kadar OHAL sadece devlete uygulandı. Devleti yönetenler işlerini hızlı ve etkin yapsınlar diye yapıldı. Bundan sonra da devlettekilere uygulanmaya devam edecektir, vatandaşımız zarar görmeyecektir. CHP, OHAL kanun hükmündeki kararnamelerin Anayasa Mahkemesi'ne götürülmesine karar verdi. KHK'larla kanunda değişiklik yapamazsınız iddiasıyla. Neye göre söylüyorsunuz bunu? OHAL anayasal düzeni korumak kamu düzenini korumak demokrasiyi korumak için olağan tedbirlerin dışında tedbir almayı gerektiriyorsa bu tedbirler anayasaya aykırı dahi olsa alınması yetkisini anayasa veriyor.


Kaynak: Cumhuriyet.com.tr