Selin Sayek Böke, CHP MYK toplantısı sonrasında açıklamalarda bulundu.

Böke,"Seçimle gelen seçimle gider. Bu gerçek asla unutulmamalı. Seçilen vatandaşta hukuk içerisinde hareket etmeli derken bu hukukun işlemesini sağlamakla yükümlü de bir iktidar var.

İktidarın kullandığı siyasi dil, Türkiye'de kendini toplumsal davranışlar içerisinde çok somut bir biçimde gösteriyor.

Eğer bir Cumhurbaşkanı ölmeyi dahi cinsiyetle ayrıştıracak kadar kadın ve erkeği eşit görmüyorsa bunun toplumsal davranış biçimlerine yansıması da bir doğal sonuç olarak ortaya çıkıyor. Hukuka düşen görev ise bunun bir doğal sonuç olmasına engel olacak biçimde kadının özgürlüğünü, bir birey özgürlüğü olduğunu tarif ederek mutlaka bu yönde bir mesaj vermektir. Vatandaşımızın istediği gibi giyinme özgürlüğünü elinden alan toplumsal gerçeğe karşı durmak bize düşer."

 "AKP kendisini korumak için, kendi içindeki FETÖ'cüleri korumak için, kendisinin Türkiye'yi darbeye götüren süreçteki suç ortaklığını örtbas etmek için, FETÖ ile gerçek hesaplaşmayı yapmaktan kaçıyor ve bunun önündeki en temel engel olmaya devam ediyor. Suç ortağı AKP kendisini korumak için diğer suç ortağını FETÖ'yü koruyor. Türkiye'nin FETÖ ile hesaplaşmasının önünde duruyor" dedi.

Türkiye'nin bir daha bu darbeyle karşı karşıya kalmaması için, siyasi partilerinde öncü olması gerekliliği çok somut bir şekilde ortaya kondu o gün. Millet iradesinin tecelli ettiği Meclis'in daha güçlü olması gerekliliği, daha güçlü olduğunda ve ortak mücadeleyi, demokrasi adına ortaya koyduğunda Türkiye'de darbelerin önüne geçilebildiği o gün ortaya çıkmıştı. 4 siyasi parti bir ortak irade koydular. Bu irade esasında 15 Temmuz şehitlerine ve Türkiye demokrasisine olan bir namus borcuydu. Siyasi partilere düşen en temel görev Türkiye'de bu darbenin neden olduğunu, bir daha tekrar etmemesi için nelerin yapılması gerektiğine, darbeye ortak olmuş tüm faillerin hukuk karşısına çıkarılması gerekliliğine ısrarla savunmaktır. Ne yazık ki bu ortak iradeyi hiçe ayan bir AKP ile karşı karşıyayız. AKP çok açık bir tabloyu karşımıza koyuyor. AKP şehitlere ve Türkiye'ye olan namus borcunun altında kalıyor.

AKP FETÖ ile gerçekten hesaplaşmak yerine, bundan korkuyor ve kaçıyor. AKP gerçek darbecileri soruşturan değil, koruyan bir mekanizma işletiyor. Türkiye'yi yılan gibi sarmış olan FETÖ'nün bütün boyutlarıyla yeniden ortaya çıkartılmasını ve hesap vermesinin önünde yegane engeli oluşturuyor. Türkiye'yi 15 Temmuz sürecine taşımış olan bir suç ortaklığıydı. AKP Cumhuriyetle hesaplaşmak için silahlı kuvvetlerin onurlu,vatansever subaylarıyla hesaplaşmak için, Türkiye'yi bile bile bir terör örgütüne teslim etti. FETÖ ile yüzleşmekten kaçmak, bu suç ortaklığını örtbas için önce darbe komisyonuna yıllarca Fetullah Gülen'in kendisine övgüler dizmiş olan bir milletvekilini başkan olarak atıyor. Şimdi de Komisyon'un çalışmaması için müthiş bir gayret gösteriyor. Darbe Komisyonu bizzat AKP tarafından, darbe ile mücadele komisyonu olmaktan çıkıp, darbecileri aklama ve darbenin üstünü örtme Komisyonuna dönüştürülüyor. Eğer amacınız darbe ve FETÖ ile hesaplaşmaksa bu komisyonu olması gerektiği gibi gerçekleri ortaya çıkartmak için çalışırsınız. AKP'nin nasıl hareket ettiğini zaten komisyonun işleyişi çok açık bir şekilde ortaya koyuyor "diye konuştu.

"CUMHURİYET TARİHİNİN EN BÜYÜK İTİRAFLARINDAN BİRİNİ YAPTILAR"

Selin Sayek Böke Başbakan'ın Ergenekon ve Balyoz hakkındaki açıklamalarını değerlendirdi. Selin Sayek Böke, "Başbakan bu hafta kalktı, hiç utanmadan, sıkılmadan, FETÖ'nün Türk Silahlı Kuvvetlerine yaptığı kumpası tüm delilleriyle ortaya çıkan Ergenekon ve Balyoz'un gerçek olduğunu söyleyiverdi.

Malum bir zamanlar AKP FETÖ ile el ele Türkiye Cumhuriyeti'nin şerefli subaylarını, gazetecilerini, aydınlarını hedef alan, haysiyet cellatlığı yapan, insanların hayatlarını karartan, TSK'yı FETÖ'ye teslim etmek için açıkça kurgulanan bu davanın avukatlığını yapmışlardı. Sonra çıktılar bu dava kumpastı dediler, Cumhuriyet tarihinin en büyük itiraflarından birini yaptılar. AKP bırakın darbe ile mücadele etmeyi, bırakın FETÖ ile hesaplaşmayı, milletin malı olan uçağı, tankı Türk subaylarından alıp teröristlere teslim eden, milletin bombalanmasına, öldürülmesine, Meclis'in bombalanmasına yol açan, Ergenekon ve Balyoz davasının avukatlığına yeniden soyunuyorlar"diye konuştu.

"BİRDEN BU GERÇEKTEN RAHATSIZ OLAN AKP VE HAVUZ MEDYASI HABERE SALDIRMAYA BAŞLADI"

İsmail Saymaz'ın haberini değerlendiren Selin Sayek Böke, " AKP'ye düşen en temell görev bu darbeye dair ortaya çıkan bütün bilgileri, darbe komisyonunda konuşmak, tartışmak. Tetikçilerle tehdit savurmak değildir"dedi. Böke,"İsmail Saymaz bu hafta bir özel haber yaptı, FETÖ'cülerin yaptığı Bylock isimli yazışma sisteminin imtiyaz sahibini buldu. Esasında o imtiyaz ahibini bulması gereken komisyondu. Gazetecilik yapıldı, ve bu haberde, bu sistemin, yazışma sisteminin imtiyaz sahbi olduğu söylenen şahsın, 15 Temmuz'dan sonra Türkiye'ye girp çıktığı ortaya çıktı. Birden bu gerçekten rahatsız olan AKP ve havuz medyası habere saldırmaya başladı. Oysa AKP'ye düşen en temell görev bu darbeye dair ortaya çıkan bütün bilgileri, darbe komisyonunda konuşmak, tartışmak. Tetikçilerle tehdit savurmak değildir. Silahlanmaya davet etmek değildir.Gazeteler üzerinden infaz yapmak hiç değildir. Bu Darbe Komisyonu'nun en temel görevi ortaya çıkan bu bilgileri tartışmak ve gerçeği ortaya çıkarmaktır. Türk parasının değer kaybından bize ne diyecek kadar fütursuz bir Başbakanımız var. Türk lirasının değer kaybı doğrudan vatandaşımızın cebini ilgilendiriyor. Nasıl olduğunu ben anlatayım Başbakanımıza, yaptığınız köprülerin fiyatlarını dolara bağladınız. Şimdi çıktınız utanmaz bir biçimde Çanakkale geçilmez lafını dahi anlamayarak, Çanakkale Köprüsü'nün fiyatını euroya bağladınız"ifadelerini kullandı.


"CUMHURİYET HALK PARTİSİNİN BAŞKANLIKLA İLGİLİ POZİSYONU ÇOK AÇIK"

Selin Sayek Böke MYK toplantısı sonrasında gazetecilerin sorularına cevap verdi. Böke,' Başkanlık konusu referanduma gelecek olursa CHP'nin duruşu ne olacak ' sorusu sonrasında şunları söyledi:" Cumhuriyet Halk Partisi darbenin karşıısndaki en güç panzehrin demokrasi olduğunu zaten hergün ısrarla söylüyor. Türkiye'de bir başkanlık tartışmasına ihtiyaç yok.Türkiye'de bir rfah tartışmasına ihtiyaç var. Başkanlık diyerek yaratılan istikrarsızlığın karşısına ancak ve ancak daha çok demokrasi, güçlü bir parlamenter demokratik sistem diyerek çıkabiliriz. Cumhuriyet Halk Partisinin bu konuda dün pozisyonu neyse bugünde pozisyonu bu. Başka partiler belki ne diyeceklerine karar verememiş olabilirler ama Cumhuriyet Halk Partisinin Başkanlıkla ilgili pozisyonu çok açık. "

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr