İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu Savcılarından Gökalp Kökçü, "Dink suikastında kamu görevlilerinin ihmali" olduğu iddiasına ilişkin Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı Engin Dinç, Emniyet Genel Müdürlüğü eski İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek, eski İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer ve emniyet görevlileri Muhittin Zenit, Ercan Demir ve Özkan Mumcu’nun da aralarında bulunduğu 26 şüpheli hakkında 160 sayfalık iddianame hazırladı.

İddianamede Ramazan Akyürek’in, "Silahlı terör örgütü kurma ve yönetme", "Tasarlayarak adam öldürme", "Kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği", "Resmi belgeyi bozma, yok etme veya gizleme", "Görevi kötüye kullanma" suçlarından ağırlaştırılmış müebbet ile 27,5 yıldan 56 yıla kadar hapsi istedi. Ali Fuat Yılmazer’in "Silahlı Terör Örgütü Kurma veya Yönetme", "Tasarlayarak Öldürme", "Resmi Belgeyi Bozma, Yok Etme veya Gizleme", "Görevi Kötüye Kullanmak" suçlarından ağırlaştırılmış müebbet ile 20 yıldan 35 yıla kadar hapisle cezalandırılmasını talep etti.

DİNÇ’İN 26 YILA KADAR HAPSİ TALEP EDİLDİ

İddianamede İstihbarat Daire Başkanı Enginç Dinç’in de "İhmali Davranışla Kasten Adam Öldürme", "Görevi Kötüye Kullanmak" suçlarından 20 yıldan 26 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep edildi. İddianamede Dönemin Trabzon eski Emniyet Müdürü olarak görev yapan Reşat Altay’ın "İhmali Davranışla Kasten Adam Öldürme", "Resmi Belgeyi Bozma, Yok Etme veya Gizleme", "Görevi Kötüye Kullanmak" suçlarından 22 yıldan 31 yıla kadar, dönemin İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ahmet İlhan Güler’in "İhmali Davranışla Kasten Adam Öldürme", "Görevi Kötüye Kullanmak" 20 yıldan 26 yıla kadar hapsi talep edildi.

CERRAH VE UZUN’UN 1 YILA KADAR HAPSİ İSTENDİ

Dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah ve dönemin Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesi Başkanı Sabri Uzun’un, "Görevi Kötüye Kullanmak" suçundan 3 aydan 1’er yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılmaları istendi. Diğer şüpheliler için ise "Silahlı terör örgütü üyeliği" suçlaması başta olmak üzere, "İhmali Davranışla Kasten Adam Öldürme" ve "Görevi Kötüye Kullanmak" gibi suçlamalardan çeşitli cezalar talep edildi. Hazırlanan iddianame İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderildi.

DAVALAR BİRLEŞTİRİLDİ

İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi de iddianameyi kabul ederek, 26 şüpheli hakkında açılan kamu davasının İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki ana dava ile birleştirdi, yargılamanın bu mahkemede yürütülmesine karar verdi. Ancak İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesi, "Hrant Dink suikastında kamu görevlilerinin ihmali olduğu" iddiasına ilişkin 26 sanık hakkındaki davanın, kendi mahkemelerinde görülen ana davayla birleştirilmesi kararını kabul etmeyerek, 26 sanıklı dava dosyasını İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesine geri gönderdi. İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi de 26 sanıklı davayla ilgili, "görev" ve "yetki" açısından mahkemeler arasındaki uyuşmazlığın çözülmesi amacıyla dosyanın Yargıtay’a gönderdi. Uyuşmazlık Mahkemesi olan Yargıtay 5. Ceza Dairesi, "Hrant Dink suikastında kamu görevlilerinin ihmali olduğu" iddiasına ilişkin 26 sanık hakkında açılan davanın "Örgütlü suç" olduğu gerekçesiyle İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin bakmasına karar verdi. Yargıtay 5. Ceza Dairesi ayrıca, İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen Hrant Dink Suikasti Ana Davası’nın da 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin görülmesini kararlaştırdı.Yargıtay, ayrıca her iki davanın aralarında "hukuki, şahsi ve fiili irtibat" bulunduğu gerekçesiyle birleştirilmesine de hükmetti.

5 SANIĞIN TUTUKLULUK HALİNİN DEVAMINA KARAR VERDİ

İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, Yargıtay 5. Ceza Dairesinin kararı üzerine Hrant Dink Cinayeti’ne ilişkin birleşen iki davanın ilk duruşmasını 19 Nisan olarak belirledi, sanıklar Ali Fuat Yılmazer, Ramazan Akyürek, Ercan Demir, Muhittin Zenit ve Özkan Mumcu’nun tutukluluk hallerinin devamına da oy birliğiyle karar verdi.

İDDİANAME DAHA ÖNCE İKİ KEZ İADE EDİLDİ

Savcı Kökçü’nün "Dink suikastında kamu görevlilerinin ihmali olduğu" iddialarına ilişkin hazırladığı iddianame 2 defa iade edilmişti. Savcı Kökçü, 20 Ekim 2015’de hazırladığı ilk iddianamede, Dink cinayeti davasının görüldüğü İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesi’deki dava dosyasıyla birleştirme talebi olmadığını fark edince iadesini istemişti. Söz konusu talebi iddianameye ekleyen Savcı Kökçü, iddianameyi İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na göndermişti. İddianameyi tekrar inceleyen başsavcılık, 3 Kasım 2015’de iddianame üzerinde yaptığı değerlendirmede, "...Sonradan toplanacak delillerin haklarında dava açılan şüphelilerin durumunu değiştirebileceği..." gerekçesiyle, iddianameyi Savcı Gökalp Kökçü’ye iade etmişti. Kökçü, üçüncü kez düzenlediği iddianame, başsavcılık tarafından onaylanarak İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmişti.

İSTANBUL 5. AĞIR CEZA MAHKMESİ’NDEKİ ANA DAVANIN GEÇMİŞİ

Özel Yetkili İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, 17 Ocak 2012 tarihinde verdiği kararda, bütün sanıkların "silahlı terör örgütü üyeliği" suçundan beraatine hükmetmişti. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise, Hrant Dink Cinayeti Davasında, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararının, "Sanıkların atılı suçları örgütün faaliyeti çerçevesinde işlediği" gerekçesiyle bozulmasını istemişti. Yargıtay 9. Ceza Dairesi de örgüt yönünden verilen beraat kararını bozmuştu. Daire, sanıkların silahlı terör örgütü değil, suç işlemek amacıyla oluşturulan örgüt üyesi oldukları gerekçesiyle yargılanmaları gerektiğine hükmetmişti. Yargıtay’ın kararının ardından davanın yeniden görülmesine İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde başlanmış ve bu mahkemede 6 duruşma yapılmasının ardından, dosya, Terörle Mücadele Kanunu’nun (TMK) 10. maddesiyle görevli ağır ceza mahkemelerinin 6526 sayılı kanunun yürürlüğe girmesi sonucu tümüyle kaldırılması üzerine İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmişti. 30 Ekim’de 5. Ağır Ceza Mahkemesi, Yargıtay’ın "silahlı terör örgütü üyesi olmak"tan verdiği beraat kararını bozarak, "sanıkların terör örgütünden değil çıkar amaçlı suç örgütünden yargılanması ve cezalandırılması" yönündeki kararına uymuş, sanıkların ’çıkar amaçlı suç örgütü üyesi olmak’ suçundan yargılanmasına başlanmıştı.

Tetikçi Ogün Samast’ın dava dosyası ise 2010 yılında görevsizlik kararıyla İstanbul 2. Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmişti. Yargılamayı yapan İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi kararında, Samast’ın suç tarihinde 17 yaşında olduğunu ve 22 Temmuz 2010’da yürürlüğe giren, kamuoyunda "Taş Atan Çocuklar Yasası" olarak bilinen 6008 Sayılı Kanun’un 8. maddesi gereğince Samast’ın özel yetkili mahkemelerde yargılanamayacağının açık olduğunu kaydetmişti. İstanbul 2. Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi 2011 yılında , suça sürüklenen çocuk Samast’ı, "Hrant Dink’i tasarlayarak öldürmek" ve "ruhsatsız silah taşımak" suçlarından 22 yıl 10 ay hapis cezasına mahkum etmişti, "örgüt üyeliği" suçundan yargılandığı davayı ise ayırmıştı. 9 Aralık 2014 tarihinde İstanbul 2. Çocuk Ağır Ceza mahkemesi, Ogün Samast’ın "Terör örgütüne üye olmak" suçlamasıyla yargılandığı davanın "Hrant Dink’e Suikast" ana davasıyla birleştirilmesine karar vermişti. Mahkeme heyeti, her iki dava arasında da hukuki, şahsi ve fiili irtibat bulunması, atılı suçun niteliği, maddi gerçeğin açığa çıkabilmesi için davaların birlikte görülmesinin zorunluluk olduğunu belirtmişti.

BİRLEŞEN DAVALARDA 8 TUTUKLU SANIK VAR

Öte yandan Hrant Dink Ana Davası’nda Ogün Samast, Yasin Hayal ve Ersin Yolcu’nun da aralarında bulunduğu 3 sanık, "Dink suikastında kamu görevlilerinin ihmali" olduğu iddiasına ilişkin davada ise sanıklar Ali Fuat Yılmazer, Ramazan Akyürek, Ercan Demir, Muhittin Zenit ve Özkan Mumcu tutuklu olarak bulunuyor. Öte yandan hakkında yakalama kararı bulunan sanıklardan Ahmet İskender ise hala firari olarak aranıyor.

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr