Bayan Peregrine’in Tuhaf Çocukları, Tim Burton’ın son blockbuster’ı yönetmenin marjinal dünyasını, fantezilerini, uçsuz bucaksız düşlerini yansıtan, kara mizah dolu bir çalışma. Bu filmiyle Burton izleyicisini bambaşka dünyalara götürüp onlara gerçek üstü bir deneyim yaşatıyor.

Filmlerinin başlıklarında çoğunlukla Pee–wee, Edward, Batman, Ed Wood, Vincent, Charlie, Frankenweenie, Sweeney Todd, Beetlejuice gibi anti  Kahramanların adları yer alıyor. Sineması bu acı çeken, toplumun dışına atılmış,  uyumsuz, sıradışı, ayrıksı karakterlerin portrelerinden oluşuyor. Tim Burton bir anlamda acayip, tuhaf, garip, dışlanmış kimliklerin elçisi, sözcüsü. Son filmindeki baş karakter Bayan Peregrine (Eva Green) Mary Poppins gibi çocukları korumasına alan gizemli bir genç kadın. Bu çocukların  birinin parmaklarından alevler çıkıyor, biri görünmez, birisi çok güçlü, dev kayaları kolayca havaya kaldırıyor, biri ölüleri yaşama döndürüyor, birisi de yerde duramayıp hemen havalanıyor. Bu çocukların farklı  özelliklerini Bayan Peregrine süper güçler yaratmak için kullanıyor.
Onlar hep birlikte saklanıyorlar çünkü dış dünyadan kendilerini korumaları gerekiyor, yetenekleri dış dünyayla bağdaşmıyor.

Kara fantastik türle serüveni iç içe geçiren filmdeki çocuk kahramanlar  X–Men’deki mutantları anımsatıyorlar ama onlar gibi dünyayı tehlikeden hep kurtaramıyorlar. Onlar süper kahramanlar değiller, kararsızlar, arayış içindeler, kimi zaman aldanıyorlar, acı çekiyorlar. Burton bize şu iletiyi veriyor : “Handikaplarınızla, anormalliklerinizle, aykırılıklarınızla bile güzel, olağanüstü bir insana dönüşebilirsiniz”. Aykırılık, farklılık, tuhaflık Burton’ın anti kahramanlarını tam betimleyen sözcükler.
Onun görüntü fabrikası normal, sıradan dünyanın çirkinliğini, fiziksel kusurların güzelliğini, ucu bucağı olmayan düşselliği üretiyor.  Bayan Peregrine’in Tuhaf Çocukları otobiyografik özellikler de
taşıyor. Bu filmiyle Burton bir anlamda 1984’te The Fox and the Hound çizimlerini yetersiz bulan Disney Şirketi’ne de yanıt vermiş oldu. Disney’in kovduğu yönetmene 1985’te Warner Şirketi sahip çıktı. Tim, Warner’ın ona ısmarladığı Pee–wee’s Big Adventure (1985), Beetlejuice (1988), Batman (1989) yapımlarıyla çok iyi bir çıkış yaptı.

“Bütün bu değişik evrenlerde yer almak çok kışkırtıcıydı. Bana verilen
görevleri kendimi yaratıcı bir yönetmen gibi hissetmeden elimden geldiğince iyi yapmaya çalıştım. Sinema eleştirmenleri ilk iki  filmimden nefret ettiler. Beetlejuice’un 1988’in en kötü filmi olduğu bile yazıldı” diyen Tim Burton, Batman (1989) gösterime girdiğinde henüz otuz yaşındaydı. Kariyerinin başlangıcı atipik bohem bir sinemacıdan çok dahi bir çocuğunkine benziyordu. Daha sonraki yirmi yılda Burton, uyumsuzların, lanetlenmişlerin kralı olarak anıldı.

“Hollywood’daki sinema endüstrisi tıpkı yaşam gibi. Uçuk ve sadist bir döngü.
Sizi anında doruğa çıkardıkları gibi yerin en dibine de gömüyorlar. Disney beni işe aldı, kovdu, ardından Warner işe aldı” diyen yönetmen inişler de çıkışlar da yaşadı. Superman Lives’ı çekemedi, Big Eyes’ın (2014) gişe getirisi iyi değildi. Bu olumsuzluklara karşın sineması kitlelere ulaştı, onları etkiledi. Otuz yıldır  sakat canavarları popüler kültürün yansıtıcıları oldular. “Otuz yıllık meslek
yaşantımda yeterince anlaşılmadığımı duyumsuyorum, tuhaf, acayip  tutkularla dolu olan çocukluk dönemimde bile böyle hissetmemiştim” diyor Tim Burton.

Bayan Peregrine’in Tuhaf Çocukları, Harry Potter ile Marvel’in mutant çocuk kahramanları arasında bir yerde duruyor. Filmde Eva Green, Asa Butterfield, Chris O’Dowd,, Allison Janney, Rupert Everett, Terence Stamp, Ella Purnell, Judi Dench, Samuel L.Jackson oynuyorlar. Sıradan, ortalama
dünyanızdan sıyrılın, ayrıksılığı, tuhaflığı, benzersizliği kucaklayın.

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr